~Asel Zeynep Özkan
Eve gelince ilk yaptığım şey acelece duşa girmek olmuştu. Ahlas ile hep okulda konuştuğumuzdan üzerimde hep okul kıyafetleri olurdu. Şimdi ise ne giyeceğimi bilmiyordum, dolabımın önünde dikilmiş dolaba bakıyordum.
Ne giyindiysem ya çok ev hali ya da çok süslüü olmuştum. Oflayarak Leyla'yı aradım çünkü Aslı şu an Mert'le olmalıydı. Birkaç çalış sonrasında açmıştı, üzerimde hâlâ bornozum vardı ama buna fazlasıyla alışmıştık sanırım. "Leyla, Ahlas'la beraber ders çalışmaya onlara gideceğim ve ne giyeceğim hakkında hiçbir fikrim yok. Lütfen yardım et."
"Ne?"
Leyla aniden dediğim şeylerle şaşkınca bana bakmıştı. Onlara bunu demeyi birazcık unutmuş olabilirdim. Leyla siyah saçlarına bir kalem tutturarak hızlıca konuştu. "Neyse şaşkınlığı sonraya bırakalım, dolabını göster."
Kamerayı çevirip giyebileceğim tüm kıyafetleri ona gösterdim. On beş dakikanın sonunda siyah çizgili beyaz bir kazak ve gri bol bir kot pantolona karar vermiştik. Saçlarım dalgalıydı ama ben genellik sadece tarayıp çıkardım. Ama Leyla'nın zorlaması ile saçlarımı dalgalı olması için şekillendirdim.
"Allık sür, allık. Çok önemli o. Hatta dur! Tint'imi almıştın ya onu sür. Hem yanaklarına hem dudaklarına." Sorgulamadım çünkü anlamsızca güzel olmak istiyordum. Neden istediğimi bile bilmiyordum ama istiyordum.
Ondan aldığım tinti dudaklarıma ve yanaklarıma sürdüm. Yanaklarım hafif kızarmış ve dudaklarımda pembe olmuştu. Takılarım hep aynıydı ve yine değiştirmedim. Halka küpelerim, ince zincir bir bilekliğim ve ucuda minik bir inci olan kolyem vardı.
Saat altıyı çeyrek geçiyordu. Parfümümü sıkıp, Leyla'ya her şey için fazlasıyla teşekkür ettim. Tabii ki o da her şeyi anlatmam için söz istedi. Çantama defter, kalem kutu ve soru bankasını koydum. Gerçekten ders çalışacak mıydık bilmiyordum ama yinede getirsem iyi olurdu.
Çantamıda alıp aynada son kez kendime baktım. "Güzelsin," diye mırıldandım. Hızlı atan kalbime söz geçirmeye çalışıyordum ama en sonunda bımdan vazgeçtim. Büyükçe gülümsedim, tekrar mırıldandım. "Çok güzelsin Asel, sorun yok."
Odamdan çıkıp salondaki annemin yanına yürüdüm. Eve gelince bu akşam Ahlas'la ders çalışacağımı demiştim, o da zaten sorun etmemişti. Ama şaşırmış ve o da benden her şeyi anlatmamı istemişti.
Annem gelmemle kafasını telefondan kaldırıp beni süzdü. Ardından büyükçe gülümsedi. "Çok güzel olmuşsun canım," sırıttı. "Ahlas'a çokça selamımı söyle."
Nefesimi verip yanına oturdum. Tırnaklarımı kemirmeye başlamıştım. "Ya anne senin şu an endişelenmen gerekmiyor mu? Kızın bir çocukla ders çalışacak onların evinde diye, ne bileyim endişelenip stres olman gerekmiyor mu? Sen gelmiş Ahlas'la beni yakıştırıyorsun."
Annem sırıtışını bozmadı. "E canım, görende üç bin kilometre uzağa gidiyorsun sanar. Karşı evdesin, hem o çocuğu Selma büyüttü. Seni Ahlas'la değilde kimle yakıştıracağım?" Gözlerini büyüttü. "Başar'la mı yakıştırayım yani!"
Gözlerimi devirdim, tırnaklarımı kemirmeye devam ettim. "Ya siz de taktınız bir Başar diye. Çocuk arkadaşım diyorum, sevdiği var diyorum, kimse inanmıyor!"
Annem kaşlarını çattı, yüzünde meraklı bir ifade oluşmuştu. "Başka kim inanmıyor ki?" Ona bakmadan omuz silktim, "Ahlas'ta aynısını sormuştu."
Annemin sırıtışı büyürken saate baktım. Yirmi beş geçiyordu. "Hadi ben çıkıyorum, görüşürüz!" Koşarak kapıya gittim. Çantamıda alarak evden çıktım. Stresli adımlarla karşı daireye yürümeye başladım. Gözlerim kapıda geziniyordu ve kendimi birkaç saniye sakinleştirmem gerekmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarı Sarı Saçlar
Teen Fiction"Ben dört yıldır onun sarı saçlarına aşıktım." Kapak tasarımı: @berylate 150924'