Hakan yeni hayatına adapte oluyordu. Her yeni ortamına yaptığı gibi. Aile evinden sokağa, başka insanların yataklarından üniversiteye, askeriyeye ve sevilmeye yaptığı gibi. Sevilmeye adapte olmak zordu sevilmemiş biri olarak. Kalbi korku ile çevrilmiş birinin sadece karşısındaki değil, kendisi ile de kavga ettiği bir adaptasyondu bu. Zamanla alışıyordu insan her şeye olduğu gibi. Ama sevgiye alışmak tehlikeliydi. Bir sokak kedisinin kucağa alışması gibi. Evcilleştirilmek en zoruydu. Sevgi gidince ona olan bağımlılıktı bunu zor yapan.
En zorlu uyuşturuculardan, sigaradan ve alkolden de tehlikeli yapardı bu onu. Tek kalp kırıklığı ile insanın hayatını elinden alırdı. İnsana zarar veren en tehlikeli şey sevgiydi. Sevdiklerine olan bir şey ona olanı gölgede bırakırdı. Bu yüzden intihar edenlerin çoğu ailesi için vaz geçerdi bundan. Onların acıları, hayattan kopmaktan daha korkutucu gelirdi onlara. Bilinmezlik, sonsuz uyku onlara daha cici gelirdi.
Hakan da sevgisizliğe alışıyordu. Sarılmayı, sevgi sözcüklerini unutuyordu. Her gün telefondan konuşuyor olsa bile sevdikleri ile bu ona yeni bir kapı açmıştı. Taklidi bir Hakan. Sevmeyi bilmeyi taklit ederdi telefonda. Ellerindeki kanlar gözükmezdi çünkü ekrandan. Çok kişi öldürmüştü artık. Kanları silinmez bir izdi parmaklarında. Sıçramasa bile tetik lekelenirdi onun ellerinde. Can alma makinesinin hassas parçaları hayat parçaları ile kirlenirdi. Hakan'ın ruhuna yaptıkları gibi.
Hakan şarka gideli bir buçuk ay kadar olmuştu. Yüzlerce hayat gözleri önünde sönmüştü. Onun yeteneği artık tartışılmaz bir gerçekti. Onlara bir katil lazımdı. Modern toplumun aksine bunu taktir ederlerdi. Hakan onlarca künye ile gelse bile kimse umursamazdı onun yarattığı vahşeti. Kaç ailenin babalarını çaldığı kimsenin umrunda olmazdı. Kaç çocuk yetim kalmıştı, kaç kadın eşsiz, kaç aile çocuksuz.
Düşman askerleri bile fark etmişti bu gizemli keskin nişancıyı. Onun varlığının korkusu herkese yayılmıştı. Kimse artık kolay kolay tek gezmiyordu. Keskin nisancilari artik aksama kadar saklanıyordu. Hakan korkusu hepsine yayılmıştı. İsmi bilinmiyordu tabi. O ne özel bir programdandı, ne de geleceği bilinen özel askerler gibi bilgileri alınmıştı. Kimse böylesine bir adamı beklemiyordu. Beklenmeyişi onu daha ölümcül kılmıştı. İnsan doğası gereği bilinmeyenden korkardı.
"БЕШЕНСТВО! БЕШЕНСТВО ЗДЕСЬ! СКРЫВАТЬ!"
Tarzı şeyler çok duyulurdu. Hakan anlamını bilmese de kendisinden bahsedildiğini hissederdi. Bi ara yemekhanedeyken askerlerin birinden duymuştu ama. Kuduz. Ona kuduz ismini takmışlardı. Aynı onların piçe taktıkları gibi. Kuduz demek. Bir köpeğe benzetmişlerdi onu belli ki. Kovalananlar o korkuyu bilirdi. Hakan kovalayandı. Onlar da kaçan. Bu isim biraz da olsa uyumlu gelmişti Hakan'a.
"Kuduz ha? Pek yakışmış cicimize. Kuzey'e de buz kurtu mu ne diyorlardı."
Yine karşılaşmışlardı. Hep aynı yerde karşılaşıyorlardı. Hakan'ın gizlenme alanı. Bu herif hariç kimse geçmiyordu buradan.
"Ben pek mânalı bulamadım. Buz kurtu güzel ama. Ona uyuyor."
"Benim adımdı o normalde. Bizi birbirimize karıştırdılar. Ben gittikten sonra o gelmişti. Onda kaldı isim. Bence bana daha çok uyuyor."
Hakan yanına sormadan oturmuş adama baktı. Uzun saçları her zamanki gibi bağlıydı. Gözlükleri inceydi.
"Birbirinize benzediğiniz doğru. O daha yakışıklı ama. Sen daha sülük tiplerden kalıyorsun."
Adam birden kahkaha atmaya başladı. Araları böyle olmuştu zamanla. Gergin laf atışmaları. Adam onu pek de ciddiye almıyordu ama.
"Çok kıskanırdı beni ama. Benden uzun olmak için köpek gibi çalışıyordu. Ayrıca sülük ne amına koyayım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUDUZ ||
Teen Fiction🔞🔞🔞🔞🔞🔞🔞🔞🔞🔞🔞🔞🔞🔞🔞🔞 Kuduz kitabının ikinci partı. Lütfen önce ilk kitabı okuyunuz. Hakan, aylarca süren kalp kırıklıkları, heyecan ve aşk dolu günlerini geride bırakmak zorunda kalmıştır. Sevgilileri ne kadar bu durumu engellemeye çalış...