🌊Okuldan yeni çıkmıştım ve çok yorgundum çünkü bugün öğrencilerimden bazıları uyku tutmadığı gerekçesiyle uyku saatinde de ayakta kalmışlardı. Saatlerce onlarla top oynamıştım. Bir de sabah yaşananların etkisinden hala çıkamamıştım. Atay yıllar sonra bana yaklaşmıştı, bir art niyet yoktu biliyordum. Ben de olaya bu taraftan bakmıyordum zaten ama o saat belimi sarınca içimde kelebekler uçuşmuştu. Bense bu hislerime rağmen adamın yaralı omzuna vurmuştum. Acımadığını söylese de içimde endişeli bir his vardı. İçimdeki arsız istekleri bastırmak zordu. Onun canının acıdığını bildiğim için evine gitmek bile istiyordum mesela.
Ama çok yorgundum, gelecek halim yoktu. Mesaj mı atsaydım? Onu da sonraya bırakacaktım.
Evin içindeki o muazzam yeşil saten geceliğim ve dağınık topuzumla en doğal halim buydu sanırım. Koltuğun bir köşesine yayılmıştım ve telefonuma bakıyordum. Çok uykum gelmişti çünkü yorucu bir gün olmuştu. Ama geceye kadar toplardım enerjimi. Meyhaneye gitmek gibi planlarım vardı. Bu yüzden hızla Reyhan'a yazdım.
Reyhan
Meyhaneye gidecek miyiz?Gece bakarız.
Kafa dağıtmak istiyorum
Yorucu bir gündü zaten.Turgut'tan haber bülteni dinledim.
Atay'la kavga etmek için sınıftan firar?
Sonra da birden gelen sessizlik?
Ne yaptınız lan?Bir şey yapmadık salak.
Müdüre yakalanıyorduk
O yüzden çay ocağına saklandık.
Bu kadar.Tamamdır
Gece haberleşiriz.👍🏻
Telefonu kapattım ve derin bir nefes aldım. İki saat bile uyusam yeterdi, sonra uyanırdım. Koltuğa kıvrılıp gözlerimi kapadım fakat iki saniye geçmeden telefonum çaldı. Arayan rezil Baran'dı. "Ne var?" Dedim soğuk tutmaya çalıştığım sesimle.
"Aşkım.. güzelim.. Devrim'im.." dedi boktan beter sesiyle. Nefret etmiştim ondan. Ve sesinden anlaşıldığı kadarıyla sarhoştu. Bu saatte neyin sarhoşluğuydu bu?
"Ne var Baran?"
"Barışalım mı sevgilim? Ha? Açıklarım o fotoğrafı da.." Ne bir açıklamaya, ne de Baran'a ihtiyacım vardı. Ne kadar aşağılık bir herif olmuştu.
"Geri zekalı. Açıklama hiç bir şeyi."
"Ama sevgilim.. ben seni özledim, senin sesini, bedenini, dudaklarını özledim.." Söylediklerinin hepsi beni rahatsız etmekten başka bir işe yaramıyordu.
"Piç!" Dedim ve sinirle soluyup hızla telefonu kapattım. Şurada ağız tadıyla uyuyamıyorduk ki. Ciddi manada sözlü taciz sayılırdı söyledikleri.
O kadar rahatsız olmuştum ki ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Gerek yoktu ki kendimi tutmaya. Ağlayacaktım, tektim , kimse benim güçsüzlüğümü göremezdi.
Kafamı yastığa gömdüm. Gözyaşlarımı yastığın kumaşına akıtmaya başladım. Hiç durmadan hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Ama ağladıkça sırtımı kamburlaştıran o bütün yükler teker teker yok oluyordu, rahatlıyordum. Bazenleri ağlamak insana iyi geliyordu demek ki. Ağlamam duraklarken istemesem de kendimi yastığa bıraktım. Gözlerim nemliyken ağır ağır kapandı. Bütün bu dünyadan uzaklaştım.. tıpkı istediğim gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEVRİM
General Fiction...Her zerresi buram buram barut kokan bir asker duygusuzdur, gönlüne vatan sevdasından başka hiçbir sevdanın sığamayacağını düşünür. Eğitim aşkıyla yanıp tutuşan genç ve masum bir anasınıfı öğretmeni ise o askerin gönlünde koca bir devrimi gerçekl...