-6- "Bazı maviler ve mahkumiyet."

195 106 50
                                    

🎶
Uzun bir bölüm olacak diğerlerine göre, oylarınızı eksik etmeyinn


🌊

"Komutanım, iyi misiniz?" Diyen sesi duyuldu Barış'ın. Askeriyenin sağlık odasında bekliyorlardı. Barış kolundan, Atay ise omzundan yaralanmıştı. İkisi de sanki doktorun gelmesini bekleyen küçük çocuklarmış gibi sedyede oturuyorlardı. İkisinin de üzerinde sadece o asker yeşili tişörtle kamuflaj desenli eşofman vardı. Teçhizat yoktu. Bu yüzden rahatlardı.

"Kansız piçler beş dakikalık çatışmada bile bıçak çıkarmaya hazır oldukları için, hayır yani madem bir şey yapacaksın tam yap, bıçakla bile sıyırmak nedir.." Konu bu olunca kimse Atay'ın ağzından küfürsüz cümle duyamazdı.

Konuyu değiştirmek için daha önemli seyelr konuşmaya başladı Barış. "Bu arada komutanım, ikisini de sorguya çekmiş Afra'yla Ozan. Bu şerefsizler de kafalarına iki silah dayanınca karargâhlarının yerini söylemiş tabii. Perşembe gece gidiyoruz. Cuma gün doğumuna da işleri biter."

"İyi. Bu, kaçırılan çocuklar şimdi nerede?" Diye daha farklı bir soru sordu Atay.

"Okuldalar."

"Bugün yanlarına gidelim."

"Emredersiniz komutanım." Barış , ezbere bildiği bu cümleyi söyledi yine. "Korkarlar mı bizden? Her şeyi gördüler sonuçta."

"Çocukların babaları anneleri zaten ya jandarma,ya polis. Korkmazlar."

"Doğru." Dedi Barış. "Ee, komutanım size bir teklifim var. Yani.. kabul edip etmemek size kalmış ama lütfen beni iki saat boyunca engelli parkurda koşturmayın konuşunca.." Lafı ağzında geveleyip duruyordu, çünkü korkuyordu.

"Ne oldu?"

"Bizim.. komşumuz var Mukaddes teyze, bir de kızı var sizden iki yaş küçük, Hacer. Geçen sizi markette görmüş, konuşmak istiyormuş."

"Hacer kim lan?"

"Dedim ya, Mukaddes teyzenin kızı komutanım." Belli belirsiz gülümsedi Barış.

"Ben ayda yılda bir markete çıkıyorum, nasıl görmüş beni?"

"Kader diyelim mi komutanım?"

"Çöpçatan mısın oğlum sen? Bana ne senin komşunun kızından? Demeyelim kader falan! Zaten benim işim başımdan aşkın.." Sinirle soludu. Onun hayatında daha kendine yer yoktu, fazladan yer varsa da bu Hacer denen kız için yoktu.

"Ha," Yüzü düştü Barış'ın. "O zaman ben Mukaddes teyzeye , komutanımın Hacer'i nazik bir şekilde reddettiğini ve zaten bir sevdiği olduğunu söylerim."

"Benim sevdiğim yok Barış." Diye düzeltti. "Ayrıca şu tedavi bittikten sonra avluya çık. Bir yarım saat falan koş da zihnin açılsın."

Yüzü daha da düştü Barış'ın. Dokunsalar ağlayacak gibiydi. "Emredersiniz komutanım!"

O sırada kapı açıldı ve bu askeriyenin en samimi doktorlarından biri olan Salih Bey girdi içeri. Elli yaşlarında tecrübeli bir doktordu. Şu tedavi bittikten sonra molaya çıkacak ve her zamanki kahvesini içecekti. Ama bu sefer ilk defa , tıp okuyan kızı Pembe'yi de yanında getirmişti.

DEVRİM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin