Ünversiteye vardığımda her kes ikinci dersteydi. Bu gün bir ilk yaparak telefonsuz gelmiştim okula. Aslına bakılırsa unutmuştum almayı. Ah salak kafam işte.
Sabah kalktığımda o kadın çok sakindi. Galiba dün gece çabuk uyumuş ve geç kaldığımdan habersizdi. Yoksa olacakları anlatmak dahi istemem.
Sınıfa girmemle hoca nasıl olduğumu sordu.
"Merhaba hocam. Kusura bakmayın. Geçiktim bu gün"
"Sorun yok. Sen iyileştin mi ? Arkadaşın hasta olduğunu söylemişti. Zaten geçen sefer de miden kötüleşmişti ben de anlayış gösterdim. Hocalarla anlaştık ve devamsızlığını yazmamaya karar verdik. Ama bundan sonra aynı merhameti göremeyeceksin bilgine."
Şaşırmıştım. Acaba Yücel mi söylemişti hasta olduğumu? Bozuntuya vermedim ama doğruydu hasta sayılırdım birnevi
"Çok teşekkür ederim." Diye bildim sadece.
Tenefüs olunca hemen Yücelin sınıfına gitim. Kendi sırasında oturmuş camdan dışarıyı izliyordu. Sessizce ona yaklaştığımda camdan Tuçeye baktığını farkettim. Sırıtarak omuzuna bir şaplak indirdiğimde çok kötü korkmuştu. Gülüşümü zor susturarak konuşmayı başarmıştım
"Bizim aptal aşık ne yapıyor bu gün ?"
"Salak mısın Feride?"
Söylediği şeyle ikimiz de kahkahayı basmıştık. Dün geceki konserimizden sonra kendimi daha iyi hissediyordum. Arada bunu yapmak önemli.
"Gelmene sevindim"
"Ben de beni kurtarmana sevindim"
"Anlamadım"
"Hocalara fazlaca hasta olduğumu söylemişsin. Onlar da bana devamsızlık yazmamış" Bir kaşını çatarak yüzüme anlamsızca baktığında bu işte bir bok olduğunu anladım.
"Ama ben hiç kimseye hiç birşey söylemedim"
Şaşırmıştım. Ama şaşırmamıştım da. Ama şaşırmıştım.
"Kesin o söylemiştir. Senin kurtarıcı prensin" diyerek konuyu alaya aldı ama ben hala gülecek halde olmadığımı hissettim.
Zilin çalmasıyla sınıfa geri dönüyordum ki sınıfına giden Tuçeyi gördüm. Bir anda kolunda yakaladığımda korkmuştu. Beni görmeyi beklemiyor gibiydi. Kolundan çekiştirerek boş sınıfa götürdüğümde hiç itiraz etmemiş arkamca gelmişti. Ahh salak kız. Çaksana yumuruğu suratıma. Ben Azrailmiyim neden bu kadar korkuyorsun ki. Ahh böyle korkak insanlardan ne de nefret ederdim. Benim kolumu biri öyle tutup çekiştirecek onun kolunu söker alırdım.
Sınıfa girip kapıyı arkadan kapattığımda Tuçenin derin nefes alışlarını duydum. Ona baktığımda yüzünde eskiden farkedemediğim üzüntü ve korku farketmem kalbimin kırılmasına sebep olmuştu. Çok güzeldi. Tüm erkekleri kendine aşık edecek, tüm kızları kıskandıracak kadar güzeldi ve en büyük hatası buydu. Bana bundan başka bir kötülüğü değmemişti ama ben onu fazlaca incitmiştim işte.
Yavaş yavaş ona yaklaştığlmda adımları geriliyordu. Kız bir tekmeyi patlatsana bir taraflarıma. Allahım çıldıracağım. Neyse içimde baş kaldıran öfkeyi bastırarak adımlarımı durdurdum. Oysa artık duvarla bir bütün olmuştu. Derin bir nefes aldım ve benim için ilk olan birşeyi yaptım:
"Biliyorum. Seni çok üzdüm, çok kırdım. Şu ana kadar gereksiz çok fazla şey yaptım. Ama geçen bir olay yaşadım ve hayatın aslında insanları kırıp üzmek için fazlaca kısa olduğunu farkettim. Doğruyu söylemem gerekirse sana yaptığım herşey kıskançlıktandı. Seni çok kıskanıyordum Tuçe. Güzelliğini, iyi kalpli olmanı, ön planda olmanı, her kesin seni sevmesini, herşeyini. Benim sahip olmak istediğim her şeyin en fazlasına sahip oldun hep. Mesela melek gibi bir anneye sahipsin. Sizi dünyadan herşeyden fazla seven bir baban var. Ama ben bütün bunlardan yoksun büyüdüm hep. Ve evet kabul ettim işte. Seni hep kıskandım. Ve kalbim hep sana daha fazla kötü davranmamı istedi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tutsak Aşk (ANONİM 18+)
Teen Fictionİki farklı insan. Adam kadını çok iyi tanıyorken kadın adamı tanımadan ona tutuluyor. Ve tüm hijaye de aslında burada başlıyor. 18+ sahneler var dikkat