düşünsenize deprem oluyor ve eviniz bu deprem yüzünden ters bir şekil alıyor, anlarsınız ya. âşık olursun ve bütün hayatın değişirmiş gibi.
[ soukoku ]
düz yazı, texting, for her.
221122, jazmyn white.
fevkalade heyecanlıydım çünkü egoyla görüşecektim. bunun şerefine annemden yadigar melek tokasını tekrardan takmıştım.
görüştüğümüzde, ne olacağı, ne konuşacağımız hakkında en ufak fikrim yoktu. kim olduğunu, nasıl göründüğünü de bilmiyordum ama içimdeki o şüphe hâlâ gitmiyordu.
dazai olabilir.
gerçekten dazai çıkarsa ne yapacağımı da bilmiyordum çünkü bu çok karmaşık ve düşündükçe içimde batıyorum ihtimalinin bile.
bir kaç kez aynada dazai çıkarsa ne tepki vermem ve ne yapmam gerektiğiyle ilgili doğaçlama provalar yapmıştım ancak çok iğrenç hissettiriyordu. aynı zamanda da güzel.
beynim dazai çıkarsa o an yüzüne tokatı tekmeyi bas ana bacı söv oradan ayrıl diyor. ancak kalbim. en garibi de bu ya.
eğer dazai çıkarsa sarıl ve hep yanında olacakmış gibi hissettir diyor. ama egonu da koru diyor. o zaman iki kişiye mi aşığım ben?
ikisini kafamda ne kadar ayrı kişiler olarak kodlamaya çalışsam sonun da hep birleşip aynı kişi çıkıyorlardı ve bu beni delirtiyordu.
aslında vereceğim tepkiden ben de emin değilim. en çok da bundan korkuyorum.
hayat da böyle aslında. şu an yok öyle olsa bunu yapacağım, şöyle olsa şunu yapacağım deriz ancak buna sadece o anda karar verebiliriz. hikaye akışı bizi sürükleyip götürür tamamen, karakterimize zıt, herkesin asla öyle yapmaz dediği şeyi bir anda yapıveririz.
ne garip dünya.
"buyrun." düşüncelerde boğulurken çoktan kasiyer kızın hesap yapıp uzattığım paranın üstünü bana uzatmasıyla o dünyadan çıktım. "teşekkür ederim." poşeti avuçlayıp çıkışa yöneldim ve yavaşça adımladım.
dazainin konum olarak attığı yer bir parktı ve ben çeşmenin yanında bekleyeceğimi söylemiştim ona.
parkın mağazaya bir on beş dakika mesafesi vardı. ben de egoyu bekletme endişesi bile duymadan şu temmuz ayının sıcaklığıyla yürüyordum kaldırımda.
sabah sıcak beni acayip sinirlendirmişti. terlemek istemediğim için güneşe ve tüm yıldız sistemlerine sövmüştüm ancak şu an ayak parmaklarıma kadar üşüyordum.