5.BÖLÜM

278 24 20
                                    






MERHABA ARKADAŞLAR... ÖZLEDİNİZ Mİ BİZİ? 😁

BU BÖLÜM KAFALARDAKİ SORU İŞARETLERİ İÇİN AÇIK KAPI BIRAKIYORUM. BELKİ TAHMİN YÜRÜTÜR, KERİM'E SÖVMEYİ BIRAKIRSINIZ HAHAHA! 😁😁😁

NEYSE FAZLA UZATMAYIP, SİZİ BÖLÜMLE BAİ BAŞA BIRAKIYORUM.

KEYİFLİ OKUMALAR...❤️

5.bölüm

Nişanın üzerinden neredeyse koca 3 hafta geçmişti. Benim moralim 3 haftadır mümkünmüş gibi daha da kötüleşmişti... Bunun farkında olan Tahsin amca ve Hatice teyze havanın güzel olmasını bahane ederek bahçede kahvaltı teklif ettiler, bende kabul ettim. Kahvaltıyı Hatice teyzeyle beraber hazırladık... Geçen zamanın tek güzel yanı ayağımda ki alçının çıkmış olmasıydı zaten. Ayağımda ki alçı çıkmıştı çıkmasına ama Tahsin amca ve Hatice teyze beni asla bir yere göndermediler. Zaten benimde gidesim yoktu. Hala pembe çerçeveli at gözlüklerimle, beyaz atlı prensim Kerim'in beni gelip götüreceğini hayal ediyordum. Vallahi kafasızdım ben! Bu akılla bu yaşa kadar iyi yaşamıştım yani! Adam nişanlanmış evlenecek ben hala gelip bana ilanı aşk edecekte, eve götürecek diye salak gibi bekliyordum resmen!

"Kızım çayın soğudu... Tazeleyeyim mi?" diyen Hatice teyzenin ardından şükür ki düşüncelerimden sıyrılabildim. Yani 3 haftadır kendi kendimi yemiştim de ne faydası olmuştu sanki? Kendime o kadar kızıyordum ki!

"Yok Hatice teyzem... İçerim ben böyle zahmet etme." dediğimde Tahsin amcayla göz göze geldik. Bakışlarıyla hüznümün farkında olduğunu bildiğini belli ediyordu.

"Ben şimdi kızıma gidip sıcak bir simit alayım, içine kaşar koyarız bir de ayran ha? Ohh mis gibi..." derken ayaklanacaktı ki onu durdurdum.

"Tahsin amca valla gerek yok. Havalar çok sıcak yaa ondan heralde iştahım yok." derken elimle dibimizde duran ağacı gösterdim. Canım hiç istemese de, benim için bu kadar çabalayan insanları üzmek istemediğimden ortaya bir yalan atıverdim.

"Üfff kirazlar ne güzel olmuş yaa... Canım çekti. Ağaca çıkayım da toplayayım biraz."

"Yok yavrum çıkma sakın. Bak ayağın yeni iyileşti ben toplarım sana..." diye telaşla ayaklanan Tahsin amcayı oturttum.

"Çocukken bütün meyve ağaçlarına ben çıkardım. Profesyonelim yani, korkmana gerek yok."

İkisi de söylediklerime güldüğünde Hatice teyze söze girdi.

"İyi o zaman, ben küçük bir leğen getireyim de toplayıver. Dolaba da koyarım akşam soğuk soğuk yeriz."

"Hay ağzın bal yesin Hatice teyzem. Ne iyi olur." dediğimde çoktan ağaca tırmanmıştım bile. Vallahi ne yalan söyleyeyim bu bile iyi gelmişti. Ne demiş atalarımız; Düşün düşün, boktur işin. Oyalanacak şeyler yapmak en iyisiydi gerçekten.

Bir iki tane ağaçtan Tahsin amcaya kiraz attım. Gülerek yakalayıp, yedi. Daha sonra topladıklarımı yerken bahçenin kapısına yanaşan arabayı fark ettiğimde karnımdan aşağıya doğru karıncanlama hissettim, kalbim boğazımda atıyordu adeta! Kerim gelmişti... İnanamıyordum. Haftalardır ona sövüp sayarken, böyle görünce bütün kötü düşüncelerim uçuverdi... Onu çok özlemiştim. Kapıdan içeri girdiğinde Tahsin amcayla göz göze geldiler, yaklaşıp tokalaştığında gözleri beni aradı.

"Merhaba beybaba... Feride yok mu?"

"Var oğlum var..." dediğinde parmağıyla beni işaret etti.

FerideHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin