4. BÖLÜM

339 13 0
                                    


Tarla da saatlerce çalışmış şimdi öğle yemeği için getirilen konteynerin içine doluşmuştu  herkes. Ama ben dışarda bir ağacın altında oturmuş sadece sakız çiğniyordum.

Hafif balık etli bir kızdım. Ve bacaklarım özellikle baldırlarımdan çok rahatsızım. Çünkü biraz kalın ve bu beni gerçek anlamda çok üzüyor.

Bende yaklaşık 3 haftadır diyet yapmaya başlamıştım. Tek yaptığım sabahtan akşama kadar sakız çiğnemek. Çünkü açlığımı unutturuyor ve tokmuş gibi bir hissiyat veriyordu.

Arada salta yapıp getiriyordum ama bugün aceleye gelmiştim. Tarla da dedikoducu teyzelerin kınayıcı bakışlarına maruz kalsam da pekte taktığım söylenmez.

Neymiş efendim yemekte salata mı yenirmiş. Sosyete diye kendi aralarında fısıldayarak konuşsalarda duyabiliyordum.

1 saatlik molamız vardı ve şu an öğle arası herkes yemek yemeye gittiği için tarlada tek başıma bir ağacın gövdesine belimi yaslamış toprak ile oynuyordum.

Yarım saatimiz kalmıştı. Daha yeni oturmuşum gibi geldi oysaki. Başımı  usulca eğmiş toprağa öylece daireler çiziyordum.

Ben toprakla bütünleşmiş zaman kavramını unutmuşken birden başımın üstünde bir gölge belirdi, Kafamı hafif bir açıyla kaldırıp baktığım da büyük çaplı bir şok yaşamış ve üstüne 'hiiii' diye bir nidayla, resmen tabiri caizse geriye kaçmış, tabi arkamdaki ağaçla nasıl geriye kaçabileceksem.

Evet karşımda ki  Bora Ağdan başkası değildi. Sabah ayrı öğle ayrı görmek beni şaşırmıştı.

Normalde fazla görmediğim tarlaya bin de bir gelen bir adam  olduğu için bugün fazlası ile görmem beni şaşırttı.

Karşım da tüm heybeti ile durmuş kavurucu sıcaktan dolayı gözlerini kısarak bana bakıyordu. Göz kenarlarından şakaklarına doğru uzun üç cizgi halindeki kırışıklıklar onu daha da bir güzel göstermişti.... Gözlerini kısaraken ne kadar çekici olduğunun farkında mı acaba.

Tarlaya takım elbise ile gelmesi beni güldürse de sadece dudaklarım sağa kıvrılmış kafamı kaldırarak karşımdaki adama  bakıyordum.

Tabi oda bana bakıyordu. Üstelik bu rüküş halimle. Ah neden böyle geldi ki aniden.

Bir şey diyecek mi diye beklerken o yavaşça yere doğru eğilmişti dizlerini kırarak. Hala bana bakıyordu.

Bi an elimi yüzüme atmak gibi bir gaflete düştüm. Tabi bu da onun dudaklarının kıvrılmasına sebep olmuştu.

O kadar dikkatle yüzüme baktığı için yüzümde bir şey var sanmıştım. Belki de vardı ama şu an onu düşünemedim. Çünkü karşımdaki adam gözlerini bana dikmiş çok dikkatli  bir şekilde bana bakıyordu. Ağzımdan neden öyle bakıyorsunuz demek istesemde diyemedim, diyemezdim de zaten.

Dizlerimin bağları  çözüldü sanki, o kadar yoğun ve ne yapacağımı şaşırtan bir bakışı vardı ki...

En sonun da birinin konuşması gerektiğini düşünerek ağzımı açtım. Çünkü karşısında yüzüm şekilden şekile girmiş hatta kırmızıdan mora kesildiğimi hissedebiliyorum.

"Bir şey mi istiyecektiniz"

Diye sordum. Ama cevap vermedi. Sadece yüzümün her bir köşesini izlemeye devam etti. Bende ara ara bakıp bakışlarımı kaçırıyordum. Çünkü karşımda böyle durunca yüzüne bakmaya pek de bir cesaretim yoktu.

TUTKUNUN BEDELİ |+18|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin