Minho'nun yüzündeki umudu gördükçe içimde bir sıcaklık belirmeye başladı. Bu karşılaşma, ikimizin de hayatında bir dönüm noktası olabilirdi. "O zaman nereden başlayalım?" diye sordum, sesimdeki kararlılıkla.
Minho derin bir nefes alarak, "Kendimden başlamam gerek. Ailemle olan ilişkim çok karmaşık. Annemin hastalığı, evdeki gerginliği artırıyor. Bazen kendimi o kadar çaresiz hissediyorum ki, tüm bu yükün altında ezileceğimi düşünüyorum," dedi. Gözleri, duyduğu acıyı yansıtırken hafifçe parladı.
"Bunu paylaşmak, sana nasıl bir his veriyor?" diye sordum. Onunla empati kurmak, hissettiklerinin ağırlığını daha iyi anlamama yardımcı olabilirdi.
"Zor ama aynı zamanda biraz hafifletici," dedi. "Birine açıldığında, yükün azaldığını hissediyorsun. Ama bir yandan da o kadar uzun süre içinde tuttuğum bir acıyı dile getirmek, oldukça korkutucu. Kendimi açmakta zorlanıyorum."
"Yalnız hissettiğin anlarda, belki de başkalarına açılmayı denemelisin," dedim. "Bu sadece beni değil, kendini de kurtarabilir. Zor bir dönemden geçiyorsun, ama unutma ki, yalnız değilsin. Ben buradayım ve seni desteklemek için elimden geleni yapacağım."
Minho'nun gözleri dolmuştu ama bir gülümseme belirdi. "Bunu hissetmek harika. Ama bunu yapabilmek için kendimle yüzleşmem gerekiyor. Kendi içimdeki karanlıkla, geçmişteki hatalarımla yüzleşmeden başkalarına karşı daha iyi bir insan olamam."
"Geçmişin seni tanımlamaz, Minho. Herkes hata yapar. Önemli olan, bu hatalardan ders çıkarmak ve daha iyi bir insan olmaya çalışmaktır. Ben de hayatımda birçok zorlukla karşılaştım. Ama her seferinde, güçlü kalmayı başardım. Birbirimize destek olmalıyız," dedim.
Minho, düşüncelere dalarak başını salladı. "Belki de bu, gerçekten değişim için bir fırsat. Kendimi affetmeyi öğrenmeliyim. Zorbalık yaptığım kişilerle yüzleşmek de önemli. Onlara karşı hissettiğim suçlulukla başa çıkmam gerek."
"İlk adım, geçmişteki davranışlarını sorgulamak olmalı," dedim. "Onlara nasıl zarar verdiğini anlamalısın. Bu, belki de kendini affetmenin en zor ama en önemli kısmıdır."
"Bunu yapabilir miyim?" diye sordu, gözlerinde beliren kaygıyı hissettim. "Kendime bile bunu başaramayacağımı söylerken, başkalarına karşı nasıl özür dileyebilirim?"
"Bunu yapmak zor ama imkansız değil. Cesaretini toplamalısın. Belki onlarla yüzleşmek için bir fırsat yaratabilirsin. Onların yanında duygularını açmak, hissettiklerini paylaşmak, samimi olmak önemlidir. Bu, sana hem kendi içsel huzurunu bulma hem de başkalarının duygularını anlama fırsatı verecektir," dedim.
Minho'nun gözleri parladı. "Sanırım, bunun beni daha iyi bir insan yapacağına inanabilirim. Ama buna hazırlanmak için daha çok zamana ihtiyacım var. Kendimi, bu sorumlulukları üstlenmek için yeterince hazır hissetmiyorum."
"Bu tamamen normal," dedim. "Kimse hemen her şeyi çözemez. Her adımda daha güçlü olacaksın. Zamanla, hislerin daha netleşecek. Ben de yanındayım. Duygularını dışa vurduğunda, daha da hafifleyeceksin."
O an, Minho'nun gözlerinde bir şeyler değişti. "Seninle bu şekilde konuşmak, yükümü hafifletiyor. Kendimi ifade etmek zor olsa da, bana bir şeyler katıyorsun. Bu süreci birlikte aşmak benim için çok değerli," dedi.
"Birlikte yürümek, her zaman daha kolaydır," dedim. "İkimiz de farklı yükler taşıyoruz ama bu, birbirimizi daha iyi anlamamız için bir fırsat. Belki de geçmişteki hatalarımızı paylaşmak, aramızdaki bağı güçlendirebilir."
Minho, başını hafifçe eğdi. "Düşüncelerimi netleştirip kendime gelmeme izin ver. Ama her adımda senin yanımda olacağını bilmek benim için harika. Sadece kendimle değil, geçmişimle de yüzleşmek istiyorum."
"Ben buradayım," dedim. "Bu yolculukta senin yanındayım. Bunu başarabileceğimize inanıyorum. Her şey, en başından itibaren bir adımla başlayacak."
Minho'nun gözlerindeki kararlılık artmıştı. "O zaman başlamak için en iyi zaman şu an. Kendimle yüzleşmek zor olacak ama senin desteğinle bu süreci atlatabilirim."
Kapıdan çıkarken, her ikimiz de yeni bir sayfa açmanın eşiğindeydik. Geçmişin yükleri, geleceğin umutlarıyla yer değiştirmeye başlamıştı. Artık yalnız değildik ve bu süreç, birbirimizi anlamak için bir fırsat sunuyordu. Her adımda daha güçlü, daha bilinçli bir şekilde ilerleyecektik. Ve belki de en önemlisi, ikimiz de kendimizi affetmenin yolunu bulabilecektik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hate to love ~ minsung
FanfictionJisung minhonun zorbalıklarına karşılık vermeye çalışan 16 yaşında bir çocuk Minho ise jisung'a zorbalık yapan 18 yaşında bir genç Ama kim bilebilirdi ki en sonunda bu ikisini. Birbirine deliler gibi aşık olacağını