~~~~~
Uyandığımda başım Sasuke'nin boynuna gömülüydü. Güneş henüz doğmuş, kış dolayısıyla fazla gözükmese de bugün en parlak halini sunmuştu ortaya. Böyle uyanmanın bana getirdiği sevinçle Sasuke'nin kokusunu içime çekip doğruldum. Ne kadar onu bırakmak istemesemde okula gitmem lazımdı. Saat 5.25'di.
Hastanenin penceresini açtım. Güneş'i aldırmayan ve buz gibi olan hava içimi titretti. Hemen pencereyi kapayıp, üstüme montumu geçirdim. Sasuke'ye eğilip yanağına küçük, ama bir o kadar sevgi dolu öpücük verdim. Hastaneden çıktığım gibi direk taksi durdurdum ve eve doğru yol almaya başladık... Dün okulda gidemediğimden dolayı çok heyecanlıydım. Yeni sınıf... Yeni kişiler...
~~~~~
Yaklaşık yarım saat sonra evdeydim. Sasuke'nin verdiği anahtarı kullanarak kapıyı açtım. Tanrım. Ev buram buram Sasuke kokuyordu. Derin bir nefes alıp içeri girdim. Kısa bir duş aldıktan sonra okul gömleğimi ve mini okul eteğimi giydim. Okula 5 dakika sonra vardım. Okulun ilk gününü Sasuke'siz geçireceğim için biraz üzgündüm. Gerçi aynı sınıfta değildik zaten. Ama olsun.
Okulun bahçesinde beni eski sınıfımdaki arkadaşlarımdan biri karşıladı, Dai.
"Hey! Misa-Chan! Nerdeydin özlettin kendini!"
Koşarak sarıldım. Ayrıldığımızda cevap verdim.
"Ben de özledim sizi, Dai!"
"Senin başka bir okula gideceğini sanıyordum. Ne kadar üzüldüm bilemezsin. Dün de gelmedin."
"Şey aslınd-"
"Yoksa bu okulda değil misin hala? Ah tanrım. Ama üstündeki bu okulun forması? Yoksa yeni forma alamadın mı, kuzum benim ben sana alırı-"
"Saçmalama, Dai."
İkimizde kahkaha atmaya başladık.
"Eee, o zaman sorun nedir?" diye karşıladı beni Dai.
"Sorun aynı sınıfta olamamamız. Kayıtlar yenilenince sınıfım da değişmiş oldu. Beni en çok bu üzüyor."
"Kuzucuğum, üzüldüğün şeye bak! Tenefüsler ne güne? Ama yine de aynı sınıfta olsak daha iyi olurdu. Olsun bunada şükür!"
Dai'nin en sevdiğim özelliklerinden biride buydu. Çok pozitifti ve her zaman bardağın dolu tarafından bakardı. Gülümseyerek karşılık verdim. Çalan zil, ayrılma vaktimizin habercisiydi. Son kez sarıldık ve okula beraber yürüdük. O koridorun soluna dönerken ben de sağa döndüm. Sınıfımı bulduğumda kıyafetimi düzelterek içeri girdim.
İçeriyi teker teker süzdüm ve yalnız bir yerin boş olduğunu gördüm. Kahverengi saçlı çocuğun yanı. En arkanın bir önünde bulunuyordu. Yanına yaklaştım.
"Selam, yanına geçebilir miyim?" demiştim en klişesinden. Gri gözleri gözlerimi bulduğumda gülümsedi. Hızlıca beni süzdü ve cevap verdi.
"Tabii ki."
Yanına geçip, derin bir nefes alıp verdim.
"Sen, sınıfımıza yeni gelen öğrenci olmalısın. Ben, Hideki. Akai Hideki." dedi elini uzatırken. Elini sıkıp,
"Ben de, Misa. Mizu Misa." dedim. İçimden bir an soyadım için Mizu yerine Uchiha demek gelmişti ama başarıyla bu isteğimi bastırmıştım. Yalancı durumuna düşmek istemezdim. Birden bütün gözler kapıyı açan öğretmende oldu. Herkes ayağa kalktı ve öğretmen eliyle 'Oturun' işareti verdiğinde yerlerimize geçtik. Herkes öğretmene bakarken, öğretmen sıra sıra herkesi yokladı ve beni bulup parmağıyla işaret etmesi uzun sürmedi.
![](https://img.wattpad.com/cover/41232428-288-k848358.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İtiraf
RomansaHayatımızda Sevmediğimiz İnsanlar Vardır. Hatta Nefret Ettiklerimiz, Yüzüne Görmekten Tiksindiğimiz İnsanlar Vardır. Onları Gördüğümüzde Ordan Kaçmak İsteriz. Ya Da Karşı Çıkmak. Gördüğümüzde İçimizi Kelebeklerle Dolduran İnsanlar Da Vardır. Hep On...