17. Bölüm

4 1 0
                                    

İyi okumalar :)

Sislerin ardında insan silüetinde üç tane beden gözlerime ilişince, ne yapacağımı bilemeden Kızıl İblis'i dürtmekle yetinebildim. Siyahlara bürünmüş yüzleri görünmeyecek şekilde olan görünüşleri bir yandan bakılmak istenirken bir yandan da tehlikeli bir hava veriyordu. Giderek bize yaklaşırlarken İblis beni hızlı ama dikkatli bir şekilde yere bırakıp arkasına döndüğü gibi sağ elini kaldırarak bir şeyler mırıldanmaya başladı.

Bir anda karşımdaki siyah gölgelerden birisi geriye savrulurken çığlık atmıştım. Bunu beklemediğim için adımlarım geriye giderken gözlerimi Kızıl İblis ve gölgelerden bir türlü alamıyordum.

Gölgelerden birisi elindeki asayı kaldırıp bir şeyler mırıldandığında önümdeki İblis takla atarak geriye savrulmuş oldu. Anın etkisi ile İblis'e doğru adımlayıp yere çömeldiğimde bir şeyin beni hareketsiz bırakması ile kıpırdayamadığımı fark ettim. Korkuyu iliklerime kadar hissederken İblis'e seslenmeye çalıştım. Sesimin bana bile gelmediğini sadece dudaklarımı kıpırdatabildiğimi fark ettiğimde giderek korkum artmıştı.

Ne yapacağımı bilmeden herhangi bir harekette bulunmaya çalışıyordum. Tabi bunca şeye rağmen çabalarım karşılıksız kalırken bir anda havaya kaldırılmıştım. Ayaklarım aniden yerden temasını keserken çığlık atmıştım tabi sesim duyulmuyordu. Yerde uzanmış olan Kızıl İblis ile iletişim kurmak için çabalarken kendisini bir türlü toparlayamamış olmalı ki gözlerini açmamıştı, böylelikle sonumun geldiğini anladım. Her şeyin faydasız olduğunu düşünerek çırpınmaya bıraktım.

Havada asılı bir şekilde dururken gölgelerden birisinin eli ile yaptığı hareket ile isteğim dışında ona doğru gitmeye başladım. Tüm umutlarım İblis'in hareketsizliği ile bir bir sönerken beni bekleyen ölüm için gözlerimi kapatmış ve her ne olacaksa bir anda olmasını ve bitmesini istemekten başka bir isteğim yoktu.

Bir anda ani bir şekilde sertçe dizlerimin üzerine düşerken etrafımda ne olduğunu anlamak için gözlerimi açtığımda Ares'i görmem ile başta rüya olduğunu düşünsem de sonradan beni bulduğunu ve önceki sefer yaptığı gibi beni kurtarmak için savaştığını görmem ile daha ne kadar minnettar olacağımı bilmeden hayranlıkla bakmaya başladım. Önümde olan gölgelerden birisi daha etkisiz hâle gelirken umutlarım onun gelişi ile tekrar canlanmıştı.

Son bir gölge kalmıştı. Ama bu gölgenin gördüğüm kadarıyla gücü diğerlerine göre çok daha fazla olduğunu hissetmem ile devamında olacakları her ne kadar şimdiden hissediyor olsam da elimden bir şey gelmediği için engel olamadım. Son gölgenin yaptığı en küçük harekette bile Ares'in vücudunda açılan birçok derin yara ve kesiklerden diğer gölgelerin gücünün bunun kadar bir etkisi olmadığını anlayabiliyordum. Ares bir süre daha dayanmaya ve olabildiğince karşılık vermeye çalışırken iki tarafın da birbirine yaptıkları büyülerde iki taraf da zarar alıyordu.

Kızıl İblis bir türlü kendine gelemezken ne yapabileceğimi düşünmeye başladım. Ama bir sorunum vardı ki o da gölgenin beni hâlâ hareketsiz bırakması yüzünden yapabileceklerim de kısıtlıydı. Daha doğrusu elimden bir şey gelecekse de böyle bir hâlde gelemezdi.

Geçen her an Ares daha kötü duruma girerken Gölge bu uzun andan sıkılmış olacak ki benim üzerimdeki gücü alıp kendi büyüsüne daha fazla odaklanmaya başladığı sırada, bende vakit kaybetmeden Kızıl İblis'i kendine getirmek için sarstım. İblis gözünü hafiften açarken başta kendisine ne olduğunu anlamak için etrafa bakındı. Vakit gittikçe daralırken Ares'e yardım etmesi için,

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 19 hours ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ALBİNOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin