9. Bölüm

20 5 0
                                    

İyi okumalar :)

Gözlerimi açtığımda eski evimde yatağımda uzanır şekilde olduğumu fark etmem ile tüm yaşadıklarımın bir kabustan ibaret olduğunu düşünerek rahat bir nefes verdim. Etrafıma baktığımda odamın hiç değişmediğini gördüğümde yüzümde tebessüm oluşurken. Komidinde duran aile fotoğrafında babam ve annemin yüzlerini görmem içimi rahatlatmıştı.

Uzanıp fotoğrafı aldığımda çerçevenin kırık olduğunu fark etmediğim için kırık cam parçası elimi kesmişti. Çerçeve elimden düşerken avuç içimin tamamen kan olduğunu gördüm. Elimi üstümdeki pijamalara sürerken her yerim kan olmuştu. Gözlerim kararırken yatağın ilerisindeki yerde bir insan bedeni olduğunu gördüm. Her yeri kanlar içinde sırtı bana dönük şekilde duran kişinin kim olduğunu düşünürken, ayağa kalkmıştım. Adımlarım benden izinsiz ilerlerken, neler olduğunu anlayamıyordum. İçimdeki merak ve korku hat seviyeye çıkarken yüzünün bir tarafı gözlerime ilişmişti. Tamamen kan içinde olan yüzünden kim olduğunu bir türlü anlayamadım.
,
Daha fazla ilerleyip yüzünü görecek şekilde yerimde ilerlediğimde, birden adımlarım durmuştu. Daha fazla ilerleyemeden bu sefer geriye doğru adımlamış ama her adımımda ona yaklaşıyormuşum gibi gelirken ayakta durmadığımı fark ettim. Dizlerimin bağı çözülürken olduğum yere düşmüştüm. Gözlerimi çekmek istesem de bir türlü bunu yapamıyordum. Çıldırmış gibi ellerimi saçlarıma daldırırken, etrafımdaki her şey değişmişti. Aklım etrafımda olanlardan soyutlanmış gibi sadece önümdeki bedendeyken başka bir şeye odaklanamıyordum.

Issız bir sokağın ortasında karşımdaki beden ile yalnız kaldığımda vücudumu bir titreme sarmıştı. Elimi uzatıp bedene dokunduğumda bir nefes belirtisi almak istiyordum. Tek bir nefes, beni normal halime geri döndürebilirdi. Titremelerim daha da artarken elimin altındaki bendenden tek bir yaşam belirtisi alamıyordum.

Titreyen ellerimi aşağı indirip kalbinin sesini duymak ister gibi yokladım. Elim göğsünün üstünde sadece titremelerimden oluşan hareketler ile sallanırken gözlerim dolmuştu. Karşımdaki bedenin yerinde sanki ben varmışçasına gözlerinin en içine bakmaya çalıştım. Benimle aynı renk gözlerde kendimi görüyordum. Hareketsiz olan gözlerindeki tek hareket bendim.

Daha fazla dayanamayıp adını söyledim. Hırıltılı ses kulaklığıma ulaşırken, kendim bile ne dediğimi anlayamamıştım. Boğazımı biraz temizleyip tekrar dudaklarımı aralayarak fısıltı şeklinde çıkan sesimle,

- Charlotte... Dedim.

Bu olmamalıydı. Onu geride bırakarak hata yapmıştım. Pişmanlığım ve üzüntüm tüm vücudumu sararken,

- Hayır hayır ölmedi yaşıyor. O ölmedi, ölmedi... Derken bir ses kulağıma ilişti tanıdık ama bir o kadar yabancı olan bu ses bir şeyler diyor gibiydi. Ama anlayamıyordum. Bir süre sessizlik olmuştu. Etrafıma bakınırken kimseyi görmemiştim.

Sesi tekrar duyduğumda bu sefer etraftan olmadığını kafamın içindeki birisi tarafında bana söylendiğini fark ettiğimde aklımın başımda olmadığını düşündüm. Sesin bana dediği şey;

-Sen yaptın, senin yüzünden öldü!

Duyduklarım karşısında başımı hızlı şekilde iki yana sallarken konuşuyordum.

- Hayır, ben yapmadım. Ben yapmadım...

Vücudum sarsılırken deprem olduğunu düşündüm. Bir anda başımdaki ağrı ile gözlerimin önündeki her şey kararmıştı. Farklı bir ses duyuyordum ama ne dediğini anlamıyordum. Başımdaki ağrı daha da artarken gözlerimi kapatıp başımı ellerimin arasına alarak iki yana salladım. Bir süre sonra başımdaki ağrı hafiften inerken ellerimi başımdan çekip gözlerimi açtığımda karşımda gördüğüm kişi ile rüyada olduğumu düşündüm.

ALBİNOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin