Ya varya okuyucularıma olan sevdam olmasa derste bölüm yazmazdım he
(Hoca birazdan telefonu başımda paralayacak)
"Sezgi abla, sen iyi misin? " Ortamdaki sessizliği bıçak gibi delen Akşın'a baktım. Ön koltuklarda oturan abisi ve bana bakıyordu. "Sabahtan beri bir kez bile gülmedin. Önemli bir şey yok değil mi? "
"Bu onu ilgilendirir, özel meselelerine burnunu sokma, Akşın. " Prensesim dememişti, Akşın demişti.
"Akşın mı?" Akşın gerçekten şokla abisine bakıyordu.
"Ne diyeyim? İsmin Akşın ve artık çocuk değilsin. 29 yaşına giriyorsun." Aras bana olan öfkesini ondan çıkarıyordu. Bunu yapmamalıydı.
"Öfkeliyseniz, öfkelendiğiniz kişiyle tartışmalısınız, kız kardeşiniz ile değil. " Aras direkt bana bakarken kaşlarını çattı.
"Bu da ne demek oluyor? Kimseye öfkeli değilim. " Öyleydi. Değilim derken bile bağırır gibi konuşuyordu.
"Özür dilerim. Bir yerde durur musunuz?" İkisi de anlamaz bakışlarını bana çevirdi.
"Neden Sezgi abla?" Gülümseyip ona döndüm.
"Gitmem gerekiyor. Hem Aksel Bey'i almanız, hemde seni bırakması gerekiyor. Yük olmak istemiyorum." Aras hiçbir şey söylemediğinde kalbim ağrıyordu. Araba yavaşlayınca burnum sızlamaya başladı. Araba tamamen durduğunda son bir kez Akşın'a bakıp kapıya uzandım. Tam açacakken Aras konuştu.
"Kemerini tak, ileride denetim var. "
Ya şapşal düzgünce söylesene ne diye üzüyorsun kızı?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEKRETER
Fiction générale"Bebek Bakıcısı'ndaki Aras karakterinin kitabıdır. Onu okumak zorunda değilsiniz." "Bu kaçıncı sekreter?" Bana sinirle bakan babama sırıttım. "Bilmem, saymadım. Ama bu son, söz." **** "İstifa ediyorum." "Kabul etmiyorum, Sezgi. İşine dön."