__BÖLÜM 1__

240 21 3
                                    

Koca bir yaz tatilinde bitirmiştim. Okullar açılacaktır artık. Düşüncesi bile kötüydü. O lanet olası yere geri dönmek istemiyordum. Herkesin gözümün içine baka baka gülmesi beni deli ediyordu.
Yaz tatili boyunca yatmıştım dizi izlemiştim falan filan. Yine zayıflamamış kendime bakma gereği duymamıştım. Ben hep bendim. Sıradan Okyanus Ökmen.
Bu sabah tekrar o okul formalarını giydim. Beyaz gömlek arma ve pantolon. O okul formalarının içinde ne kadar kötü gözüksemde umursamıyordum. Yapmacık boydan görünmeyen suratlar yerine kendim olup çirkin olurdum daha iyi.
Siyah ve uzun saçlarımı açtım. Sanırım vücudumda en sevdiğim yer saçlarımdı. Esmerdim zaten. Siyah gözler siyah saçlar. Saçlarımı açıp taradıktan sonra çantamı alıp odadan çıktım. Aşağı indim. Elif teyze kahvaltıyı hazırlamıştı. Zaten bir ben yersem yerdim annem ve babam yemek yemeğe bile vakitleri yoktu. Bugün bende yemeden çıktım. Ama acıkmıştım. Okulda yiyecektim artık. Bir yan blokta oturan sınıf arkadaşım Nazlının kapısına vurdum. Bu saatlerde genelde annesi ve babası evde olmazdı. O yüzden zili istediğim kadar taciz edebilirdim. İçerden "geldim be patlama" sesi gelene kadar zile bastım. Kapı açılır açılmaz gözlerimi Nazlının minnie mouselu pijamasıyla birleşti. Saçlar ayrı yerde pijamanın bi bacağı aşşağıda bi bacağı yukarıda. Gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Hatta daha fazla tutamamış gülmeye başlamıştım. Artık gülmekten karnıma ağrılar girmişti. En son kafama yediğim darbeyle sustum. "Ellerinin ağır olduğunu sana daha önce söylemişmiydim ?" dedim. Kafam gerçekten sızlamıştı. Gözlerini devirdi ve cevap vermeden içeri girdi. Bende arkasından içeri girip kapıyı kapattım. Hala çaktırmadan gülüyordum. Bu kız hiç büyümüyecekti. Nazlı giyinene kadar bende salonda oturup telefonumla uğraştım. Burdaki resimleri biri görmeden imha edecektim. Teker teker silmeye başladım. Ama bunlarla bi gün uğraşsam ancak temizlenirdi. Nazlı 20 dakika sonra aşağı indi. Çok güzel bir kız olduğunu kabul etmeliyim. Kumral saçları beline kadardı. Yeşil gözlerine rimel sürüp dahada one çıkarmıştı. İncecik bacaklarıyla giydiği etek dizinin üstündeydi. Kısacası onunla benim aramda kocaman ve gözle görünür bir fark vardı.
"Ne bakıyorsun öyle " dedi.
Ona baktıgımı o an fark etmiştim.
"O güzel bacaklarına ben bu kadar baktıysam gerisini düşünemiyorum artık" dedim.
"Kes sesini oki doki". Oki doki Selim ve Nazlının bana taktığı lakaptı.
"Tamam be hazırsan çıkalım" dedim ve evden çıktık. Dışarı çıktığımızda Selim her zaman ki yerindeydi. Selim Nazlıdan sonra en yakın arkadaşımdı. Bana hep destek olan oydu. Ayrıca yakışıklıydıda. Kumraldı. Kızların ona hayran olmasına rağmen diğer egoistlerden değildi. Kimseyi kırmazdı.
Onu görünce hemen sarıldım. Onu izlemiştim 3 ay boyunca hiç görmemistim. 3'lü sarılma merasiminden sonra arkadaş bilekliklerimizi ortaya getirip yumruklarımızı tokuşturduk. Selim de siyah Nazlıda yeşil bende mavi örgü bileklik vardı.
"Evet kızlar abiniz geldi bakın bugün iki kolumda boş bidaha bulamazsınız" Nazlı gülerek " Benimle yaşıt bir abi" dedi ve Selim'in koluna girdi. Bende diğer koluna girdim ve yürümeye başladık. Okulumuz yakın olduğu için yürüyerek gidiyorduk. Yolda yürürken Selim'in tatil maceralarını dinleyip güldük. Okulun giriş kapısına gelince durduk. Önünde kocaman harflerle ÖZEL YILMAZ KOLEJİ yazıyordu. Rengide beyaz ve benim en sevdiğim renk olan şu yeşiliydi. Renk ne kadar iç açıcı olsada şimdiden sıkılmıştım. Selime baktım. Gülüyordu.
"Selim neye güldüğünü sorabilirmiyim Hayır o kafan hala okulda old......." demeden neye güldüğünü anlamıştım. Serra' yı görmüştü. Kafasına bir tane geçirdim. O bunu haketmişti.
"Ne vuruyosun ya" dedi. Aynı anda kafasını kaşıyordu.
"Kulaklarına geçmiş ağzını düzelt diye." dedim.
Serra okulun "çok tanınmış" popüler kızlarındandı.Güzel bi vücudu vardı. Siyah saçlar yeşil ve büyük gözler benim botoks dedigim iri dudakları vardı. Selime yüz vermeyen nadir kızlardandı Anlıycanız ölüm sebebi. Valla bak bunu hiç düşünmemiştim bizim salak bu kız ona yüz vermiyor diye kendine yediremeyip buna aşık mi olmuştu. Kesin böyle bişey. Yoksa bunun açıklamasını Albert Nobel bile yapamazdı.
"Kantine gidelim acıktım" dedi Nazlı. Bu fikri sevdim.
"Siz gidin ben gelmiyorum. Abiniz in işleri var." Ahh Selim sen kendini çokmu zeki sanıyorsun. Seni burda bırakalım da Serra nın yanına git.
"Olmaz sende bizimle geliyorsun yoksa......." bu çocuğu tehdit etmek ne güzel Allahım.
"Tamam be eğer devamını getirirsen seni şurda gebertirim" dedi. E çocuk sözümü dinlemekte haklı en son ilk okulda onu tehdit ettiğimde beni dinlememişti ve ne kadar kızlar tuvaleti varsa hepsinin camına SELİM AYTEK TOP diye yazmıştım. Gerçi kimse inanmamıştı ama yakışıklı çocuktu sonuçta gururu zedelenmisti. Tabii bunun sonunda Selimden yediğim eziyetleri saymazsak sonuç zaferdi.
Kantine bişeyler alıp sınıfa çıktık. Artık 11 olmuştuk. Bunun mutluluğuda ayrıydı tabii. Sınıfa girdim yeni gelen varmı diye listeye baktım. Gözüm bi isme takıldı. Alkın Barın. Şimdiden merak etmiştim. Bugün gelirdi illaki.
Nazlıyla beraber arka sıraya geçtik. Selim de bir önümüze geldi. Erende onun yanına oturdu. Eren Selimin aksine sarışındı. Gözlerinin rengini hala çözemedim . Hergün farklı renkle geliyordu. (Ela olduğunu biliyorum.) . Sanırım geçen seneden beri Nazlı yı seviyordu. Bu çok bariz belliydi. Eren arkasına dönüp selam verdi. Selim ve Eren tek erkek arkadaslarımdı. Arkadaştanda
öteydiler. Olmayan kardeşimdiler. Ben düşüncelerimle boğuşurken Nazlı Eren'e cevap vermiş çoktan sohbete girmişlerdi. Allahtan Serra bizim sınıfta değildi yoksa Selime tehtidim bile işlemezdi gider onunla konuşurdu. Ve bende yanlız kaldırdım. Gerçi şimdiki durum ondan farksızdı. Sağolsun sınıfın kızları Serrayı aratmıyordu.

OKYANUSDA AŞK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin