Oy ve yorum pliiiiiss
••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
Ertesi sabah okula giderken içimde garip bir kararlılık vardı. Minho'nun sakladığı gerçeklerin peşine düşecektim. Ondan duyduğum itiraf, yaşadığım zorbalıkları açıklamıyordu. Duygularını itiraf etmişti, ama bu kadar karmaşık bir ilişkide mutlaka daha fazlası olmalıydı. Beni incitmişti, hem de derin bir şekilde, ve bunun ardında sadece hoşlanmanın olduğuna inanmak istemiyordum. Her şey bundan ibaret olamazdı.Okul kapısından içeri adım attığımda, koridorlardaki tanıdık sesler kulaklarımda yankılandı, ama zihnim bunları tamamen dışlıyordu. Gözüm Minho'yu arıyordu. Onu bulduğumda, içimdeki fırtına daha da büyüyecekti, bunu biliyordum. Fakat ne olursa olsun, bu yüzleşmeden kaçamazdım.
Sonunda onu sınıfın kapısında yalnız başına buldum. Sınıfa girmek üzereydi, ama duraksamış, derin düşüncelere dalmış gibiydi. Ona doğru hızla yaklaştım, ayak seslerimi duymamıştı bile. Yakınına geldiğimde, başını kaldırdı ve bakışlarımız çarpıştı. O an her şey tekrar netleşti. Minho'nun gözlerinde bir karanlık vardı. Zihnimdeki kararlılık daha da güçlendi.
"Minho," dedim kararlı bir tonla, sanki bu kelime havada asılı kalmış gibiydi. "Bu böyle bitmeyecek."
Minho'nun yüzü biraz buruştu. Sessizdi. Gözlerinde karışık duyguların yankılandığını görebiliyordum. Kafasını salladı ama hiçbir şey söylemedi. İkimiz de bu yüzleşmenin kaçınılmaz olduğunu biliyorduk. Sessizce koridorun köşesindeki boş sınıfa yöneldik.
Kapıyı kapatıp ona döndüğümde, artık kaçacak bir yer olmadığını hissettik. "Bana sadece hoşlandığını söyledin," dedim, sesim çatlaklarla doluydu. "Ama bu kadar basit olamaz. Başka bir şey var. Neden bu kadar karmaşık? Neden bunca zaman bana bu kadar sert davrandın?"
Minho'nun dudakları bir an titredi, ama sonra kendini toparladı. "Jisung," dedi, sesi kısık ama kararlıydı. "Sana her şeyi anlatacağım. Ama bu kolay olmayacak."
Minho'nun itirafları, içinde bulunduğumuz sessizliğin ağırlığını daha da derinleştirmişti. Gözleri dolu doluydu, ama bu anın getirdiği duygular, içimdeki karmaşanın yanında sönük kalıyordu. Onun, bu kadar büyük bir yükle başa çıkmaya çalıştığını anlıyordum; ama bunun benim üzerimde yarattığı etkiyi de göz ardı edemezdim.
"Minho," dedim, derin bir nefes alarak. "Seninle konuşmak istiyorum, ama bunun için önce kendi duygularım üzerinde biraz düşünmem gerekiyor. İçinde bulunduğumuz durum çok karmaşık ve her iki taraf için de zorlayıcı."
Minho başını yukarı kaldırdı, gözleriyle benim gözlerimi bulmaya çalışıyordu. "Anlıyorum," dedi. "Bunu kabul ediyorum. Ama lütfen, benimle bu konuda konuşmaya devam et. Beni terk etme. Zaten yeterince kaybettiğim şey var."
O an, içimdeki çatışma derinleşti. Minho'nun çaresizliği, ona olan hislerimi karıştırıyordu. Onun acısını hissetmek, bir yandan merhametimi arttırıyor, diğer yandan da yaşadığı her şeyin bana verdiği zararları unutmamı engelliyordu. Yavaş yavaş, bu karmaşayı çözmenin tek yolunun ona karşı açık ve dürüst olmak olduğunu fark ettim.
"Seninle burada kalmak istemiyorum, ama şu an bu yüzleşmeyi tamamlamamız lazım. Yaşadığın zorluklar için empati duyuyorum, ama bunlar seni affetmemi gerektirmiyor. Beni zorbalıkla itip, şimdi pişman olduğunu söylemek yeterli değil," dedim, sesimdeki kararlılığın artmasına yardımcı olarak.
Minho, başını eğdi. "Bunu biliyorum. Ama benden uzaklaştığında, daha da kötü hissediyorum. Kendi içimde kaybolmuşken, seni kaybetmek bana daha da zor geliyor. Annenin hastalığı, evdeki gerginlik, bu durumu daha dayanılmaz hale getiriyor. Kimseye açılmadım, yalnız kaldım. Zorbalık yaptığımda, kendimi güçlü hissettiğimi düşündüm, ama aslında tam tersiydi."
Sözleri, içinde bulunduğu bu karanlığı daha iyi anlamama neden oldu. Minho'nun hayatındaki çatışmaları ve kaygıları, benim için bir tür bağ kurma fırsatıydı. "Birini hedef alarak güçlenemezsin, Minho," dedim. "Zorbalık, gerçek bir güç gösterisi değildir. Güç, duygularını anlamakta ve başkalarına saygı duymakta yatar."
Minho, gözlerini kapadı ve derin bir nefes aldı. "Biliyorum, ama bazen durum o kadar karmaşık hale geliyor ki, tek başıma başa çıkmakta zorlanıyorum. Seninle bu şekilde yüzleşmek, tüm bu duygularla başa çıkmak için bir fırsat gibi hissediliyor. Ama aynı zamanda korkutucu."
O an, Minho'nun duygularının benimkilerle ne kadar örtüştüğünü fark ettim. Her ikimiz de yalnızdık, farklı yükler taşıyorduk ve belki de birbirimize destek olabileceğimiz bir yere ulaşmaya çalışıyorduk. "Belki de bu zor zamanları birlikte aşmak için bir fırsattır," dedim. "Seni affetmem zor ama seni daha iyi anlamak istiyorum. Birlikte daha iyi bir yere ulaşabilir miyiz?"
•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
Oy pliiiiis
Oyoyoıyooyooyyooyyoyooy OY
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hate to love ~ minsung
FanfictionJisung minhonun zorbalıklarına karşılık vermeye çalışan 16 yaşında bir çocuk Minho ise jisung'a zorbalık yapan 18 yaşında bir genç Ama kim bilebilirdi ki en sonunda bu ikisini. Birbirine deliler gibi aşık olacağını