11. Bölüm

17 1 0
                                    

İyi okumalar :)

Gün doğmadan esirleri zorla uyandırmışlardı. Gece biraz olsun kuruyan kıyafetim ve ayağımdaki çamurdan farklı renge bürünen beyaz spor ayakkabımı giymiş diğerleri gibi tekrar yollara düşmüştüm. Sonbaharın sabah ayazı yüzüme vururken yüzüme düşen birkaç tel saçımı kulağımın arkasına sıkıştırmak için ellerimi kaldırdığımda zincirler yüzünden bileğimde oluşan yaralar kendini belli ederken, bunu yapmak bile zor gelmişti.

Yavaştan başlayan yağmur ile haydutlar sığnabilecek bir yer aramaya koyulmuşlardı. Bir süre ilerledikten sonra kayalıkların oluşturduğu küçük bir girintiye haydutlar sığınırken, bende esirler ile birlikte dışarıda ağaçların altında yağmurdan korunmak için iki büklüm şeklinde oturup başımı gökyüzüne kaldırarak yağmuru izlemeye başladım.

Bilmediğim bir nedenden yüzümde sıcak damlalar oluşurken ağladığımı fark ettim. Bunca yaşadığım şeyden sonra bu kadar dayanabilmem bile mucizeyken şimdi duygu boşalması yaşıyordum. Yağmurun etkisi ile ıslanıp kıvırcık olan saçlarım tenime yapışırken verdiği rahatsızlığı umursamadan gözyaşlarım eşliğinde yağmuru izlemeye devam ettim.

Bir süre sonra yağmur etkisini azaltırken yavaştan ayaklanan haydutlarla beraber esirler de ayaklanırken birbirine bağlı olan zincirlerin çekiştirilmesi ile bende kalktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir süre sonra yağmur etkisini azaltırken yavaştan ayaklanan haydutlarla beraber esirler de ayaklanırken birbirine bağlı olan zincirlerin çekiştirilmesi ile bende kalktım.

Güneş başımızın üstünde dururken geçen bu zorlu sürede birkaç defa mola vermiştik ancak bir defalık yemek verilmişti. Ayaklarımda oluşan ağrı hissizleşirken sadece koordine şekilde adım atmaya çalışıyordum. O kadar yürüyüşün ardından birbirine dolanmaması için çaba sarf ettiğim ayaklarıma isyan etmemek için zor dururken, önlerden bir erkeğin sesini duymam ile oraya odaklandım.

Karşıdaki şu tepeyi de geçince...

Önümdeki birkaç kişinin konuşmaları ile söylenen son şeyleri duyamadım. Birilerine sormayı düşünürken karşımızdaki tepe bittikten sonra yolun biteceğini düşünerek söylemekten vazgeçtim.

Tepeye ulaşmıştık ve en tepesinde bir süreliğine dinlenme için dururken aşağı bakmak için döndüğümde, ormanın ortasında olmasına rağmen çok ihtişamlı görünen taşlardan yapılmış bir kule gözlerime ilişirken etrafında da tahtadan yapılmış küçük küçük birçok ev bulunuyordu.

Bende diğerleri gibi yerde bağdaş kurarak oturdum. Kısa süre sonrasında toparlanıp tepeyi inmeye başlamıştık. Topraktan oluşan yola yaklaştıkça bazı kişilerin tiksinti bakışlar ile bize baktığını gördüm. Nedeni iki gün bir gece boyunca yolda olduğumuz için üstümüzün kir pas içinde olduğunu düşünerek, fazla takılmamaya çalıştım.

ALBİNOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin