4, altmış üç tekrar

25 7 73
                                    

~Asel Zeynep Özkan

"Yani," diye devam etti benden sonra Leyla. "Bana kalırsa tuhaf bir çocuk."

Onlara Ahlas'ı anlatmıştım çünkü biz Ahlas'la konuşurken bizi görmüşlerdi. Ve tabii ki okuldan çıkıp sinema için alışveriş merkezine gelene kadar beni anlatmam için zorlamışlardı.

Aslı ağzına birkaç patates kızartmasını aynı anda atıp bana döndü. "Tuhaf mı bilmem ama çocuk çok yakışıklı." Birkaç patatesi daha yedikten sonra devam etti. "Biliyorsun, onla aynı sınıftaydım dokuzun ve onuncu sınıfta. Pek konuşmuşluğumuz yok, Mert'le yakın olduğumdan az çok konuşmuştuk. İyi biriydi ama. Başka da bir şey bilmiyorum."

Leyla hızlıca kolumdan tuttu. "Yani çocuk hem yakışıklı, hem zeki, hem iyi kalpli." Yaptığı ima ile göz devirdim. İçeceğimden birkaç yudum aldım. "Hayır, sevgili istemiyorum."

Leyla nefesini bırakırken kolumuda bıraktı. "Sevgili ol demiyorum," Omuz silkti. "Arkadaş ol diyorum. Liseden beri kapattın kendini, sadece biz vardık. Biz hep olacağız ama yeni arkadaşlıklardan zarar gelmez ve derslerinin bozulmasını sağlamaz. Hem daha ikinci konuşmanızdan çocuk için "Uzun zaman sonra aldığım en iyi motivasyonu verdi." Diyorsun. Çocuğa karşı soğuk davranıyorsun, çocukta haliyle tuhaf görünür."

Aklıma gelen şeyle yutkundum, sanırım onlara bundan sonra eve beraber gidebileceğimizi dememiştim. Aslı bu hareketimi anladığı gibi, hızlıca diğer kolumdan tuttu. "Bir şeyi demiyorsun!"

Leyla da hızlıca diğer kolumdan tuttu. Tekrar yutkundum. "Dememek değilde.. unuttum diyelim?" İkiside aynı anda gözlerini devirdi. "Bundan sonra eve beraber gidebileceğimizi dedim."

İkiside aynı anda çığlık attı. Biri beni shiplediği, diğeri ise arkadaş edinmem içindi. Sessizce ofladım. "Ama çocuk çok tuhaf," diye cümlelerimi devam ettirdim. "Böyle eli ayağı birbirine dolanıyor durmadan, kekeliyor bazen. Heyecanlanıp duruyor, sanırım benden çekiniyor."

Aslı büyükçe sırıttı. "Veya sana aşık?"

Kahkaha attım, elimdeki içecek bardağını birkaç kez çevirdim. "Ahlas mı? Sanmıyorum. Eğer anlattığınız kadar zeki ve iyiyse -ki bencede de çok yakışıklı- çoktan bir şekilde gelip söylerdi. Dört yıl sonra çocukla iki kez konuştuk. Ve o da benim aptallığım yüzündendi."

Leyla omuz silktiği sırada sevgilisi Orkun'un aramasıyla hızlıca açıp yanımızdan ayrıldı. Aslı bir süre daha Ahlas'ın ne kadar iyi biri olduğunu övdü. Ben ise onu dinlemek yerine çöplerimizi toplamaya başladım.

"Bir kere çocuk çok yakışıklı, bu bile tamamıyla yeterli bir sebep." Gözlerimi devirecektim ki bir an durup haklı olduğuna karar verdim. Gözümün önüne Ahlas'ın yüzü gelmişti birkaç saniye içinde.

Açık kahverengi saçlara sahipti. Gülünce çıkan gamzeleri ve açık bir teni vardı, gözleri kahverengi tonlarındaydı. Açıkcası tanıdığım en yakışıklı insanlardan biri olabilirdi. Ama onun yakışıklılıktan çok tatlığı vardı sanırım. Tatlı bir çocuktu, fazlasıyla.

Kafamı hafifçe iki yana sallayıp, Aslı'nın susması içine ağzına birkaç patates sıkıştırdım. O anları yerken Leyla da yanımıza gelmişti. "Hadi salona geçelim, geç kalacağız."

Aslı büyükçe sırıttı. "Sevgilinle konuşmanı böldüğümüz için özür dileriz Leyla hazretleri. Ne olur arkadaşların olduğumuz için bizi mazur gör."

Onun oyununa ayak uydurarak önünde hafifçe eğildim, yüzümde büyük bir sırıtış vardı. "Orkun bey hazretleri nasıldır? Umarım iyilerdir, değillerse her şeyi bırakıp ona gidebiliriz Leyla hazretleri."

Sarı Sarı SaçlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin