BİRAYKüçük adımlarla fakültenin koridorunda ilerliyordum. Ayakkabılarımın sesleri koridorda yankılanıyordu. Ne kadar sinir bozucu. Bugün fakültede epey az kişi vardı. Bu daha sinir bozucuydu. Sanki kalabalık beni korkularımdan koruyacakmış gibi böyle düşünüyordum. Bazen cidden saçmalıyordum. Neyse.
Gördüğüm rüyanın üzerinden neredeyse üç yıl geçmişti. Ama o gece gördüğüm rüya benden büyük bir parça almıştı. Çünkü ben ölmüştüm değil mi? Hayır ölmemiştim. Ölmedim hayattayım. Hayattayım.
Psikoloğumun tavsiyesinde söylediği gibi düşünmeyi bıraktım. Onun yerine arkadaşlarımı düşündüm, ailemi, güzel yemekleri, teen wolf u, vampir günlüklerini, game of thornes u ve sevdiğim şeyleri düşündüm. Aslında rüyamı anlattığımda psikoloğum beni tımarhaneye yatırmadığı için şanslıydım. Doğrusu anlatmak gerçekten zordu. Anlatana kadar bir yıl geçmiş o zamana kadar etrafta ölü gibi gezmiştim. Gerçek anlamda. Ailemde beni düzelteceğini söyleyerek psikoloğa yollamıştı. Ama ben bozuk değildim. Bozuk olmayan birşeyi düzeltemezdin. Ailem bunu umursamıyordu. Ama yinede kendim için yardım almayı kabul etmiştim. Anlattığımda ise az da olsa rahatlamıştım. Tabii hala iplerden, fiziki anlamda büyük insanlardan ve kurtlardan uzak duruyordum. Unutmuşum bide altın sarısı renginden.
Arkadaşlarımla buluşmak üzere kafeteryaya gittim. Arkadaşlarım her zamanki oturduğu masadaydılar. Adımlarımı hızlandırdım. Ve bana ayrılan sandalye oturdum. Yakın arkadaşım Defne beni görünce yüzü aydınlandı. Hemen bana selam verdi.
"Günaydın tükürüğüm."
Yüzüme bir gülümseme yayıldı. Gerçek bir gülümseme. Masadaki Eymen, Göktuğ, Ela ve Eylül hepsiyle selamlaştık. Defne konuşmaya devam etti. Geveze tükürüğüm benim. Evet birbirimize tükürüğüm diye hitap ediyorduk. Bana iyi gelen sayılı insanlardan biriydi.
"Öğlen oldu ama neyse konumuz bu değil tükürüğüm eğer ölü gibi uyumak yerine sabahki derse katılsaydın sen de bizim gibi sabahın köründe bomba nasıl patladı görürdün. Tabiiki mecaz anlamda. Demek istediğim sabah Eylül'ün eski sevgilisi bahçede Eylül'ü öpmeye çalıştı tabii Eylülün rızası yoktu ama o göt lalesi Efe bunu anlamadı. O sırada beyaz atlı prens gibi arkadan hızla Kuzey geldi. Eylül'ü hızla kendine çekti ve o götten kurtardı. Sonra yumruğunu kaldırdı ve Efenin çenesine indirdi. Ama görmeliydin Biray sanki film sahnesinden fırlamış gibiydi. Uyumakla meşgul olduğun için bunların hepsini kaçırdın tükürüğüm. Ama elimden geldiğince sana olanları anlattım. Benim gibi bir arkadaşın olduğu için şanslısın."
Defne konuşmayı bitirdiğinde Eylül'e döndüm. Kızarma evresini geçip artık morarmaya başlamıştı. Yüzünde hayatı sorgular gibi bir ifade vardı. Komik görünüyordu. Her an masadan fırlayıp gidecekmiş gibiydi. Defne de bunu fark etti. Ve Defne tuttuğunu koparmadan bırakmayan biriydi.
"Eylül iyi misin? Biraz hasta gibisin. Morardın sanki."
Bunun üzerine herkes kahkahalara boğuldu. Eylül'de dahil. İşte Defnenin herkesin üzerinde böyle bir etkisi vardı. Hayat doluydu. Bense ölü gibiydim. Bazen Defne'yi kıskanmıyor değildim bende böyle güzel kahkahalar atmayı isterdim doğrusu. Aslında bazen nasıl yakın arkadaş olduğumuzu bile sorguluyordum.
"Ee sonra ne oldu?" Diye sordum kahkahaların arasında. Eğer yine insan içine çıkabiliyorsam bu Defne sayesindeydi. Defne devam etti.
"Ne olsun ambulans falan geldi götürdüler o götü. Çene kemiği zedelenmiş sanırım ama kırılmamış ya da çıkmamış. Ama herkes gördü olayı zaten. Herkes Eylül'ün tarafında yani birşey yapamaz o göt lalelerinin şahı. Sonra aileler de geldi. Ama kimse büyük bir ceza almadı. Kuzey de ifade verdi falan ama ailesi nüfuslu olunca birşey olacağını sanmam. Az önce de Eylül'le konuştu polisler ama endişelenecek birşey yok. Yani anlayaca-"
Defnenin gözü telefonuna kaydı. Bir anda ayağa fırladı. Eşyalarını toplamaya başladı.
"Ne kadar bunun hakkında konuşmak ve Eylül'ü utandırmak istesem de dersime dakikalar kaldı ve akademisyen aşırı yakışıklı sizin de gelmenizi tavsiye ediyorum."
Herkes yeniden gülmeye başladı. Defne hızlı adımlarla kapıya ilerledi. Bana seslenmeyi de ihmal etmedi.
"Dersten çıkınca mesaj at bebeğim."
Daha fazla dikkat çekmek istemediğim için elimle tamam işareti yaptım. Sanki kafeteryadaki herkesin dikkatini çekmemiş gibi masum masum kıkırdadı. Sonra kapıdan çıkıp gitti.
Bazen böyle iyi bir arkadaş nasıl beni buldu diye düşünüyorum. Çünkü o rüyadan sonra içime kapanmış ailemden ve arkadaşlarımdan gittikçe uzaklaşmıştım. Elimde olan bir şey değildi bu. Zaten ailem aile şirketini yönettiği için çok fazla zamanları yoktu. Onları anlıyordum çünkü tonla işleri vardı. Ayrıca başka kardeşim de yoktu.
Defne gittikten sonra sohbeti dinlemeyi de bıraktım. Gidip kafeteryadan kahve aldım. İçtikten sonra da gittim. Diğerleri fazla sorgulamadı. Alışıklardı benim bu hallerime. Amfiye girmeden önce Ela'yı gördüm bana sesleniyordu.
"Biray, benimde seninle aynı fizik dersim var."
Başımla onayladım ve beraber amfiye girdik. Ela'nın psikoloji okuduğunu sanıyordum. Bir anda konuşmaya başladı.
"Biray o kadar yakın olmadığımızı biliyorum ama büyük bir sorun varsa ve konuşmak istersen benimle konuşmaktan çekinme."
Başta donuk bir ifadeyle suratına baktım. Şimdi anlamıştım. En azından birileri beni önemsiyor. O kadar kötü mü görünüyorum diye düşündüm. Hala yüzüme bakıp benden cevap beklediğini görünce konuştum.
"Teşekkür ederim Ela, ama ben iyiyim"
Pek ikna olmuşa benzemiyordu ama uzatmadı bu yüzden onu yanaklarından öpebilirdim. Zaten herkes yeterince beynimi yiyordu. Ailem ve akrabalarım sürekli pervaneydi peşimde. Ailem neden ders notlarımın bu kadar düşük olduğu ile ilgili dırdırları bitmiyordu tabii bunlar geride kaldı çünkü son iki yıldır ders çalışmaya çalışıyordum. O zaman bile beni anlamaya çalışmamış sadece derslerimi düzeltmem için beni azarlamışlardı. Birde akrabalarım vardı bu kadar güzel bır kızken neden solgun ve bakımsız göründüğümü soruyorlardı. Cidden patlamama ramak kalmıştı. Neyse bunlar geride kaldı diye hatırlattım kendime. Ela konuşmaya devam etti.
"Bunu duyduğuma sevimdim ama sözlerim hala geçerli. Aklından çıkarma kimse yanlız değildir. Bunu unutma."
Yanılıyorsun Ela bazıları her zaman yanlızdır. Diye geçirdim içimden. Bazılarını ailesi bile anlamaz. Diye devam ettim içimden ama hiç birşeyi sesli söylemedim. Söyleyemedim. Sadece gülümsedim. Ama burukça.
Devam edecek...
Yeni bölümü nasıl buldunuz? Bu bölümde daha çok Biray'ın neler yaşadığı ve hissettikleri üzerinde durdum. Lütfen bölüm hakkında düşüncelerinizi ifade etmekten çekinmeyin. Yorumlarınızı bekliyorum.😶 Eğer sizinde travmanız veya farklı bir durumunuz varsa yardım almaktan çekinmeyin. İnsanlık hali ve herkeste olan birşey. Kimse mükemmel değildir. Herkesin hassas olduğu zamanlar vardır. Içinize atmak yerine dışarı yansıtın. Emin olun bu daha sağlıklı. 🤗
Gelecek bölümde bomba patlayacak ve olaylar daha hızlı ilerleyecek. Şuan bölümleri bu kadar hızlı yayınlamamın sebebi çoktan yazmış olmam. Yani normalde bir bölümü iki hatta üç günde zor bitiriyorum. O da hevesim olduğunda.😇 Zaman geçtikçe daha iyi ve hızlı yazacağımı umuyorum. Bir sonraki bölüme kadar kendinize iyi bakın. Seviliyorsunuzzz.💞🌸