ON SEKİZ

36 6 14
                                    

"Bütün mutlu aileler birbirine benzer, her mutsuz ailenin kendine özgü bir mutsuzluğu vardır."
- Tolstoy -

Keyifli Okumalar...

Flashback
5 Yıl Önce

"Korkma... Korkma!" dedim nefes nefese...
Ellerimle Rengin'in yüzünü avuçlayıp gözlerinin içine odaklandım.
"Korkma Rengin... korkma ablacım."

Durmadan ağlıyor, hıçkırıklarının arasında bazen nefes bile alamıyordu. Korkuyordu, bedeni titriyor kaçacak delik arıyordu.
Çalışma masasının hemen yanında yere oturmuş, dizlerini kendine çekerek saklanmaya çalışıyordu. Ben ise hemen yanında ona sakin olması için telkinler veriyor fakat bir yandan da kendim korkuyordum.

On altı yaşındaki Rengin, bu gece on yaş birden almış gibi ruhsuz ve çökmüştü. Yaptığı hatadan dolayı devamlı özür diliyorken ona bunun hata bile olmadığını söylemek hiçbir işe yaramamıştı.

Yalnızca birkaç saat önce arkadaşlarıyla dışardan dolanan Rengin, abime yakalanmış bir ton azar işitmişti. Saçlarından sürüyerek onu eve getiren abim, öyle öfkeliydi ki Rengin'e vurma girişiminde bile bulunmuştu. Her şey o dakikadan sonra başladı, Rengin suskunluğunu bozup abime karşılık verdiğinde ileri gitmekten kaçınmamış ve yıllardır söylenmeyen sözleri söylemişti.
"Senin gibi sokaklarda sürünüp torbacılık yapmıyorum ya Ali!" dediğinde sınırı aşmış abimden bir tokat yemişti.
Fakat yalnız bununla kalmamıştı elbette. İlhan Ali Barbaros öyle şımarıktı ki Rengin'den intikam almak için babamı aramış abartarak vesveseleriyle İlhan Barbaros'un kulağını doldurmuştu.

Artık ne söylediyse babam çılgına dönmüş, dakikalar içinde eve gelmişti. Babamın öfkeli çehresini görür görmez yukarı kaçan Rengin, korkudan küçük dilini yutmak üzereydi.

"Abla! Abla bir şey yap... babam.... öldürecek beni!"

Saçlarını kulağının arkasına koyup gözlerini gözlerime odaklandım.
"Korkma kardeşim, ben varım burada sana zarar vermeyecek babam."
Bu söylediklerime kendim dahi inanmazken Rengin'i ikna etmeye çalışıyordum.

Merdivenlerde duyduğum adım sesleri ve bağırışmalarla Rengin'in üzerine kapanıp az sonra açılacak kapıya karşı onu korumaya çalıştım.
"Nerede o hadsiz!" gür sesiyle konuşan babamın hemen ardından Ozan'ın sesi doldu kulaklarıma.

"Baba...baba dur yanlış anlama var!"

Ozan'ı umursamayan babam büyük bir gürültüyle kapıyı açtığında Rengin'in ağzından korkuyla bir nida fırladı.
Elimi istemsizce ağzına götürüp sıkı sıkı kapatsam da artık çok geçti. Babamın kadrajına girmiştik.
Bize doğru ilerlerken daha çok kapandım Rengin'in üzerine. Kendim dayak yemeye razıydım yeter ki kardeşim bugün yara almadan kurtulsun.

"Sokaklarda sürtünüp abisine karşı gelen soytarı nerede!"

Babam bize doğru ilerlerken ellerimi iki yana açıp babamı durdurmaya çalıştım.
"Yalvarırım dur baba. Çok korkuyor lütfen dur konuşalım."

Ozan babamı engellemeye çalışırken kapıdan annem girdi. Merdivenlerden düşmüş apar topar Rengin'in odasına koşmuştu. Babamın önüne geçip diz çökerken bu yaptığı kalbimi parçaladı.

"İlhan dur Allah aşkına. Bildiğin gibi değil."

Babam annemin sesiyle kısa bir an durup soluklandı. Ardından gözlerini Meral Barbaros'a çevirip sordu.
"Ne bildiğim gibi değil Meral! Oğlum yalan mı söyleyecek bana? Bu yosma sokaklarda fink atıyor, abisine karşı saygısızlık yapıyormuş... Söyle bana şimdi kime inanayım ben?"

ZÜLEYHA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin