Telefondan bakışlarımı geldiğini belli eden adımlarıyla çektim. Gülümseyerek geldiğinde elindekileri masaya bıraktı.
Telefonu eline alırken yüzü bir anlığına gerilse de hemen toparlayıp, muhtemelen mesajı silmek için parmaklarını ekranda gezdirdi.
Aşık ettiğinden emin olması için elinden tutup kucağıma çektim. "Yarım kalan bir ödülüm vardı." dedim dudaklarına bakıp.
"Öyle." dedi gülerken. "Kalmasın o zaman yarım." Elimin birini saçlarının arasına dolarken kendime çekip dudaklarımızı birleştirdim.
Şortunun çıplak bıraktığı bacağını okşarken, mesaja rağmen, beni kullandığını bilmeme rağmen onu ne kadar istediğimi farkettiğimde yutkundum.
Fazlasıyla başarılı olduğu planını devam ettirmesi için geri çekildiğimde, nasıl bu denli iyi rol yapabildiğini sorguluyordum.
Şu an öylesine etkilenmiş duruyordu ki karşımda. Şişmiş, ıslak ve kırmızı dudakları küçük nefeslerini hızlı hızlı bırakıyorken gülümsedim.
"Tutkulu bir sihir." dedim sessizce. Sihir gibiydi işte, gerçek olması mümkün değildi zaten.
"Seni sev-" sözümü tamamlamama izin vermeden parmağını dudağıma bastırdı. "Çağan." dedi fısıltıyla.
"Ben." Yutkunup geri çekildi. "Ben yapamayacağım." Kucağımdan kalkarken kaşlarım çatıldı. "Yapmayacağım."
"Naz." Ne olduğunu anlamaya çalışırken başını iki yana salladı. "Plan bu değildi." Kendi kendine konuşur gibi sayıkladı. "Planda bu yoktu."
"Naz, ne planı?" Gözlerinin dolduğunu gördüğümde bakışlarımızı birleştirdi. "Zorundaydım."
İtiraf etmesini beklemediğimden sadece öylece izliyordum. "Bak ben zorundaydım ama böyle olacağını bilmiyordum."
Elini tuttuğumda gözünden bir damla yaş yanağını çizdi. "Sen bana aşık olacaktın." dediğinde sabırla yüzleşmesini bekledim. "Ben değil."
"Naz, anlat hadi bana. Ne planı?" Başını iki yana salladı. "Yapamam." Birkaç damla yaş daha. "Yapamam, yapamam."
Gözlerini kaçırıp elini çekti. "Bana aşık olmadın." dedi. "Başarılı olamadım." Yine kendi kendine konuşuyordu. "Plan işlemedi, beceremedim."
Telefonu eline alıp "Evet, evet." dedi stresle. "Aşık olmadı, plan başarısız." Elini tekrar tutup bana bakmasını sağladım. "Naz, yeter."
Kafam allak bullak olurken kalkmak için koltuğun koluna tutundum. Telefonu çekip bir yere fırlattım. "Okudum." dedim gözlerine bakıp. "Hakanın attığı mesajı okudum."
Korkuya bulanan gözlerinden birkaç yaş daha aktı. "Anlat bana." Yüzünü eğdiğinde elinden çektiğim elimle çenesinden tutup kaldırdım.
"Neden yaptın?" dedim usulca. "Ne istedi senden?" Hakan, babamın eski ortağının oğluydu. Az çok isteğinin ne olduğunu anlamıştım. Merak ettiğim Nazı nasıl zorunda bıraktığıydı.
"Sadece bırak, gideyim." dedi yalvarır gibi. "Planın işe yaramadığını söyleyeyim ve gideyim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sihirli
ChickLitGeçirdiği tafik kazasından sonra yürüyemeyen Çağan ve ona hayat vermeye çabalayan Naz.