....
"Ediyor, hep öyle olacak. O maviler hep birilerini mahkum edecek."
🌊
Duyduklarımın şokunu atlatamıyordum. Şu sarhoş halimle bile bocaladığımı hissettim sanki. İnanmak istemiyordum çünkü bir sıcak bir soğuktu Atay bey. Ama daha gerçekçi bir his vardı içimde. Atay, yakın olursak başımıza geleceklerden korkuyordu. Rahatsız değildi yakınlığımızdan. Olmadığını başından beri biliyordum.
Sonunda salona ulaştık, onun kollarından kurtuldum ve karşısına geçtim. "Yarın derse kadar ayılmış olursun değil mi?"
"Olurum herhalde." Öyle olurdum, şimdi uyuyup sabah uyansam kafam yerine gelmiş olurdu. Fakat sarhoşluk gitse de unutmazdım yaşananları. "Uykun geldi mi?" Dedi birden.
Kaşlarım çatıldı ve ters ters cevap verdim. "Sana ne?"
"Sordum sadece." Sormasaydı. "Yorgunsundur şimdi sen, adam dövdün o kadar."
"Sen de adam öldürüyorsun her gün, yorgun oluyor musun?" Yine en tıp bakışımı kuşandı yüzüm.
"Ben adam değil it öldürüyorum , devekuşu." Asker olduğunu bir kez daha yüzüme vurdu. Ama benim aklım orada değildi.
"Devekuşu ne ya? Başka hitap mı kalmadı?" Yüzümü ekşittim.
"Ne diyeyim Devrim? Canım cicimli mi konuşalım?"
"Bari lakap tak!" Diye bağırdım.
"Çepni kızı, sus da uyu." Dedi oldukça hazır cevap şekilde. Yüzüne tip tip baktığımı anlayınca devam etti. Hatta yüzünde belli belirsiz bir gülümseme oluştu.
"Ne?" Evet, Gümüşhaneli olduğumdan dolayı Çepni sayılıyordum ama şimdi ne ilgisi vardı bunun konumuzla?
Derin bir nefes aldı. "Devrim, sana ayeser diyeyim mi?"
"Çepniler hakkında bu kadar fazla bilgiyi ne ara buldun sen?" Ayeser güz rüzgarı demekti.
"Öğrendim bir yerden işte. Orhun amca anlatıyordu."
"Kültür karmaşası! Benim ailem Gümüşhaneli, Çepniler. Gümüşhane'den Muğla'ya gelip ege şivesi öğrendim. Şimdi de doğudayız! Iğdır'dayız! Beynim durdu be adam!" Diye feryat ettim sonunda. "Ha ayrıca, Çepni kızı iyiymiş. Ayeser deme."
Kafasıyla onayladı sadece. "Eyvallah." Benim sinirli halimi görmeyi sevdiğini biliyordum; küçüklüğümden beri böyleydi. Beni öylece inceledi. Sonra da dudağının bir kenarı kıvrıldı. İmalı imalı kaşları havalandı. "Sana bakınca seksen bir il görüyorum zaten." Dalga geçmekten başka bir işe yaramıyordu.
"Susmazsan üzerine kusarım! Geri zekalı!" Diye bağırdım ve arkamı döndüm , yatak odama doğru ilerlemeye başladım. "Ve evet, uykum var. O yüzden defol git Atay!"
"Nazikçe evinden çıkmamı istiyorsun yani?"
"Aynen öyle." Kafamla onayladım.
Boğazını temizledi. Etrafa bir kaç kez baktı. Sonra sehpada takılı kaldı bakışları. Bir kasede sütsüz çikolatalı gevrek vardı. Bir de sarı oyun hamuru vardı, kalp şeklinde duruyordu masada çünkü ben ona bu şekli vermiştim. İkisi de Atay'ın aldığı hediyelerdi. "O hamur kurusun diye mi dışarıda bıraktın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEVRİM
General Fiction...Her zerresi buram buram barut kokan bir asker duygusuzdur, gönlüne vatan sevdasından başka hiçbir sevdanın sığamayacağını düşünür. Eğitim aşkıyla yanıp tutuşan genç ve masum bir anasınıfı öğretmeni ise o askerin gönlünde koca bir devrimi gerçekl...