Bölüm 6

128 17 4
                                    

Bu niye atar yaptı ki. Şu an onu düşünemiyorum. Aklımda sadece 1 cümle dönüp dolaşıyordu. "İnsanları dış görünüşüyle yargılayacak kadar düşmedim". Bu cümlenin içindeki anlam derindi ve ben o kadar zeki değildim.

Kafamı sıraya koymuş uyumaya çalışıyordum. Ama uyuyamıyordum. Kafamı kurcalayan şeyi öğrenmem lazımdı. Off bendeki bu merak herkese yeter. Acaba Alkın nereye gitmişti.
Sıramdan kalkıp cam kenarına doğru gittim. Ordaki sıralardan birine oturup gözlerimi kapattım. Keşke herşey bu gözlerimi kapattıktan sonra ki gibi huzurlu olsa. Sessiz karanlık sakin.

Kapının açılma sesiyle gözlerimi açtım. Alkın nasıl çıktıysa o hışımla geri gelmişti. Ben yokmuşum gibi davranıp arka sıraya geçti. Nefes alışveriş hızını burdan duyabiliyordum. Hızlı ve kesik. Bu kadar sinirlenmesinin sebebi benim kurduğum o cümle içinde saklıydı.
Allahım kafamı duvarlara vurcam ya. Ben ne dedim ki buna.

Zilin çalmasıyla kendimi dışarı attım. Benim Selimi bulmam lazımdı. Ha iyi insanda lafın üstüne gelir.
"Selim az baksana" dedim. Bunu çok sakin söylemem onunda dikkatini çekmiş olmalıki hemen geldi.
"Okyanus biri bişe dediyse valla bu sefer beni tutamassın kesin öldürcem. Zaten beden hocası iki saat koşturdu. Tüm sinirimi ondan alıcam" dedi. Ne zaman Selimle sakin konuşsam ya biri benimle dalga geçmiştir yada kötü bişey olmuştur.
"Yok ya canım sıkıldı ondan sakinim" dedim. Artık ne kadar yediyse.
"Oki doki iki saat koşmasaydım senin şu küçük yalanınla uğraşırdımda çok susandım" dedi. Aman iyi bedenci işe yaramış.
Selim su almaya kantine giderken bende Nazlıya baktım . Nazlı ortalarda yoktu. En iyisi sınıfa gidip kitap okumak. Zaten başka seçeneğimde yok.
Sınıfın kapısına geldiğimde derin bir nefes aldım. Kapıyı açıp içeri girdiğimde bu sefer sınıfta 2 kişi vardı. Biri Alkın diğeri sürekli benimle dalga geçen Barış zavallısıydı. Kilom yüzünden sürekli sınıftan dışlanırdım. Selim ve Nazlı her ne kadar arkamda olsada bi süreden sonra dayanamıyordum. Aklıma geldikçe gözlerim doluyor nefes alamıyordum. Bir gün bu Barış zavallısının ettiği laflar yüzünden eve gidip ne var ne yoksa kırmıştım. Hatta kolumun arka tarafında cam ile kesilmiş büyük bir iz vardı. Bu bariz belli olurdu ama kesilme nedenini şu ana kadar kimse bilmezdi. Selim bile.

Sınıfa girip Selimin sırasına oturdum. Allahım nolur Barış zavallısı Alkının yanında bişey demesin. Nolur.
"Okyanus sen kilomu verdin sanırım 200 e inmişsin" diyip kahkaha attı Barış zavallısı. Duam kabul olmadı. Kesin bi günah işlemiştim. Alkın da gülerdi şimdi.
Kafamı sıraya koyup sessizce ağlamaya başladım. Bu sırada küt diye bi ses geldi. Kafamı kaldırdığımda karşılaştığım manzaraya bi ad veremiyordum. Alkın Barışı yumrukluyordu. Hemen yerinden kalkıp Alkın kolundan tuttum. Bi yandan gözyaşlarını durduruyordum bi yandan Alkını. Ben gibi bi şişko bile bu Alkını durduramıyorsa kimse bunu durduramazdı.
"Alkın daha vurma lütfen bırak" dedim. Aniden onu bırakıp beni kolumdan tuttu. Kapıdan çıkartıp müzik odasına doğru sürüklemeye başladı. Müzik odasına geldiğimizde kapıyı sertçe kapatıp kolumu bıraktı. Bu çocuk bugün haddini aşmıştı.
"Beni niye buraya getirdin" dedim gözyaşları arasından. Artık gözlerim görmeyecek kadar yaş akıyordu.
"Sen onun dediklerini nasıl takmassın. Ona cevap vermedin" dedi. Bu neydi şimdi.
"Bu seni ilgilendirmez sen benim adımı bile bilmiyosun derdi senimi aldı " dedim. Yumruklarını sıkıyordu. Korkmuyor değildim.
"Ağlama Okyanus" diye bağırdı birden. Adımı bildiğinemi sevinsem bağırdığınamı korksam şaşırdım. Gözlerimi elimin tersiyle silip yere oturdum. Nefesini düzenleyip konuştum.
"Ben alışkınım onlara. Sende takma. Belki senin geldiğin yerde bunlar garip oluyo ama burda çok normal" dedim. Cevap vermeden yanıma oturdu. Dümdüz karşıya odaklanıp konuşmaya başladı.
"Ablam. Senin gibiydi. Biraz kilolu. Bunu ne kadar dert etmiyor gibi gözüksede her gece ağlıyordu. Sonra hiç bişe olmamış gibi etrafa gülücük ler saçıyordu" dedi. Ağlamaya başlamıştı. Yutkunup devam etti.
"Bi gün okuldan geldikten sonra odasına kitlendi. Normalde ilk benim yanıma gelip benimle ilgilenirdi. Akşam yemeğine kadarda benimle uğraşırdı.Ama o lanet olası gün direk odasına gitti. Annem ablamı hiç takmadığından gece boyunca hiç yanına gitmedi. Ona ablam niye gelmiyo diye sorduğumdaysa bana ablan genç kız olum bırak demişti. O günün sabahı ablam artık yoktu" dedi. Gözlerini sıkıca kapatıp gözyaşlarının akmasına izin verdi. Canının yandığı çok belliydi. Gözlerini açıp devam etti.
"Kendini hep kesmişti. Her yer kandı. Beyaz yatak örtüsü kırmızıydı. Yanına gittiğimde artık bana yeşil gözleriyle bakmıyordu. Artık Alkın diye bağırmıyordu" dedi. Ağlamaya kesmiş sadece dümdüz karşıya odaklanmıştı.
"Ben ne diyeceğimi bilmiyorum. Belki senin şuan nasıl hissettiğini anlayamam ama ablanın o zaman ne hissettiğini yanlız ben anlayabilirim" dedim. Alkın yüzüme bakmaya devam ederken yaralı kolumu açıp ona gösterdim.
"Buda benim hayat izim. Denedim olmadı" dedim. Koluma bakıp tekrar bana döndü.
"Okyanus artık hayatının yarısını bildiğin birinin arkadaşı olurmusun?"

OKYANUSDA AŞK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin