15. Bölüm

14 2 0
                                    

İyi okumalar :)

Buraya geldiğimden beridir hayatımda yaşadığım ilkler artarken şimdi de birçok duyguyu bir arada yaşıyordum. Tarifini yapamayacağım derecede farklı olan bu duygu akışı vücudumda gezen kanın akışını bile farklı yapmış gibiydi. Karşımdaki kızıl gözleri ilk gördüğümde korkutucu gelmişti, biraz önce de ayağımı iyileştirirken çok masum görünüyordu. Şimdi ise bir anda değişen bakışları, volkanik bir afetin habercisi gibi görünüyordu.

Her an değişen bakışları ve hareketleri ile tam olarak nasıl baş edebileceğimi anlamıyordum. Koltukta oturduğu yerden bana doğru yaklaşırken, bende geriye doğru kaydım sırtım koltuğa değerken ayaklarımı kendime çekerek olabildiğince uzaklaşmaya çalıştım. Ayaklarımdaki sargılar ayak tabanındaki yaralarım ile daha çok temas ederken acıdan dolayı dudaklarımı dişledim.

Karşımdaki Kızıl İblis gözleri yavaş bir şekilde aşağı kayarak dudaklarıma bakarken fazla oyalanmadan aşağı inmiş, ayaklarıma bakarken göğsünü şişirecek kadar nefes almıştı. Sanki kendisini sakinleştirmeye çalışıyordu. Gözleri tekrar gözlerime çıkarken bakışları biraz daha yumuşamıştı. Kendisini dikkatli bir şekilde izlediğimi fark ettiği için sorgular gibi tek kaşını kaldırıp soru dolu bakışlarını bana yönlendirirken.

- Dürüst müsünüz?

Sorduğu bu iki kelime karşında bir şey demeden başımı onaylar şekilde salladım. Beni anlar gibi kendisi de başını hafiften aşağı yukarı sallayıp,

- Tam olarak nereden geldiniz?

Ben buna vereceğim cevabı düşünürken karşımdaki kişi her hareketimi en ince ayrıntısına kadar dikkatle izliyordu. Başımı eğip yerdeki halıyı incelerken, Ares'in dediği şey aklıma geldi. İnsan olduğum için bana...

Bir anda önümde bir hareketlenme olurken başımı aniden kaldırdım karşımdaki kişinin bu ani tepkisi ben daha bir şey demediğim hâlde böyleyken söylediğimde nasıl olduğunu düşünmeden edemedim.

Kızıl İblis birçok şey söylemek istiyor ama ne diyeceğini bilmiyor gibi el kol hareketleri yaparken ellerini başına koyup kendi kendine mırıldanırken,

- İmkansız geliyor, bunca zaman boyunca her şey normal iken bir anda bir insanın buraya gelebilmesi...

Dedikleri ile kaşlarımı çattığımda ona insan olduğumu söylediğimi hatırlayamadım. Bir yanlışlık olmalı bu konuyu hiç açmamıştım. Sadece içimden düşün... Bir dakika yoksa... Hayır asıl bu imkansız, nerede görülmüş zihin okuyan birisi. Olamaz, bunun daha net bir açıklaması yok. Düşüncesi bile çok saçma. Telaşım gözlerime yansırken ayaklarımı koltuktan sarkıtıp ineceğim anda bileğimin bir el tarafından tutulması ile yerimden kıpırdayamadım.

- Benden korkuyor musunuz?

Sorduğu soruyu cevapsız bırakırken, bakışlarımda cevap arıyor gibi derin bir şekilde bana odaklanmıştı. Gözlerinde anlayamadığım düşünceler geçerken, bakışlarımı başka tarafa odaklamaya çalıştım.

- Gözlerime bakamıyorsunuz..!

- Ben... Ne diyeceğimi bilemiyorum. Tam olarak neden burada, bu halde olduğuma dair hiçbir fikrim yok. Evime gitmek istiyorum. Son cümlem fısıltı ile çıkarken karşımdaki kişi ne durumda olduğumu anlamış gibi bileğimi serbest bırakırken bakışları yumuşamıştı.

ALBİNOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin