"Elini ver." Başımı iki yana salladım. "Hadi Çağan. Elini ver bana." dedi yeniden. Bugün onuncu gündü. Trabzanlardan tutunarak en azından ayaklarımı kaydırıp adım atabiliyordum.
Ve bu benim çabam değildi. Tamamen onun büyüsüydü. Sanki elinde sihirli bir değnek vardı ve benim için kullanıyordu.
İstemsiz, gözlerinin bana bakışıyla büyüleyen elimi ona uzattım. Aslında bunu yapabileceğime asla güvenim yoktu. Ama o bana bunu veriyordu. Güven veriyordu. Gücüm olduğuna inanıyordum onun varlığında.
Tuttuğu elimi sıktı. Dokunuşu tenimin karıncalanmasına neden olurken yutkundum. Kapılmamam gerektiğini kendime bilmem kaçıncı defa hatırlattım içimde.
"Gel." dedi sessizce. Gülümsedi. Ayağımı hissetmek içim gözlerimi yumdum. Beynimin ona komut göndermesini beklerken bacağımı hareket ettirebilmeyi diledim.
Kapılmamak için uğraşsam da ona gitmeyi diledim. Sihrine karışmak için.
"Bak." dedi neşeyle. "Yapabiliyorsun." Guruluydu bakışları, attığım adıma. "Oluyor bak!" diye devam etti. Elimi hala sıkıca kavrarken diğer bacağımı da hareket ettirdim trabzandan aldığım destekle.
İki adımda ona kavuştuğumda gözlerimiz buluştu yeniden. Ona adım atmış bacaklarımdan çekti bakışlarını, bakışlarıma.
"Sen nasıl bir şeysin?" dedim söylediklerimin aksine ona çoktan kapıldığımı bilerek. "Nasılım?" dedi merakla. Gözlerinin içi gülüyordu, benim gibi.
Onunki gururdan, bir şeyi başarmış olmaktan, belki beni iyileştirebiliyor olmaktandı. Ama benimki bacaklarıma karşı bir savaşı kazanmış olmama rağmen ona yenilgimdendi.
"Sihirli." dedim fısıltıya yakın. "Olağanüstü."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sihirli
ChickLitGeçirdiği tafik kazasından sonra yürüyemeyen Çağan ve ona hayat vermeye çabalayan Naz.