_๑❥๑_
İçkilerimizi birbirine tokuşturup, ince kıkırtılar eşliğinde koca bir yudum aldık.
Seokjin'in bitmek bilmeyen, "Çok sıkıcısınız!" deyişlerinin ardından bir çılgınlık yapıp bütçemizin oldukça üstünde bir mekana gelmiştik. Paranın yarısını ona ödetecektik, diğer yarısını da aramıza bölüşürdük.Aslında, Seokjin'le İtaewon'da yürürken burayı görmüştü ve daha önce internette gördüğünü söyleyip gelmek için küçük bir çocuk gibi koluma yapışmıştı ve ısrar etmişti. Ağzına ve eline bulaşmış dondurmasıyla yedi yaşındaki bir çocuk gibi görünüyordu. Ona, ebeveyn edasıyla buraya gelemeyeceğimizi, bunun için yeteri kadar paramızın olmadığını söylemiştim. Fakat Cevabı, "Umurumda değil. Bu gece buraya gelmezsek eğer anneni arayıp buradaki arkadaşlarının seni kötü etkiledğini, her gece barlardan çıkmadığını, erkeklerle yatıp kalktığını söylerim." Olmuştu.
Ne yazık ki Seokjin çok iyi rol yapıyordu ve annemle arası oldukça iyi olduğu için ona bunu inandırabilirdi. Kuzenimden nefret etmeye başlıyordum.
Mekanın barında, DJ'in oldukça baslı müziğinin eşliğinde, yarınlar yokmuşcasına dans ediyorduk. Fakat Jisoo, daha çok can çekişiyormuş gibi görünüyordu. O da Seokjin gibi alkolün kokusundan bile sarhoş olabilirdi. Seokjin'in de ondan farkı yoktu. El ele vermiş, garip garip hareketler yapıyorlardı.
"Bunları getirmemeliydik" dedi Riki, bıkkın bir ifadeyle onları izlerken.
"Haklısın"
Derin bir iç çektim. Jisoo, Seokjin'in erkek versiyonuydu bana göre. Fakat onun egosu biraz daha düşüktü ve çok daha çekilirdi.
"Şuradaki kız sana bakıp duruyor" dedim burnumla ilerimizdeki kızı göstererek. Sarışın, uzun boylu ve alımlı bir kızdı.Düz bir ifadeyle kıza göz ucuyla bakıp bakışlarını tekrar Jisoo ile Seokjin'e çevirdi.
Riki'nin daha önce yalnızca bir ilişkisi olmuştu ve o da iki yıl sürmüştü. Daha sonra bize anlaşamadıklarını söylemişti ve ayrılmıştı. Ondan sonra hiç ilişkisi olmamıştı. Jisoo'nun da ilişkisi yoktu. Taehyung hayranlığı şirketten ayrıldıktan sonra sona ermişti. Şimdilerde ondan hiç bahsetmiyordu. Arkadaşça saptık sanırım.Seokjin, içeceğini üzerine dökerek kıvırtmaya başlamıştı. Jisoo, ona "O" şeklinin yamuk halini almış ağzıyla bakıyordu.
Beyaz gömleği şefaf sıvıyla birlikte üzerine yapışmıştı ve seksi bir görüntü oluşmuştu.
Cebimden telefonumu çıkarıp bu halini videoya almıştım. Ee, benim de teminata ihtiyacım vardı.İdrarımın zorlamasıyla birlikte videoyu kapatıp etrafıma bakındım.
"Ben lavaboya gideceğim"
Riki beni kafasıyla onayladıktan sonra boşalan bardağıyla birlikte barmenin yanına doğru gitmeye başladı.
Son bir kez daha Seokjin'lere baktıktan sonra bardan çıktım ve dar geçeneğe girip lavabonun olduğu kısıma girdim.Seokjin'leri başı boş bırakmamak için işimi çabucak halledip ellerimi hızlıca yıkamıştım. Aynadaki yansımama baktığımda hafifçe sürdüğüm farın gözlerimin altına aktığını fark etmiştim. Parmaklarımla göz altlarımı temizledikten sonra kendime öpücük attım ve lavabodan çıktım.
Mekanın barına gireceğim sırada, camekanın bulunduğu alandaki oturma yerlerine kaydı gözüm.
Gözlerimi kısıp, arkasına doğru yaslanmış, sol kolunun altındaki esmer hatuna bakarak bir şeyler anlatan Jungkook'a baktım.
Sonra ellerimle gözlerimi ovuşturup bir de öyle baktım. İçki kafama vurmadıysa eğer ilerideki adam Jungkook'tu.Dudağımı ısırıp gergin bir nefes verdim.
"JİMiN!!!"
Yan tarafımdan yükselen sesle birlikte şaşkın bir ifadeyle o tarafa döndüm. Seokjin üzerime doğru koşuyordu. Evet, tam olarak kollarını açmış bir şekilde yönüme doğru geliyordu ve seslenişinin ardından Jungkook'un beni fark ettiğini tahmin edebiliyordum. Sıkıntı dolu bir nefes verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ne'er-do-weel // Jikook
Fiksi Penggemar"Seni uyardım, Jimin. Beni kendine bağımlı edersen eğer istediğim her şeyini alırım diye..." Bakışları karardı. "Seni istediğim zaman bulabilirim." Derince yutkundum. "Dünyanın öbür ucunda olsan bile." Daha fazla yaklaştı. "Benden nefret ediyor olsa...