Ekstra 01

366 31 22
                                    

Murong Pei, gece yarısı uyanarak bebek monitörüne baktı. Liang Xin, bir kez daha ağlamaya başlamıştı. Hızla yataktan kalkarak yan odadaki beşiğe gitti.

Eşinin gittiğini hisseden Liang Yi de uykulu bir sesle "Murong Pei?" diye seslendi. Neler olduğunu anlamıştı. Bu, bebeklerinin bu gece kaçıncı uyanışıydı? Hemen o da yataktan kalkarak eşinin yanına gitti. "Ben bakarım, sen git biraz dinlen."

Murong Pei, hafifçe gülümseyerek başını iki yana salladı. "Sorun değil. O kadar da yorgun değilim."

Liang Xin, küçük babasını görünce ağlamayı bırakarak minik tombul kollarını ona doğru uzatmıştı. Murong Pei, bebeğini kucağına alarak yavaşça sallamaya başladı. Liang Xin'in minik yüzü, küçük babasının sıcaklığı ile gittikçe sakinleşiyordu.

Murong Pei’nin yanına gelip onları izlerken "Çok şımarıksın Liang Xin. İlla her istediğin anında olacak" diye mırıldandı Liang Yi.

Murong Pei gülümseyerek bebeğini öptü. "Acıkmış olmalı."

O sırada robot ayı odaya girerek "Yardıma ihtiyacınız var mı efendim?" diye sordu.

"Teşekkürler robot ayı. Liang Xin'in sütünü hazırlarsan çok mutlu olurum" dedi. Bunun üzerine robot ayı onu onaylayarak gözden kayboldu.

Liang Yi, biraz üzgün bir ifadeyle bebeğine bakıyordu. "Beni pek sevmiyor gibi. Ben kucağıma aldığımda hemen ağlamaya başlıyor."

Murong Pei, gülerek kocasına yaklaştı. "Zamanla sevecektir. Sadece sabırlı olmalısın. Beni sevmesi doğal, çünkü karnımdan çıkalı daha çok olmadı. Sana alışabilmesi için ona biraz daha zaman vermelisin."

Robot ayının getirdiği sütü içip minik gazını çıkaran Liang Xin'in tekrar uyutulma vakti gelmişti. Ancak bir türlü uyumuyordu. Gece boyunca Murong Pei ve Liang Yi, minik Liang Xin’i sırayla kucaklayarak uyutmaya çalışmışlardı. Murong Pei, bebeği kucağında tutarak yürüdüğünde Liang Xin hızla susuyordu. Ancak Liang Yi onu kucağına aldığında, Liang Xin hemen ağlamaya başlıyordu. Bu durum, Liang Yi’yi biraz endişelendirse de Murong Pei, kocasını her defasında teselli etmeye devam ediyordu.

Ertesi sabah Liang Yi, Murong Pei ve küçük babasından koparılınca kıyameti kopardığı için kollarında duran Liang Xin ile kahvaltı masasında otururken; Tang Bo içeri girdi ve manzarayı görür görmez hafifçe gülerek "Günaydın patron. Liang Xin hala uyumuyor mu?" diye sordu.

Liang Yi yorgun bir şekilde "Hayır, Tang Bo. Liang Xin, geceleri oldukça huzursuz" diye sorusunu yanıtladı.

Murong Pei, bir yandan bebeği pışpışlayıp bir yandan da bir şeyler yemeye çalışıyordu. "Endişelenme Yi. Liang Xin zamanla daha rahat uyuyacaktır. Sadece biraz büyümeye ihtiyacı var."

O sırada, tıbbi robot yanlarına gelerek ayaküstü bir durum analizi yaptı. "Liang Xin’in sağlığı yerinde. Sadece küçük babasının sıcaklığına ihtiyaç duyuyor."

Murong Pei, bebeğini öperek Liang Yi’ye uzattı. "Bak işte her şey yolundaymış. Onu kucağına al ve onunla konuşmaya çalış. Birbirinize ufak ufak alışın artık."

Liang Yi, biraz tereddütle Liang Xin’i kucağına aldı ve bebeği nazikçe sallayarak "Seni çok seviyorum oğlum. Sen de beni sevmeye çalış olur mu?" dedi. Ancak Liang Xin onu kimin tuttuğunu anladığı anda ağlamaya başlamıştı. Küçük babasına gitmeye çalışıyordu, ancak Murong Pei'nin onu almaya niyeti yoktu. Bu baba oğul ikilisinin bir an önce birbirlerine alışmaları gerekiyordu.

Liang Xin çaresizlik içinde kısa bir süre daha ağladıktan sonra belki babasının sıcaklığını hissettiğinden, belki de artık ağlamaya enerjisi kalmadığından yavaşça susarak gözlerini kapattı.

Kidnapped BrideHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin