Ekstra 10

256 31 17
                                    

Liang Yi, Pei'nin ona duyduğu öfkenin her geçen gün daha da büyüdüğünü hissettikçe içten içe huzursuzlanıyordu. Her sabah kahvaltıda, akşam yemeklerinde ya da gemideki herhangi bir anlarında Pei’nin ona attığı soğuk bakışlar ve her fırsatta yaptığı sitem dolu iğnelemeler Yi’nin sabrını zorlamaya başlamıştı. Tao'nun evlat edinilme konusunu tekrar tekrar düşünmüş, Pei'nin duygularını anlamaya çalışmıştı. Sonunda, eşinin haklı olduğunu kabul etmenin zamanı gelmişti.

Bir akşam, Pei çocukları yatırdıktan sonra odalarında yalnız kaldı. Yıldız gemisinin penceresinden dışarı bakıyor, uzaklardaki gezegenlerin parlak ışıklarını izliyordu. O sırada Yi kapıyı usulca aralayarak içeri girdi. Onu görünce Pei'nin yüzünde memnuniyetsiz bir ifade belirmişti.

Yi bunu görmemezlikten gelerek elinde tuttuğu belgelerle eşine doğru yaklaştı ve hafifçe gülümseyerek "Pei…" dedi.

Pei gözlerini ona çevirdi. "Ne var?" Hala fazlasıyla mesafeliydi. Ancak Yi, elindeki belgeleri ona uzatırken yüzünde hafif bir pişmanlık ifadesi belirmişti.

Yi, belgeleri Pei’nin ellerine bırakırken derin bir nefes alarak açıkladı. "Bunlar... Tao’nun evlat edinme belgeleri. Onları gizlice tamamladım. Sana daha önce karşı çıkmıştım biliyorum ama senin haklı olduğunu kabul ediyorum. Tao’nun bizimle kalması onun iyileşmesi için en doğru karar."

Pei, önce ne diyeceğini bilemedi. Şaşkınlıkla elindeki belgelere, sonra da eşinin yüzüne baktı.  "Gerçekten mi? Yani… Artık bunu kabul ediyorsun öyle mi?" derken sesi hala biraz sitemkardı ama gözlerindeki sevinç parıltıları gerçek duygusunu ele veriyordu.

Yi başını hafifçe salladı. "Evet, gerçekten. Onu ailemizin bir parçası olarak görmek istiyorum. Artık seninle aynı fikirdeyim."

Bu sözler üzerine Pei'nin gözleri doldu ve bir anda Yi'ye doğru atılarak onun boynuna sıkıca sarıldı. Bir çocuk gibi mutluluktan bağıra bağıra ağlamak istiyordu ama gururu buna engel oluyordu. "Liang Yi, seni ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun değil mi?"

Yi, eşinin bu ani sevinç patlaması karşısında biraz şaşkındı. Gülerek "Ben de seni seviyorum hayatım" dedi ve ona daha sıkı sarıldı.

Pei, Yi'yi biraz geri çekerek gözlerinin içine baktı. "Beni çok mutlu ettin. Tao’yu ailemize katmak hepimiz için en iyi karar olacak. Onu koruyacağız, seveceğiz ve en iyi şekilde büyüteceğiz."

Yi, içten bir gülümsemeyle başını salladı. "Evet, bir aile olarak bunu birlikte başaracağız."

O gece, Pei ve Yi ilk defa kavga etmediler. İkisi de birbirlerine sevgiyle sarılırken, Tao’nun artık güvende ve sevgi dolu bir yuvası olduğunu bilerek huzurlu bir uykuya daldılar.

***

Ertesi sabah Pei ve Yi, çocuklara güzel haberi vermek için yemek salonunda toplandılar. Pei, sabah erkenden kalkıp asçı robotlarla birlikte hazırlık yapmış ve herkesin en sevdiği kahvaltılığı masaya yerleştirmişti. Herkes yerlerine oturduktan sonra Pei, gözleri mutlulukla parıldayarak Tao’nun yanına geçti ve elini omzuna koydu.

"Bugün çok güzel bir haberimiz var." Bunları derken Pei sesindeki sevinç dolu heyecanı gizleyemiyordu. "Tao, artık resmi olarak ailemizin bir parçası. Biz onu evlat edindik."

Bir an için yemekhanede kısa bir sessizlik olmuştu. Tao’nun gözleri şaşkınlıktan kocamandı. Neler olduğunu kavrayamamış gibi Pei’ye baktı. "Gerçekten mi?" diye fısıldarken hala inanamıyordu.

Pei gülümsedi ve başını sallayarak onu onayladı. "Evet. Artık sen de bizim oğlumuzsun."

Bu sözlerle birlikte Yue neşeyle kıkırdadı ve küçük ellerini çırptı. Hiçbir şey anlamasa bile herkesin mutluluğu onu da mutlu etmişti. Pei, kucağındaki Yue’yi gülümseyerek öptü. Onun bu saf mutluluğu, Pei’nin kalbini daha da ısıtmıştı.

Kidnapped BrideHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin