Ve... Hakan boku yemişti. Hayatı boyunca planlı ve dengeli biri olmuştu. Ne kadar son zamanlarda bu özelliğini bir kenara atmış olsa sa orjinal doğası buydu. Yapabileceği en salak noktaya düşmüştü. Babasının zoru ile gönderildiği askeriyede tam canım cicim aylarını yaşacayacakken gelen kahramanlık hormonlarının ihanetine uğramıştı. Belki buraya gelmese bu eziyetleri yaşamayacaktı. Sadece ikiliden emekli olmalarını isteyebilirdi. Ama Hakan, kendine güvenmişti. Bir fark yaratabileceğine inanmıştı. Ama hayatın en büyük sorunu karşısındaydı.
İnsanlar çoğunlukla becerileri sebebi ile yargılanmazlardı. Kimi beceriksiz orospu çocuklarının tahta çıkması sebebi ile işin ehli insanlar bok gibi yaşardı. Hayatın her yerinde vardı bu. Yaptığın şey fark etmezdi. Becerilerin fark etmezdi. Bu işlemde en büyük pay şanstaydı. Bir orospu çocuğuna denk gelmemek. Ve Hakan, tüm şansını ilk zamanlarında kullanmıştı. Şeytanın ikinci yüzü olan bir orospu çocuğunun ellerine düşmüştü.
"Hayırdır pek bir modun düşük?"
Yankılanarak gelen insanı üzerine atlayıp yüzünü parçalatmak istenen ses duyulmuştu. Albay. Çağatay piçi. Saf bir orospu çocuğu. Anasının karnından şeytan ile anlaşma yaparak çıkmıştı sanki. Amın oğlu. Hakan oturduğu soğuk yerde başını bile kaldırma zahmetinde bulunmadı. Olduğu durum ona o kadar komik geliyordu ki bunu yapacak enerjisi bile yoktu. Hakan bir hücredeydi. Demir parmaklıkların arkasında. Bir bu eksikti dedirtecek cinsten. Küfürler yetmezdi.
"Lan insan bir bakmaya tenezzül eder."
"Siktir git."
"Atarlıyız?"
Hakan cevap vermedi. Kafasında ne yapacağını planlamak ile uğraşıyordu. Tek çıkış yoluna da bok girmişti. Pezevenk çomağı boklu olurdu. Dokunduğu her yere de bulaştırırdı onu. Piç'e olan bağlantısını kaybetmişti. Belki de savaş alanına çıktığı an ilk hedef olacaktı. İki barışçıl şey denerken suçlu olmuştu yine. En kötüsü de bu yavşağın varlığıydı. Uzun zamandır ilaçlarını almayan Hakan'ın sinirleri pek de sakinleşecek gibi de durmuyordu. Sinir hastasıydı.
"Her şeyi beklerdim de vatana ihanet beklemezdim senden. Düşmanla iş birliği mi yapıyoruz artık ha? Vah zavallım."
Adamın kıkırdamaları duyuldukca Hakan'ın yumruğu sertleşti. Yok harbi dayanılmaz bir durumdu. Gruba geri döndüğü an zorla buraya atılmıştı. Sorgulanacaktı. Sorguya da şu piçi göndermeleri müthişti cidden. Hakan yeni uzamaya başlamış saçlarını yolmak istedi. En çok da karşısındaki pezevengin. Sinirle başını kaldırdı. Adam neden burada olduğunu biliyordu. İhanet edecek son kişinin Hakan olduğunu da biliyordu. Yine de eline geçen fırsattan istifade etmiyordu.
"Neyin ne olduğunu bilecek kapasitede olduğunu düşünüyorum. Amacın ne? Ne ile tehtid etmeye geldin bu sefer? Ne istiyorsun?"
Adam sırıttı. Hakan cidden onu iyi tanımaya başlamıştı. Bir amacı olduğunu anlamıştı çoktan. Albay parmaklıklara doğru ilerledi.
"En dipte olduğunun farkındasındır umarım. Bir rapor versem hapse tıkarlar seni. Bir daha da çıkamazsın. Hayatın benim ellerimde."
"LAN TAMAM ANLADIM UZATMA! NE SİKİM İSTİYORSUN?!"
Albay tekrar kıkırdamaya başladı. Parmaklıklara yaslandı.
"Geçmişini biraz araştırdım. Çılgın bir gençlik geçirmişsin. Uyuşturucudan yakalanacağını düşünmemiştim. Onun dışında... Pornon da güzelmiş."
Hakan tepki bile vermedi. Sikinde değildi.
"Pek umursuyor gibi değilsin? Üniversitene de baktım. İyi dedikodu yayılmış hakkında. Erkekler ile fingirdeşiyormuşsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUDUZ ||
Teen Fiction🔞🔞🔞🔞🔞🔞🔞🔞🔞🔞🔞🔞🔞🔞🔞🔞 Kuduz kitabının ikinci partı. Lütfen önce ilk kitabı okuyunuz. Hakan, aylarca süren kalp kırıklıkları, heyecan ve aşk dolu günlerini geride bırakmak zorunda kalmıştır. Sevgilileri ne kadar bu durumu engellemeye çalış...