6. bölüm part 2

350 25 6
                                    

Evet kafeye gitmeye karar vermiştik ama ben buraları bilmiyordum. " Ben buraları bilmiyorum siz seçin kafeyi oraya gidelim."

"Biz mi seçelim?"

" Evet lütfen her dediğimi tekrarlamayın, ailenizde genetik galiba." LAN bende genetik olarak onlara benziyorum. Yok yok genetik her şey değildir benim gibi bazı istisnalar olabilir." Sinem emin misin bizim seçtiğiniz yeri beğeneceğine?" " Eminim sesi güz- şey ben onu sesli mi söyledim?" Ben pot kırdığımı düşünüyordum ama bu sesi güzel abi ağzı kulaklarına varıncaya kadar gülüyor ve gözlerinin içi parlıyordu. Acaba mal mıydı? " Gerçekten sesim güzel mi?"

Küçük çocuklar gibi sormuştu. "Yani şey evet ama sana adın yerine böyle ses--" " boşver sen adamı sesi güzel oğuz'dan çok daha iyi."

Adı oğuzmuş yani en azından daha da rezil olmadan öğrendim. Sanki az rezil olmuşum gibi...

"Her neyse nereye gidiyoruz?" Konuyu kapatmaya çalıştığımı anladılar. Kafalarını çevirdiler sanki böyle olunca güldüklerini anlamadım sanki. " Eee hadi vazgeçip geri gidicem artık."

İkiside aceleyle birbirlerine baktılar. "Tamam her zaman gittiğimiz restoranda gidelim."

Yaklaşık 15 dakika yürüdükten sonra kafe gibi bir yere geldik. Cam kenarında olan bir masaya geçtik. Garson siparişleri verirken ben çikolatalı pasta aldım bunu gören toprakta çikolatalı pasta istedi. Tebessüm ettim tan bir çocuk gibiydi. Oğuz da bunu fark etmiş olacak ki gülerek kafa salladı o da magnolia söylemişti.

"Sinem"

" Efendim"

" Şey biz ikimiz yani toprakla ben seni yani tabii sen de kabul edersen istersen seni tanımak istiyoruz."

"Ya sakin olun Ömer de böyleydi karşınıza Cumhurbaşkanı falan yok tamam çok değerli bir kişilik olduğum doğrudur ama bu kadar kasmanıza gerek yok. "

İkiside kahkaha attı. " Egon halis mi?"

"Tabiki"

Bir süre daha görüştükten sonra çok şükür kendimizi toparlayabildik.

"Ee hadi o zaman birbirimizi tanımaya başlayalım."
1

" Ben başlıyım lütfen, lütfen ben başlıyım."

Toprak gerçekten tam bir çocuktu ama içindeki çocuğu öldürmemesine çok sevinmiştim. Oğuz'la aynı anda başımıza salladık.

"Ben Toprak en seveceğin abin. Tatlıya her türlü bayılırım ekşiye de bayılırım aslında genel olarak yemeğe bayılırım. Üniversite 1'e gidiyorum oyunculuk okuyorum. En sevdiğim renk mavi en en en sevdiğim yemek içli köftedir bol acılı."

Tebessüm edip kafa salladım bu hareketin bile onu mutlu etmişti, hareketlerinden belliydi. Oğuz'a baktım sıra sende anlamında kafa salladım.

"Adım Oğuz ama sen sesi güzel diyebilirsin."

Şeytan... Evil ... Sırf ben utanıyım diye demişti ve başarmıştı yanaklarımın kızardığına emindim. Pislik ikili kahkaha atmıştı. İkisine sinirli sinirli baktım.
2

" Tamam tamam devam ediyorum ben de üniversite 3'e gidiyorum,arkeoloji okuyorum. En sevdiğim renk turuncu ve en sevdiğim yemek patatesli börektir. sanırım sıra sende. "

"Tabii, adım Sinem 17 yaşındayım 11 sınıfa gidiyorum. Sayısal okuyorum ne olacağıma karar veremedim en sevdiğim renk bordo ve en sevdiğim yemek lahmacun. "

Sohbetiniz böyle sürüp gitti gerçekten sohbetleri çok iyiydi bayağı sarıyordu. Saate baktığımda çoktan 2 saatin geçtiğini gördüm.

Tam lavaboya gitmek için kalkacaktım ki telefonum çaldı. SİNAN aaa ne kadar erken arıyor. O geri arayana kadar ben bin kez ölürdüm bana iyi ders oldu.

SİNEM ( GERÇEK AİLEM)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin