10/ HAKAN! DEFOL!

561 47 41
                                    

Hakan ve Vronski bir süredir yan yanaydı. Konuşup birbirlerini daha da tanımışlardı. Hakan'ın kafası ise sürekli çalışıyordu. Bu durumdan nasıl kurtulacağı, ne yapması gerektiği ve pek çok şey. Başta Vronski görevini yapmasında zorluk çıkarır sanmıştı. Ama geçen askerlere ateş ettiğinde Vronski sikine bile takmamıştı. Telsizinden ona uyarı yapılmıştı. Ne olduğunu sorunca ise Kuduz'un da onun yakınlarında olduğunu, dikkat etmesini falan söylemişlerdi. Bilmiyorlardı ki dibindeydi adam.

Bir süre sonra da Hakan'ın birliği oradan geçti. Vronski, Hakan'a baktı. Ardından silahı bıraktı.

"Piç sevmiyor Kuduz mutsuz. Piç zorunda değil bu an ateş."

Ve bir şekilde olsa da, geçen birliğin de hayatını kurtarmıştı Hakan. Anladığı kadarı ile piç pek de milliyetçi değildi. Hayatı boyunca beyni yıkanmış olsa bile üzerinde bir sorumluluk hissetmemiş olmalıydı. Şu an onun için önemli olan, ilk arkadaşının mutsuz olmamasıydı. Hakan ona çok teşekkür etti. Hakan yorulunca Vronski nöbet tuttu. Silah sesleri gelmeye başlasa bile Hakan bir şey demedi. Şansını fazla zorlamak istemiyordu. Vronski eninde sonunca piçin ta kendisiydi. Telsizinden gelen ses ile uykusu yarım bölünmüştü ama.

"Hakan? Hakan orada mısın?"

Bu Kuzey'in sesiydi. Hakan gözlerini ovuşturup telsizi eline aldı.

"Buyrun komutanım."

"Hakan manyak mısın lan? Emir verilmeden niye ateş ediyorsun? Plan değiştirildi. Baştan beri girmeye çalıştığımız alanı tamamen temizlemişsin. Tamam iyi iş yaptın ama bir daha olmasın. Ceza alırsın."

"Ne..?"

Hakan doğruldu ve telsize baktı. Ardından Vronski'ye. Elinde Hakan'ın silahı vardı. Cebindeki fıstıkları ağzına atarken Hakan'ı izliyordu. Hakan telsizden elini çekti.

"Lan kendi askerlerini mi vurdun?"

"Kuduz ateş. Silah Kuduz."

Ardından sırıtmıştı. Hakan'ın götünü yırtsa vuramayacağı yerleri vurmuştu adam. Hakan şaşkınlıktan donakalmıştı.

"Görev yerinden erkenden çıkaracağız seni. Plan'ı değiştiriyorlar şuan."

Hakan bir an tekrar telsize baktı. Söylemeli miydi? Kuzey anlardı. Vronski'yi buradan çıkarabilirlerdi.

"Ben bi tuvalete gideyim."

Hakan ayaklandı ve binanın içine girdi. Telsizin düğmesine geri bastı.

"Kuzey. Yalnız mısın?"

"Kamp kurduk. Yalnızım şuan. Ne oldu?"

"Bak bir şey diyeceğim. Önceden haber vermediğim için kızma. Biraz düşünmem gerekiyordu."

"Anlat."

"Bu piç var ya. Onunla tanıştım ben."

"NE?!"

"Dur dur bağırma. Bak şimdi. Ben onların tecavüz edilmek üzere olan bir askerlerinin iplerini çözdüm. O da beni görmüş. Geçenlerde beni buldu dostu olduğumu söyledi. Şimdi de yanımda. Az önce uyuyordum ben askerleri o vurmuş."

"LAN SEN CİDDİ MİSİN?! HAKAN SALAK MISIN AMINA KOYAYIM?! VUR LAN HERİFİ!"

"Bunu çözebiliriz Kuzey! İstese beni on kere öldürmüştü! Dedim seni buradan uzaklaştırsak olur mu diye. Dedi askerler beni arar olmaz. Bu çocuğu zorla çalıştırıyorlar. Bir şeyler bulalım ölmüş gibi gösterelim. Bitsin bu iş."

"HAKAN! Beni dinle amına koyayım! Oyun alanı değil burası! O yanında uyuduğun herif yüzlerce askeri gebertti. Ölüm makinesi o! Çıkart vur silahını!"

"Hayır diyorum! Benim aklıma gelmedi sanki bunu yapmak! Biz bir fark yaratmak için savaşıyoruz Kuzey! Öldürülmesi illa gerekmeyen birini öldüremem! Bir şeyler ayarla saklayalım şu çocuğu!"

"Lan... Seni buraya getirmek cidden hataydı... Ajan falan muhtemelen o Hakan. İki sevimli gözüküp kışlaya girince kökten sikerler hepimizi. Kes çocukluğu. Emrediyorum Hakan vur şunu."

Hakan'ın kalbi kırıldı. Kuzey haklıydı. Yine de bunu yapmak istemiyordu. Bunu yaparsa hayatı boyunca bunun pişmanlığını yaşardı. Hakan, etikleri ile var olan biriydi. Yüzüne güldüğü birini öldüremezdi. Sessizlik devam edince telsizden yine bir ses geldi.

"Üzgünüm Hakan. Ama yapılması gereken buydu. Askeriye oyun alanı değil."

Lan? Niye özür diliyordu? Bir şey mi yapmıştı.

"Çık oradan. Uzaklaş binadan."

"Niye lan?"

"Bomba atacaklar."

"KUZEY LAN DALGA MI GEÇİYORSUN?!"

"KES ÇOCUKLUĞU ÇIK ŞURADAN!"

Hakan panikle telsizi yere attı. Hızlıca odaya koştu. Vronski, Hakan'ın krakerlerini yiyordu. Hakan'ın paniklemiş yüzünü görünce şaşırdı.

"LAN! ÇIK HEMEN! KOŞ KAÇIYORUZ!"

"Ne oluyor?"

"LAN BOMBA ATIYORLAR HADİ!"

Hakan hızla çantasını kapatıp sırtına geçirdi. Silahı katlayacaz zaman yoktu. Onu da eline aldı.

"Niye?"

"LAN HADİ!"

Hakan, olayın ciddiyetini kavrayamadığını anlayınca onu tutup kucakladı. Dışarı koşmaya başladı.

"Niye bomba?"

"Ya! Anlatırım! Suan değil!"

Hakan hızla camdan atladı ve ormana doğru koşmaya başladı. Tam adımları yavaşlamaya başlamışdı ki kulakları sağır eden bir gürüldü duyuldu. Az önce içinde oldukları bina duman ve alevler ile kayboldu. Hakan yere düşmüştü bu patlamanın etkisi ile. Vronski de yere kapaklanmıştı.

"LAN NİYE BOMBA?!"

"Güvendiğim bir komutan vardı. Senden ona bahsettim. Beni dinlemedi."

Vronski donmuştu. Sonuna kadar açılmış gözleri Hakan'ı buldu.

"Sen... İhanet piç..."

"LAN YOK! Seni savaştan uzaklaştırmayı konuşmak isted-"

"KUDUZ İHANET PİÇ!"

Vronski'nin gözleri dolmuştu. Küçük boyu sebebi ile ağlayan bir çocuğa benziyordu.

"PİÇ ARKADAŞ KUDUZ! KUDUZ HAYIR! KUDUZ İHANET!"

Hakan'ın içi burkuldu. Yaklaşmaya çalıştı ama Vronski anında bir tabanca çıkarttı.

"Kuduz değil arkadaş piç. PİÇ APTAL!"

"LAN HAYIR! DİNLE Bİ YA! İHANET ETSEM ÇIKARIR MIYIM SENİ?!"

"Kuduz plan olmak... PİÇ YOK APTAL ARTIK! YOK ARKADAŞ!"

Vronski ayağa kalktı. Silahı hala Hakan'a doğruydu. Hakan ise iki elini kaldırmış ona bakıyordu.

"Biliyorum... İhanet edilme hissi çok kötü. Ama ben sana ihanet etmedim. Nasıl gözüktüğünü de biliyorum. Seninleyken çok keyif aldım Vronski. Küçük kardeşim gibiydin. Bana sevdiğim insanları hatırlatıyordun. Aylardır sik gibi yaşıyorum burada. Ama bugün seninle konuşunca hatırladım. Savaş bir son değil bir başlangıç. Acı çektirmek zorunda değiliz! Ben seni hep arkadaşım olarak gördüm. Sen de benim ilk gerçek arkadaşlarımdansın!"

Vronski ağlayan gözlerini ona çevirdi. Yüzünün buruştuğu belliydi. Muhtemelen hayal kırıklığından.

"HAKAN! GİT! DEFOL!"

Ve Vronski ilk defa onun adını kullanmıştı. Onun canını bilmem kaçıncı kere bağışladığı anda. Hakan ayağa kalktı ve malzemelerini aldı. Karşısındaki çocuğa baktı. Ardından koşarak uzaklaştı.

"Kuzey ben senin ananı sikeyim ya..."

KUDUZ ||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin