BÖLÜM 4

104 16 1
                                    

Sabah uyandığımda ayağımın ağrısı geçmişti. Merhemi can sıkıntısından 5 kez sürmüştüm herhalde. Yataktan doğrulduğumda her tarafım tutulmuş olduğunu fark ettim. Tabii tüm gün yatarsam böyle olurdu.

Bu sefer dikkatli bi şekilde banyoya yöneldim. Bu kısmı kazasız belasız atlatmıştım. Banyodaki rutin işleri halledip hızlıca üstümü giydim. Aşşağı indiğimde kahvaltı hazırdı. Annem ve babam bugün erken çıkmıştı anlaşılan. Neyse alışkınım zaten tek yemeye.

Masaya oturdum. Önüme bişeyler alıp yemeye girişmiştim ki kapı çaldı. Geleni umursamadan yemeye devam ediyordum taki gelenin Selim olduğunu görene kadar.
"Selimsiz yemekmi? Oki doki canınamı susadın" dedi. Yeni yemek yediğine iddiaya bile girerim.
"Korkma Selim yeni oturdum" dedim. Tabi Selimden ses gelirmi.  Gelmez yemeğe odaklanmıştı. Onun tek dostu.
Bende bişeyler yedim. Bişeyler derken sofrada ne varsa Selimle süpürdük.
"Tamam Selim yeter biraz daha yersek burdan kalkıp okula gidemiycez" dedim. Cidden öyleydi mide spazmı geçirebilirdim.

Okul yoluna giriştiğimizde yanımda sadece Selim vardı. Nazlı ve Eren birlikte gelecekmiş. Hadi inşallah bunlarda olursa bende saplığımda zirve yapıcam.

Okuldan içeri girerken içimi yine bi sıkıntı aldı. Daha üçüncü günden sıkılmıştım bu yerden. Oysaki benim ikinci günümdü.Neyse yanımdaki Selim insanı Serrayı görmeden sınıfa girsek iyi olurdu. Bugün bunları çekemiycektim.

Sınıfa geçip yerime oturdum. Nazlıda gelmemisti zaten. En iyisi biraz yatmaktı. Zilin çalmasına  10 dakika vardı.

Öğrenci zilinin hain sesiyle yerinden kalktım. Sınıf boştu. Kesin sıra vardı ve Selim zekisi beni unutmuştu. Neyse zaten zil çalmıştı sınıf dolardı şimdi.

İlk ders Edebiyattı. Bu kadın bizim X' cinin arkadaşıydı. O yüzen bundan pek umudum yok. Yoklama alınırken yine o isim dikkatimi çekmişti. Alkın Barın. Harbi bu yine gelmemişti. 3 gündür niye gelmedi acaba. Allah Allah merak duygularım kabardı. Acaba nasıl biri? Yakışıklımı? Gerçi yakışıklı olsa ne yazar ben gibi şişkoyamı bakacak.

Sonunda öğle arasına girdik. Ne geçmez dersleri ya. Bu iki kadın anlaşıp bize kafayı yedirmeye çalışıyodular. 2 ders Edebiyat diğer 2 ders ise Matematikti. Allahtan bundan sonraki 4 dersin son ikisi bedendi. Öğle arası Selimle yine hayvan gibi yemek yedikten sonra Nazlıyla konuşmak için dışarı çıktık. Bendeki bu merakla öğrencilikten terfi edicem. Artık gazetecimi olurum bilmem.

"Yuh ! Bunu tüm gün boyunca şimdi mi diyosun ? "
"Napayım Okyanus şimdi vakit buldum."
"Nopoyom Okyonos şomdo vokot boldom. Ne demek şimdi vakit buldum. Lan senin sevgilin var -hemde bizim Eren- o konuya hiç girmiyorum sen bana şimdi diyosun. Valla bi gün çarpılcan Nazlı demedi deme" dedim . Evet saplıkta zirve yapan Okyanus Ökmen yanlızlığınla gurur duyuyor diye ilk sayfa haberlerine çıkacağım en sonda.

Öğle arasını Nazlıya sitem etmekle geçirdim. Ulan Selim bile benden önce öğrenmiş. Bak yine sinirlendim.

Sınıfa çıktık. Oturma düzeninin değişmesi için Nazlının bana 2 tane Milka aldığını inkar edemem. Bir Okyanus klasiği ;
"KARŞILIKSIZ İYİLİK ÖLDÜRÜR"
Neyse sonuç olarak ben en arka sırada  Eren ve Nazlı bir önümde Selimle sınıftan biri onların bir önünde oturuyordu. Selimin batıl inançları olmasa birlikte oturabilirdik ama bi süreden sonra çekilmez oluyor. Mesela bir şeyin en sonu ona göre uğursuzdur. Bu yüzden en arka sırada oturmaz  suyun en sonunu içmez. Yemeğinin bile en sonunda küçük bir kırıntı bırakır.

Ders başlayalı 5 dakika olmuştu. Birden kapı çaldı. Tüm Sınıf kapıya odaklanmıştı. İçeri giren 1 dakika içeri giren bu oydu.   

OKYANUSDA AŞK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin