_๑❥๑_
Soğuğu tüm hücrelerimle hissettiğim vakit, devrilen varillerin oluşturduğu çemberin ortasında, bardaktan boşalırcasına yağan yağmurun etkisiyle vücudum titreyerek kasılıyordu. Dizlerimde ile avuç içlerimde hissedilen keskin bir acı vardı.
Deniz tarafından gelen buz gibi esinti suratıma çarpıyorken, nefes almam güçleşiyordu. Dalgaların sesi buradan duyuluyordu.Zifiri karanlıkta gözlerim çaresizce birini arıyordu.
Yerimden doğrulamayacak kadar ağır ve yorgun hissediyordum.
Üzerimden geçip giden kırmızı ve mavi ışıklar dikkatimi dağıttı.
Biraz sonrasında ise siren sesleri duyuldu.
Lastiklerin asfalttan kayma sesiyle, birinin yaptığı anons sesini işittim.Kırmızı ve mavi ışıklar yoğunlaştı. Anons sesi çok daha yakından duyulmaya başladı. Ne dediğini pek anlamadım, fakat; bir yerinde, "Bir araba uçurumdan düşmüş görünüyor. Gelen ekipleri denize yönlendirin." Dediğini algılayabilmiştim.
İçimi kaplayan korkuyla birlikte yerimden zorlukla doğrulup aydınlanan alana bakmaya çalıştım.
"Orada bir çocuk var!"
Birkaç gürültü ve patırtının ardından omzuma bir battaniye bırakılmış, ve havalanıp birinin kucağında yer edinmiştim.
"İyi misin, evlat?"
Cevap vermedim. Sadece bahsettikleri arabayı aramaya çalıştı gözlerim."Anne..."
Uzaklaşmaya başlarken havayı yakalar gibi elimi uzattım.
"Annem orada. Onu getirin lütfen..."
Cevap vermemişti. Sanırım beni duymuyordu. Sesim oldukça kısık çıkıyordu zira.
Ellerimi omzuna vurup kucağından inmeye çalıştım."Ona iyi olduğumu söyleyeceğim. Üzün duruyordu. Üzülmesin..."
Beni sıkıca tutup yürümeye devam etti. Eli ıslak saçlarıma gittikten sonra rahatlatmak ister gibi nazikçe okşadı.
"Hava soğuk. Üşüyordur..."
Beni hâlâ duymuyordu.
"Onu bana getir lütfen..."
Oradan epeyce uzaklaştık.
"Lütfen..."
๑❥๑
Bir anda soluğumun kesilmesiyle birlikte sarsılarak yataktan doğruldum. Alnımdan şakağıma doğru ilerleyen ter damlaları yanağıma, oradan da boynuma doğru ilerliyordu.
Süratli bir şekilde nefes alıp verirken, oksijenin yetmediğini fark ettim.Ellerim tutunacak bir şey aradı. Yorganlar avucumun içinde yer edinip büküldü. Soluğum yetmiyordu. Ağzım açılıyor, tek bir kelime çıkaramadan geri kapanıyordu.
Elim boğazıma gitti, sıkıca kavradı ve tırnaklarını geçirdi.
Acıyı dahi hissedemiyordum. Üzerimdeki yorganı itip yataktan indim, hırıltılı bir şekilde nefes alıp verirken.
Kendimi güçlükle odadan attım.
Koridorda kimse yoktu. Tüm odalar kapalıydı. Sadece kulağımın çınlama sesi duyuluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ne'er-do-weel // Jikook
Fanfiction"Seni uyardım, Jimin. Beni kendine bağımlı edersen eğer istediğim her şeyini alırım diye..." Bakışları karardı. "Seni istediğim zaman bulabilirim." Derince yutkundum. "Dünyanın öbür ucunda olsan bile." Daha fazla yaklaştı. "Benden nefret ediyor olsa...