Bölüm 1

448 33 0
                                    

Sabahın erken saatleriydi. Kadın Milli Voleybol Takımı, antrenman için stadyumun geniş kapılarından içeri girdiğinde, serin sabah havası yüzlerine vurdu. Kuşların cıvıltısı ve rüzgârın hafif uğultusu, kulaklarına kadar ulaşıyordu. Bugünün farklı olduğu belliydi. Çünkü yalnızca Kadın Voleybol Takımı değil, Erkek Futbol Takımı da stadyumdaydı. Federasyon, iki takım için ortak bir antrenman düzenlemişti ve herkes bu etkinliğin nasıl geçeceğini merak ediyordu.

Derya, saha kenarında durup etrafa hayranlıkla baktı."Abi, burası çok büyük ya! Sanki devasa bir arenadayız!" diye haykırdı.

İlkin'in gözleri, futbolcuların olduğu tarafa kaydı. Aradığı kişiyi bulmuştu: Barış Alper Yılmaz. Son günlerde sosyal medyada sıkça karşısına çıkan bu isim, İlkin'in aklında yer etmişti. Özellikle ödül gecesinde yaşanan kısa ama etkileyici bakışmaları... O anı hatırladıkça kalbi hızlandı. Barış, geniş omuzları ve rahat tavırlarıyla diğer futbolcularla birlikte sahada top sektiriyordu. Bir an gözleri onun üzerine kilitlenmişti ve İlkin, içindeki huzursuzluğu saklamakta zorlanıyordu.Elif, İlkin'in dalgınlığını fark edip hafifçe dürterek sordu:  "İlkin, federasyon neden böyle bir etkinlik düzenlemiş ki? Voleybol ve futbolun ne ilgisi var?"  İlkin gözlerini Barış'tan ayırarak cevapladı:  "Sanırım bir tanıtım etkinliği. Reklam peşindeler... Ama çok da mantıklı gelmedi," dedi kayıtsızca. Ancak Barış'ın antrenmanını izlemekten kendini alamıyordu.Derya, Barış'ın bulunduğu tarafa doğru bakıp bir şey fark etti:  "Ay, sen niye oraya bakıyorsun öyle? Barış da burada mı yoksa?"  İlkin irkildi ve hızlıca karşılık verdi:  "Saçmalama ya, sadece etrafa bakıyordum," diye savundu kendini. Ancak bu savunma pek inandırıcı değildi. Derya, gözlerini kocaman açıp alaycı bir şekilde gülümsedi:  "Tabii canım, sadece etrafa bakıyordun. Sanki şu an Barış'ı izlemiyorsun!"İlkin, Derya'nın alaycı tavrına sinirlenmiş gibi görünse de gözleri istemsizce yeniden Barış'a kaydı. Saha kenarında paslaşan genç adamın attığı her adım, onun içindeki karmaşayı daha da artırıyordu. Kalbi hızlanıyor, elleri terliyordu. Kendisine kızdı; bu kadar etkilenmesi anlamsızdı. Ama Barış'ın rahat tavırları... Bu çekiciliği...

O sırada Barış'ın bir an duraksayıp ona baktığını fark etti. Gözleri buluştuğu anda, İlkin'in kalbi daha da hızlandı. Barış'ın bakışları öylesine yoğun ve etkileyiciydi ki İlkin, gözlerini ondan kaçırmakta zorlandı.Bu sırada Barış, sahada yanında olan Kerem'in omzuna hafifçe vurdu.  "Oğlum, neye daldın öyle?" diye takıldı Kerem.  Barış gülümseyerek,  "Hiç, öylesine bakıyordum," dedi. Ancak Kerem bu cevabı pek inandırıcı bulmamıştı. Alaycı bir şekilde,  "Oha! İlkin mi lan o! Şimdi anladım neden dalgınsın," diyerek Barış'ın ilgisini fark ettiğini ima etti. Barış gözlerini yeniden sahaya çevirmeye çalışsa da düşünceleri sürekli İlkin'e kayıyordu.

Bu sırada Hakan Çalhanoğlu, Eda'ya doğru yürüdü. Gülümseyerek,"Merhaba Eda abla! Kızlar hazır mı?" diye sordu. Eda meydan okuyan bir tavırla,"Her zamanki gibi hazırız. Ama asıl siz, bizim tempomuzla baş edebilecek misiniz?" diye güldü.Hakan kahkaha atarak,Şansımız olmayabilir ama her zaman bir meydan okumaya varım!" diye cevap verdi.

Birden Barış, sahada işini bitirmiş olacak ki İlkin'e doğru yürümeye başladı. Kalabalığın arasında doğrudan ona yaklaşıyordu. İlkin, heyecanını bastırmaya çalıştı ama nafileydi. Barış, rahat bir gülümsemeyle yanına geldi.  "Merhaba İlkin, yine karşılaştık," dedi.  İlkin, ne yapacağını bilemeyerek utangaç bir şekilde başını salladı.  "Evet," diye mırıldandı. Barış'ın kendisiyle konuşacağını hiç beklemiyordu, şaşkındı.  Barış, İlkin'in bu çekingen halini fark etti ama buna aldırmadan devam etti:  "Antrenmanlar nasıl gidiyor? Bu arada kaptan olmuşsun, hayırlı olsun," dedi.  İlkin, biraz daha sakinleşmeye çalışarak,  "İyi gidiyor, teşekkür ederim," diye cevap verdi. Barış'ın, voleybol takımını bu kadar yakından takip ettiğini bilmiyordu. Tam o sırada Kerem araya girip gülerek,  "Vallahi Ilkincim, Barış'ın voleybol takipçisi olduğunu biz de yeni öğrendik," dedi.  Barış, Kerem'in boynuna hafifçe sarılıp,  "Ne diyorsun oğlum, ben hep takip ediyordum ya," diyerek savundu kendini. Ancak Kerem, Barış'ın bu haline pek inanmamıştı.  Elif ise bu sırada kahkahalarını tutamayıp,  "Aaa kanka, baksana seninki sıkı takipçi olmuş," diye fısıldadı İlkin'e takılarak."Tamam hadi, şu topu sektir! Seni geçiyorum zaten," diyerek Kerem'i sahaya geri döndürmeye çalıştı Barış.   Görüşürüz o zaman, İlkin," diyerek Kerem'in peşinden gitti Barış.

Nar Tanem (İlkin & Bariş)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin