Bölüm 12: Kalbe Düşen Kıvılcımlar & Birtakım Yakınlaşmalar

123 26 46
                                    

Mavi Karanlık seyahatimizin on ikinci gününden hepinize selamlar.

Nasılsınız?

Ben yoğun bir final dönemindeydim, bugün bitti. Ama ara sıra bölüm yazmaya da çalışıyordum ve yarım kalan bölümü bugün tamamlayabildim. Yazın İnşallah daha sık sık görüşeceğiz. 

Bölümümüz hem duygu yüklü hem de çikolatalı tatlı tadında, minik minik yakınlaşmalı bir bölüm oldu. Umuyorum ki hoşunuza gidecektir.

Fazla uzatmayarak bölüme geçiyorum. Yıldızı parlatmadan geçmeyin lütfen, yorumlarınız ise baş tacımdır.

Keyifli okumalar🎈


💙ON İKİNCİ BÖLÜM:🖤

"KALBE DÜŞEN KIVILCIMLAR & BİRTAKIM YAKINLAŞMALAR."

💙🖤

*Özlenen sen, özleyen sen, özleten sen
Varken doyulmayansın, yokken dayanılmayan...

                                                                 (Ümit Yaşar Oğuzcan)

Melina'dan:
***********
Odamın hafif aralık bıraktığım penceresinden yüzüme vuran gün ışığıyla göz kapaklarım yavaşça aralandığında uykudan uyanmanın etkisiyle hafifçe buruştu yüzüm. Gözlerimi birkaç kez kırpıştırarak kendime gelmeye çalıştıktan sonra yatakta gerinmiş, ardından baş ucumda duran komodinin üstündeki telefonumu alarak saate baktım.

Saat yedi buçuktu. Yani alarmın çalmasına daha yarım saat olmasına rağmen ben erken uyanmıştım. Fakat tekrar yatmak yerine kalkmayı seçerek yataktan doğruldum. Yine komodinin üstüne koyduğum bardağımda kalan suyu içerek kuruyan boğazımı ıslattıktan sonra yataktan çıkmıştım.

Pijamam çiçek desenli kısa kollu tişört ve eşofman tarzında olduğu için üzerimi değiştirme gereği duymadan yatağımı toplamış, telefonumu da alarak odadan çıkmıştım.

Koridorda kapının hemen karşısındaki duvarda olan boy aynasında kumral, kısa saçlarını düzelten Leyla girdi bakış açıma.

"Günaydın ablacım," sevecen sesini duyduğumda sevinmiştim. Yavaş yavaş toparlıyordu çünkü Leyla. Yaşadıklarını gencecik bir kız için her ne kadar ağır olsa dahi.

"Günaydın güzelim," dedim ben de ve ona doğru birkaç adım daha yaklaşarak ve ekledim, "Okula mı gidiyorsun?"

"Evet," dediğinde başımı belli belirsiz salladım.

"Kahvaltı yaptın değil mi?" Diye sordum bu kez de.

"Suna ile sözleştik dün, şimdi çıkacağız. İkimizin de ilk dersi boş. İkimizin de üniversitesine ulaşımı kolay olan bir yer bulmuştuk. Orada yapacağız kahvaltımızı," uzun soluklu açıklamasıyla gülümsedim.

Aslında amacım onu sorguya çekmek değildi ama yaşadıklarından sonra nedensizce sürekli ilgilenmek istiyordum onunla. Belki de yaralarına iyi gelmek istediğim içindi, belki de başına yine bir şeyler gelmesin diye, bilmiyordum.

MAVİ KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin