Bir kez saçlarımı okşasaydın da ben seni çok severdim. Ama sen bana kendi k@nımı sildirdin ,evim dediğim zindan olan dört duvar zemininden....
.
.
.Hastaneden taburcu olmuş şimdi ise birlikte eve gidiyorduk.
Enver abi arabayı sürüyor, biz Arık'la arka koltukta oturuyorduk. Arık, ellerini bir an olsun karnımdan çekmiyordu. Hafif şiş karnımı okşuyordu. İkizler ile konuşuyor,onlara annelerini yani beni üzmemelerini söylüyordu. Yüzümde acılarımı gizlediğim bir tebessüm eşlik etmiş fazla sürmeden bakışlarımı kaçırmış hemen kafamı arabanın camına yaslamıştım. Dışarıda ki mutlu insanları izliyordum. Bir sürü binalar,binaların balkonlarında oturup sohbet eden anneler aşağida bahçede oynayan küçük çocuklar vardı. Bir çok insan ve farklı yaşamları gördükçe geçmişe gidiyordum. Asla böyle hayat yaşayamacagım aklıma gelmiş ,iki damla yaş düşmüştü gözlerimden. Tam o sırada yanaklarımda hissetiğim dövmeli bir el ile irkilmiştim.Burası yazardan sizlere...
"Ağlama"dedi adam, kendinin bile zar zor duyduğu sesi ile.
"Ağlamak en çok bana yakışır " dedi kadın acı bir tebessüm ile.
"Ağlamak değil, gülmek yakışır bu ceylan gözlere" dedi adam ,kadınının ellerini kendi yüreğine bastırıp yılların vicdan azabı ile yanıp kül olurken.
Kadın ellerini adamdan kurtarmış ve adamın yüzüne dokunmuştu, Belki de ilk kez kendi isteği ile dokunuyordu kocasına. Hafif kirli sakalını okşamış hemen ardından küçük bir öpücük bırakmıştı. Genç adamın boynuna sokulup,tekrar devam etti kadın.
"Bu gözler bende vâr oldukça gülmek nedir bilmeyecek ,sadece ağlamak için varlar. Gülmek için insanın gözlere değil ruha ihtiyacı vardır Arık. Ben yaşamayı küçük bir çocukken, sırf karanlıktan korktuğum için beni sevmediğini bildiğim halde hala sevgi beklediğim babamın yanında uyudugum gecenin sabahında ,vücuduma kızgın demir ile bastırıp daha sonra kemiklerimi kırdıgı için aylarca hastanede yatarken bıraktım. Ben yaşamıyorum Arık. Nefes alıyorum ama ben çoktan öldüm. Kız çocukları babalarını sevdiği kadar babalar da onları severmiş. Babam beni hiç sevmedi. Ben çok sevdim bile isteye canımı yaksa bile çok sevdim.
Biliyor musun? Günlerce evet günlerce yolunu bekledim, ama o gelmedi. Bir kez olsun gelseydi de ben razıydım ama gelmedi. " dedi kadın.Kadın konuştu adam yavaş yavaş öldü. Kül masalı işte şimdi yanmayı bitirmiş artık köz olmuştu. Ya yanmak değilde kül olmak daha zorsa ya şimdi ne olacaktı, bitmiş miydi? herşey. Yoksa yeni mi başliyordu...
.
.
.Ne gariptir ki bir şeyler oluyordu ama genç kadın çok geç kalmıştı. Bu hayata, bu aşka,bu sevgiye bu merhamete...
Enver duydukları karşısında, göz yaşlarına hakim olamamış belli etmemek için kendini zorluyordu. Arık, Kumsal'ın bu sözlerine daha fazla dayanamamış ağlayan genç kadını hızla çekip göğüsüne yatırmış, sımsıkı sarılmıştı. Hem saçlarını okşayıp öpüyor hem de geçti geçti diyordu.
Peki geçen ne idi? Peki ya gerçekten geçmiş miydi ki?
Enver arabayı park etmişti çoktan. Fakat arkasını döner dönmez ,genç çiftin arka koltukta birbirlerine sarılmış bir vaziyette uyuya kaldıgını fark etmişti.
Kendini hızla dışarı atan genç adam hala acı çekiyordu. Neden mi? Çünkü o'da Arık kadar suçluydu bu hikâyede...
.
.
.Herşeyin başladığı o zamandan, sayı önemli mi sizce ? boşverin gitsin. O yıllarda işte...
Kumsal dün gece çok fena dayak yemişti. Arık, genç kadının nefes almasına bile sinirlenip dövüyordu. İşte dün gece de bunlardan biriydi. Genç kadın birşey yapmamasına rağmen dayak yemişti. Ve kaçmak kurtulmak istedi buradan belki de bu hayattan. İlk kez bunu yapacaktı. Agzından ve burnundan kan gelmesine bile aldırmadan mutfağın açık arka kapısından koştu, koştu ayaklarında ayakkabı olmadığından paramparça olmuştu bile. Ama o özgürce koşmak istedi. Yorulmadan canını hiçe sayarak. Villadan çok uzaklaşmıştı ama birden saçlarina bir el yapışması ile çığlık çığlığa kalmıştı genç kadın. Bu ellerin sahibi Enver'di.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kül Masalı (+18)
RomanceTanıtım kitabın içinde yer almaktadır. 🔞dikkat⚠ Kitapta cinsellik, küfür ve şiddet bulunmaktadır. Lütfen bilinçli bir şekilde okuyunuz. Kitap şahsıma âit olup, benzerlik yada (ç) alınma durumunda gereği yapılacaktır.