BÖLÜM 18

99 8 0
                                    

(Multimedia da ki Okyanus karakteri Okyanusun kilo almadan önceki hali. (Yani Kylie Jenner). Şimdiye kadar olan bölümlerde yine Kylie Jenner ama biraz daha kilolusu. Zaten ilerleyen bölümlerde anlayacaksınız niye kilo aldığını ve ne olduğunu.)

Sevgiler...

Bay akıllı arıyor...

Hemen meşgule attım. Bunca zaman şimdi mi aklına gelmiştim. Derin lerden gelen affetme duygusunu bastırdım. Telefon tekrar çaldı. Tekrar meşgule attım. Ne istiyordu ki şimdi.

ALKIN'IN AĞZINDAN

Okula neden gelmediğini merak ediyordum. Aramak ile aramamak Arasında gittim. En sonunda telefonu elime alıp aradım. Açmadı 2 defa aramama rağmen. Barışma mız zor olacaktı ama ben biliyorum ne yapacağımı. Bu sefer mesaj attım.

Kime: Okyanus

Nerdesin?

Yazdım. Yollamak için 2 saniye bekledim ama yolladım. Tersliyecegini bildiğim halde.

Kimden: Okyanus

Bak beni o şımarık oto boka trip atan kızlar gibi sanma. Çünkü ben o degilim. Evet telefonunu açmadım çünkü hala sinirliyim. Şu an da evdeyim. İsim var gelmedim.

Yazmış. İşte aşık olduğum insan. Doğru karar vermişim. Doğru sevmişim. İstemsiz Gülümsedim. Ve hemen ardından gelen 2 haftalık özlem duygusu bastırdı. Tekrar yazmadım çünkü emindim bir daha yazarsam sinirlenecekti. Öğlede çıktım okuldan. Yarın Eymenin doğum günüydü. Hazırlıklara yardım için Yanlarına gittim. Doğum günü Kiraz Bahçesinde olacaktı. Sahneyi kurdurdum. Az çok kestirebiliyordum nerde duracağını açıyı ona göre ayarladım. Şimdilik burdaki isim de tamamdı.

OKYANUS'UN AĞZINDAN

Yazdığım mesaja cevap vermemişti. Zaten verseydi de daha yazmayacaktım. Acı çekmeme izin veriyordu. Ölüyorum görmüyordu. Biraz daha yatıp kalktık. Ben uyumadim gerçi. Nazlının uyanmasını bekledim. Oda uyanınca yemek yiyip alışverişe çıktık. Ne alacağımı bilmiyordum. Eymene ne alınırdı ki. Parfüm saat künye. Off hepsi klasikti. En sevdiği şey basketboldu. Hım o zaman basketbol maçına 2 bilet işimi görürdü. Bilet bayisine geçip basketbol maçına iki bilet aldım. Bunları eve gidince hediye paketine koyacaktım. Nazlıyla biraz daha vakit öldürüp eve geçtik. Ben biraz Selimin yanına gidecektim. Ne zamandır boşlamıştım onu. Nazlı zaten iyi değildi. İyi gözükmeye çalışıyordu sadece. Gelmedi. Selimi arayıp çağırdım. Birlikte yürüdük.

"Okyanus Nazlının toparlanması imkansız gibi" dedi.

"Unutulmayan şeyleri unutan Okyanusla konuşuyorsun imkansız diye birşey yok" dedim kafasını öne eğdi. Devam ettim.

"Toparlayacak onun Okyanusu var bir zamanların Selimi gibi " dedim. Güldü. Selim benim için herşeyden öte olandı. Beni bırakmayan tek insandı her ne olursa olsun.

"Okyanus acıktın dimi burda bana yağ çekiyorsun. Tamam hadi doğruyu söyle" dedi. Bu sefer gülme sırası bendeydi.

"Hadi ama bunu anlamış olamazsın" dedim. Kahkaha attık ve yemek yemeğe Selimlere gittik. Annesi ve babası yoktu. Anneannesi vardı. Ama o yorulmasın diye yemeğimizi kendimiz hazırladık. Selim usulü tost yedik. Bence tostun patentini Selime vermeliydiler.

"Hayır aynı malzemeleri bende kullanıyorum neden benimki böyle güzel olmuyor"

"Çünkü ben içime sevgimi katıyorum birde meslek sırrı sorulmaz" dedi. Havaya girdi yine.

OKYANUSDA AŞK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin