Bölüm 16: Elemkârâne

62 13 25
                                    

Mavi Karanlıktan hepinize selamlar, sevgiler

Nasılsınız can okurlarım?

Ben oldukça yoğun bir ders dönemindeyim ama elimden geldikçe de buraları aksatmamaya çalışıyorum.

Wattpad ile ilgili Türkiye'de olan sorun kalksa, daha rahat ve sıkı bir şekilde ilgilenmeyi de düşünüyorum. Umuyorum ki artık düzelir bu durum.

Son olarak oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen.

Keyifli okumalar 🎈


💙ON ALTINCI BÖLÜM:🖤

"ELEMKÂRÂNE."

💙🖤

*Hayatın çilesine tahammül gerek,
 Değil mi ki sefa ile cefa müşterek?
Sizce ağlamak için gözyaşı mı gerek?
Bazen dertliler de ağlar ama gülerek.
                                          (Necip Fazıl Kısakürek)

Melina'dan:
***************

Üzerimde rüzgarda uçuşan uzun bir elbise vardı. Sahil kenarında çıplak ayaklarımla yürüyordum. Nereye yürüdüğümü, neden yürüdüğümü bilemeden. Deniz masmaviydi. Suyun berraklığı öyle güzel gözüküyordu ki insanın baktıkça bakası geliyordu.

"Melina..." Bir anda bomboş sahil kenarında yankı yapan sesle irkilerek yerimde sıçradığımda hızla arkamı dönmüştüm.

Fakat gördüğüm manzara karşısında nutkum tutulmuş, gözlerim anında sulanmaya başlamıştı.

Bana seslenen Melisa'dan başkası değildi. Fakat Melisa denizin en derinliklerinden yavaş yavaş adımlayarak geliyordu kıyıya, yani bana taraf. Denizin onca suyuna rağmen kıyafetleri ıslaktı. 

Biraz daha yaklaşınca daha detaylı gördüğüm şeyle nutkum tutuldu. Zira Melisa'nın kucağında bembeyaz teniyle, dünyalar tatlısı bir erkek çocuğu vardı.

Saniyeler sonra tam önümde durduklarında bebek kocaman açtığı yeşil gözleri ve çıkardığı tatlı seslerle bana bakmaya başladı. Bense şoktan donakalmıştım. 

"Melisa, bu kim? Neredeydin sen bunca zamandır. Niye yokluğunla sınıyorsun bizi?" Diye sordum sonunda kendime gelerek.

"Bu Çağan, dünyalar tatlısı değil mi?" Hareketleri oldukça aheste olan kardeşim bebeği hafifçe kaldırarak iyice bakış açıma soktu. Kızıl kahve tonlarda saçları, yemyeşil gözleri ve bembeyaz teniyle oldukça güzel bir bebekti Çağan.

"Evet, nereden bu bebek? Kimin bebeği?" Diye sordum merakla, bir taraftan da sevmemek için zor tutuyordum kendimi. Sanki onlara dokunursam bu büyülü an tuzla buz olacakmış gibi hissediyordum.

"İsmini ben verdim, yeğenimdi bu benim, ama artık oğlum." Dediğinde şokla put gibi kesildim. Yeğenim... İsmini ise o vermişti. O an aklıma dank etti Çağan, Melisa'nın hep bir oğlu olursa vermek istediği isimdi.

"Bu... Bu bebek... benim oğlum mu?" Diye sordum gözlerimden yaşlar süzüldüğünde. Allah'ım rüyada mıydım ben, yoksa tüm bu olanlar gerçek miydi kestiremiyordum.

MAVİ KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin