9/ Aptal mısın oğlum?

430 44 24
                                    

Askeriyede hayat gündelikti. Yıldırım'ın askerleri göreve gönderildiğinden dolayı, diğer takımların bir kısmı ona bölüştürülmüştü. Zaten kısa süreli bir şeydi. Askerlikleri bitmek üzereydi. Eğer Hakan burada olsaydı, şimdiden ev alma hazırlıklarına başlayacaklardı. Hoş, evi zaten halletmişlerdi bile denilebilirdi. Hakan'ın gitmiş olmasının verdiği stres, hem Gökhan'ın hem de Yıldırım'ın opsesif bir şekilde o eve odaklanmasına sebep olmuştu.

Evi sıfırdan yaptırıyorlardı. Deniz kenarı güzel bir arsa bulup almışlardı. Ağır paralar döküp bulabildikleri en kaliteli işi yaptırıyorlardı. Evi o kadar sağlam yaptırtmışlardı ki normal bir evin iki katı kadar masraf çıkmıştı. Siklerinde değildi. Başka yerlerden tatil evleri, Hakan'a üniversite ve bir çok şey ile kafalarını dağıtmaya çalışıyorlardı.

Hakan ile her gün konuşsalar bile özleme hissi asla geçmiyordu. Yıldırım çok ağlamıştı. Gökhan sürekli onu dışarı çıkarıyor ve moralini yükseltmeye çalışıyordu. Kuzey de onlara iyi haberler veriyordu hep. Hakan'ın elinin kana bulanmış olması bile Yıldırım'ı vicdan azabına sürüklüyordu. Gökhan bir şekilde onu toparlamaya çalışıyordu. Kendisi de içten içe acı çekse de.

Bu olanların dışında sadece karamsar olanlar da yoktu. Moğol ve Devran. Olası en tatlı zamanlarını yaşıyorlardı. Moğol adeta olgunlaşmıştı. Devran ile evlenmeye karar vermişlerdi. Diğer arkadaşları ile birlikte büyük bir kutlamayla nişanlanmışlardı. Devran ise hormon kullanmayı bırakmıştı hamilelikte sorun olur diye. Yüzü feminenleşmeye başlayınca kalanlar gercekten de onun trans olduğunu anlamaya başlamıştı. Moğol ise onu hep destekliyordu.

Askerlik zamanının bitmeye başlaması ile de başka heyecanlar başlamıştı. Moğol'un ailesi onun malzemelerini toplamasına yardımcı olmak için bir otel tutup gelmişlerdi. Moğol, bu fırsatı Devran'ı onlar ile tanıştırma için kullanmaya karar vermişti. Bunları öğrenen Gökhan ve Yıldırım ise haklı olarak endişelenmişlerdi. Moğol gibi aşırı bir aileye sahip birinin onlara zorluk çıkartması çok olasıydı. Bunu bildiklerinden ise özellikle Moğol ile bu konuyu konuşmuşlardı.

Ama Moğol kararlıydı. Ailesi kabul etmezse bile Devran'a bakacağını kesin ve net olarak söylemişti. Hep ailesinden sevgi ve özlem ile bahseden bu çocuğun sevgisi için yaptıkları onlara Hakan'ı hatırlatmıştı. İçleri yumuşamıştı. Gün gelince ise Moğol, Devran'ı da yanına alıp bir çay bahçesine gitti. Hafta sonu izinlerindelerdi. Devran, Moğol'un gözündeki korkuyu görmüştü. Ailesine bu kadar bağlı olan birisi için kabul görmemek zor olmalıydı.

Onlar çaylarını içerken bir süre sonra içeri iki kişi girdi. Orta yaşlı kaslı-şisman bir adam. Moğol'un babası olduğu giyinişinden belliydi. Adam resmen attan inmişe benziyordu. Yanında da bir kadın vardı. Uzun, güzel bir kadın. Babasından da uzundu annesi. Zarif giysileri ve neredeyse hiç kırışıksız yüzü ile asaletliydi. Yanlarına gelince Moğol'a sarıldılar. Sert bir sarılmaydı. Sonrasında da karşılarına oturdular.

"Oğlum. Serpilmişsin. Aferin. Sonunda büyüyüp adam oldun."

"Teşekkürler baba. Sen de sertleşmişsin. Her zamankinden dinç duruyorsun."

Babası keyif ile kıkırdadı. Annesi ise Devran'a bakıyordu.

"Arkadaşını da mı getirdin oğlum?"

Moğol önce annesine, sonda Devran'a baktı. Devran ona gülümsedi. Moğol annesine geri baktı.

"Bu Devran anne. Sizi özellikle onunla tanıştırmak istedim. Benim için çok değerli biri."

"Aferin oğlum. Kendine yaraşır bir dost bulmuşsun."

Babası gurur ile konuştu. Ancak Moğol hala gergindi. Başını eğdi. Sonra babasının gözlerine derince baktı.

KUDUZ ||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin