10. BÖLÜM

289 14 0
                                    

Bazen kahverengi, uzun saçlı bir atın üzerine hayal ediyorum kendimi... Sonzsuza kadar onunla koşmak istiyorum, gittikçe gidicek gittikçe gidicek yol bitmeyecek... En sonunda beyaz bir ışık gözükecek, benim ışığım... Ben o ışığa ulaştığım da kurtulacağım , kaybolacağım....Artık sadece benim düşünmeme gerek kalmayacak...

Bir yıldır, ay sonunu getirme, faturalar, babaannem, iş bulma derdi varda var. Peki bunları kim düşünüyor, kim üstleniyor bunca şeyi? Ben, daha ondokuz yaşındaki ben! Bu kadar sorumluluk fazla ama. Küçükken, büyüyüp özendiğim genç kızlar gibi olup, bulaşık yıkamak, çamaşır asmak isterdim. Şimdi keşke bütün derdim, sorumluluğum bulaşık, çamaşır olsa.

Bora Ataoğlu...

O günün üzerinden 2 gün geçmişti ve ben  hala bir karara varamamıştım. Yarın gidip kesin kararımı söylemem gerekiyordu ama iki gündür düşünmemek için zihnimi başka şeylere yönlendirmiş, hiç alakası olmayan şeylerle uğraşmıştım.

Bugün kararımı vermem gerekiyordu, yarında söylemem... Neden ben Allahım neden? Bir an keşke anne ve babam yanımda olsa da onlar düşünsün istedim. Ne kadar bencilim ama değil mi! İçimi kor ateşi gibi yakan sıkıntıdan kurtulmak istiyorum artık!

Hastane kantinin de elimde tostla duruyordum. Düşün şuan şimdi düşün... Düşündüm, düşündüm, düşündüm... Bu adam benden 16 yaş büyüktü, çocuk yaparsam evlenmek zorunda kalacaktım, en önemlisi böyle bir karanlık bir adamla anlaşabilecek miydim?  İkimiz de ayrı dünyaların insanlarıyız... Nasıl birbirimizi anlayış gösterip, düşünebilecektik ki? yapabilecek miyiz sahi? Kabul ettim diyelim, evlendip, çocuğum oldu ne yapacaktım ben o adamla? Sevmediğim, tanımadığım bir adamla bir ömür geçecekmiydi? Ya beni anlamazsa... Ya bana kötü davranırsa. Ha normaldede el bebek gül bebek yaşamıyorum ama bu adamın karanlık dünyasına uyum sağlayabilecek miydim?

Ne yapacaktım ben? Bir karar vermem gerekiyordu ama ne? Nasıl yapacaktım? Olmuyordu işte düşünemiyorum. Aklım, mantığım kayboldu, bu adam benden neden böyle bir şey istedi. Üstelik beni uzun süre izledigini söyledi, ne demek oluyor bunlar? Allah'ım kafayı yicem. Nolur sabır ver akıl ver Allah'ım. Yapamıyorum... Düşünemiyorum... Beynim en olmadık zamanda kendini kapatmış gibi hissediyorum.

Ne demek beni izliyordu? Benden başka bir kadına bu teklifi yapmazmış, niye yapmaz? Yahu ben senden 16 yaş küçüğüm küçük,  neden bana yaparsın ki? Niye ben yani, hadi dese parayı çalışarak öde işte ya da ne bileyim parayı öde dese daha iyi. Adam benden çocuk istiyor? Yahu deli mi bu adam? Aklımı yitirdim kaç gündür.

Sakin ol Elvin. Şimdi napıyoruz? Derin bir nefes alıyoruz... Evet al ver al ver.... Aferin bana, şimdi napıyoruz düşünüyoruz, düşün Elvin düşün kızım hadi. Güveniyorum sana, sen koskoca Elvin Çakırcısın kendine gel. Yok bu böyle olmayacak, olamıyor çünkü.

"Elvincim, burda ne işin var tatlım babaannen uyandı."

Yanıma gelen Fitnat hemşire' nin dediği ile dalgınca bakan harelerim bu sefer sevinçle parladı.

"Nee? Ne zaman uyandı?"

Küçük bir tebessüm kondurdu dudaklarına, yirmilerinin sonunda tatlı bir kadındı, geldiğimizden beri bizimle ilgilenmişti.

"Az önce uyandı, seni yanın da istiyordur hadi git bekletme Raziye hanımı"

Ayağa kalkıp sarıldım büyük bir sevinçle, belini  dostça okşadım.

"Çok teşekkür ederim Fitnat, bizimle geldiğimizden beri çok ilgilendin. Hakkın ödenmez"

"Ne demek hayatım. Bu benim işim"

TUTKUNUN BEDELİ |+18|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin