Hayat Gerçekliğini Korurken Beni En Çok Korkutan Yalandan Olma Hayatımdı.
Gerçek değildim ve gerçek nedir bilmezdim,ben böyle yetiştirilmiştim.Kimliğimi kamufle etmek benim işimin bir parçasıydı.Bu kimlik ya parçalanacaktı,ya da ben kimliğimle parça...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
🍁
Evet ekiple alakalı öğrenmedigim ne varsa yavaş yavaş karşıma çıkıyordu.Bunun için çaba sarf etmeme gerek yoktu.Onlar ne olduğunu bana dolaylı yoldan ya da apaçık bir şekilde anlatıyordu.Filiz ile konuşmuş,Şevval'in kim olduğunu,ekipte ne işe yaradığını ve nasıl bir operasyonda vurulduğunu sormuştum.
Şevval,yirmi altı yaşında genç bir kadınmış.Aybars ile vurulmadan bir ay önce nişanlanmışlar.Birbirlerini seviyorlarmış.Şevval bir iş için aylar öncesinde bir mafyanın şirketine sızmış.Bu mafya eli kolu her yerde olan güçlü kişilerdenmiş.Şevval'in kim olduğunu bulmuş.Şevval günlerce ondan kaçmasına rağmen kurtulamamış.Onunla girdiği bir çatışmada başından vurulmuş ve şans eseri hayatta kalmış.Şuan Amerika'da ki bir hastanede komada tedavi görüyormuş.Doktorlar uyanma ihtimalinin çok düşük olduğunu ama yinede ümitlerini kesmemelerini söylenmişler.
Şevval ile bildiklerim bunlarla sınırlıydı.İhtiyacım olan bilgiler değildi,sadece içimdeki merakı dindirmem gerekiyordu ve dindirdim.
Aslında öğrendiğim bilgiler ekibin bir kişiyi daha kaybetmemek için ellerinden geleni yapacaklarını gösteriyordu.Ama ben o onların içindeki bir haindim.Katildim.Hemde anne ve babasını gözünü bile kırpmadan öldüren bir çocuk katil.Bu bilgilere ulaşmaları fazla zamanlarını almayacaktı.Buna emindim.Ama ben kendimi mükemmel şekilde kamufle ediyordum.Tek sorun Başkomiserin bakışlarının sürekli üstümde olmasaydı.Bu benim normal davranışlarımı etkiliyor,birisinin gözünün bende olması beni geriyordu.
Ben elimden geldiği kadar saklıyordum kendimi.Gerçeklerimi öğrenmek sadece onlara zarar verirdi.Benim gerçeğim o kadar kolay hazmedilebilecek birşey değildi,hiç olmamıştı.Beni araştırabilirlerdi,öğrenebilirlerdi.Ki zaten öğreneceklerdi.Ama ben bu süreyi oldukçe geç tutarak,ağabeyimi aratma işlerine başlayacaktım.Buna bir hafta içinde başlayacaktım ve umarım işler umduğum gibi gidecekti.Ağabeyimi her yerde didik didik aramaları için bir ekiple anlasmıştım.Bu bizim gibi bir ekip değildi.Benim özel komiser kimliğim çok işe yarayacaktı.Özel bir emniyet ajanı olduğumu duyan ekip,kimliğimi gizli tutacaktı.Her şehirde on kişi olacaktı ve onlarda ağabeyimi arayacaktı.
Peki neyle arayacaktı?
Ağabeyimim bende fotoğraf veya videosu yoktu.Ağabeyimin yüzünü zerre kadar hatırlamıyordum.Onu ismiyle arayacaklardı.Sadece ismiyle.Ve eminimki şehirlerde onunla aynı ismi taşıyan bir sürü insan vardı.İşimiz zordu.Çok zordu.Başka bir ülkede olma ihtimali beni korkutmuyordu.Çünkü babamın mezarı Türkiye'deyse ağabeyim Türkiye'de olmak zorundaydı.Ağabeyimin babama olan saygısı çok büyüktü ve bu beni o küçük yaşımda bile şaşırtıyordu.
Telefonuma gelen bildirim sesi düşüncelerimden kurtulmamı sağladı.Telefonum hemen yanımda,kolduğun kenarındaydı.Aldım ve gelen bildirime baktım.Ufuk'tan bir mesaj!