1.

211 41 24
                                    

(Sene 1892)





"Bütün yemekleri hazırladınız değil mi kuzum?"

Diye sordu Gülnihal Hanım.
"Evet hanımım isterseniz sofrayı hemen kuralım"

"Ay yok yavrum, biraz daha beklesin aslanım geldiği zaman sıcak sıcak yesin"

Başımla onu onaylayarak benim gibi evin hizmetini gören Arap Sabire ablaya yardım etmeye devam ettim.

Bugün sadece bizim evde değil bütün semtte bir hareketlilik vardı. Ne de olsa İstanbul'un en meşhur kabadayılarından olan Ustra Kemal bugün hapishaneden çıkıyordu.

Ben daha önce onu hiç görmemiştim ama hakkında o kadar çok şey duymuştum ki onu merak etmeden duramıyordum.
Geçen sene beraber kıt kanaat geçindiğimiz hasta annemin ölümü üzerine birde kaldığım evden olunca sokaklara düşmüştüm. Dış görünüşüm ve özel durumum yüzündende ne kimse bana bir iş verebilmiş ne de yaptığım işlerde düzgün muamele görmüştüm, işte o anda Gülnihal Hanım bana sahip çıkmış beni evine almıştı.
Burada hem ev işlerini yapıyor hem karnımı doyuruyordum, bana aylık harçlık bile veriyorlardı.

Kuyruğunu diklestirip ayağıma dolanan Ceylan'la gülümseyip beyaz tüylerini okşadım.
Aslen Türk değildim ama Osmanlıydım. Annemin anlattığına göre Rumeli'den göçen hıristiyan bir aileydik.

"Matteo, sıcak su koydunuz mu?" dedi Neriman.
Başımı sallayarak ona istediği verdim.
Neriman'da bu evin küçük hanımıydı, hemen hemen benimle yaşıt güzel bir kızdı. Asla elinden kitap düşürmezdi tıpkı şimdi olduğu gibi.

"Teşekkürler"

Mutfaktaki işim bitince başka bir şey kalmış mıydı diye düşünerek Gülnihal Hanımın yanına gittim, o ise biraz oturmamı söyleyerek odadaki kanepelerden birine geçti.

Çok varlıklı olmasalardı durumları iyiydi, duyduğuma göre dört tane kendilerine ait evleri birde Ustura Kemal'in kendine ait olan bir dükkanı varmış. Kemal hapisteykende alınan kiralarla geçiniyorduk bu da az bir şey değildi.

Acaba herkesin hem sevip çok korktuğu bu kabadayı ne zaman evine teşrif edecekti?




~

Geniş omuzlarına attığı ceketi ve elindeki kehribar rengi tesbihi ile başındaki fesi düzeltti genç adam.

Hapishaneden çıktığı gibi bizzat en yakın dostları karşılamıştı onu başta Şahin olmak üzere. O kendisinde bir sene önce çıkmıştı hapisten çünkü mahkeme Ustura Kemal'e iki sene kendisi gibi kabadayı olan Şahin'eyse bir sene hapis cezası vermişlerdi.

Aslında onları polislerde tanır saygı da duyardı çünkü yaptıklarıyla kimi zaman onlarında işini kolaylaştırırlardı fakat Ustura Kemal'in kavga esnasında bir adamı yaralamasıyla işler büyümüştü.
Aslında Kemal elinin ayarını bilen bir adamdı fakat yaraladığı kişinin kanında pıhtılaşmamak gibi bir sorun olduğu için ne yazık ki durumlar değişmişti. Tabi tek sebebi bu değildi ama bu olay bardağı taşıran son damla oldu.

"Ah be Kemal bir kanı bozuk için bu yaptıkları reva mıydı?" dedi Hamza.

Şahin onu başıyla onaylarak elini dostunun omzuna attı.


Mahalleye girdikleri zaman tam altı kişilerdi Şahin ve Kemal yan yana diğerleride biraz geriden takip ediyorlardı onları.
Mahalleli her ne kadar ondan korksada bir yandan da çıktığı için çok seviniyorlardı çünkü Ustura Kemal'in yokluğunu fırsat bilerek mahalleyi iti serserisi avcu altına almıştı.
Aynı zamanda Kemal tıpkı diğer çoğu kabadayı gibi mahallesinde ihtiyacı olanın yardımına koşar açı doyurur fakiri giydirirdi bu sayade kazanmıştı aslında herkesin saygısını.

Genç kızlar yüzlerine örttükleri kumaşlarla pencerelerinden gelenleri izliyorlardı. Elbetteki çoğu hayrandı bu yakışıklı kabadayıya. Şimdiden onun için aşk mektupları yazanlar bile vardı.

"Durun hele" dedi Kemal kaşlarını çatarak ve arkasına dönüp kendilerini takip eden çocuklara baktı.
Çocuklar kendilerinden emin bir şekilde omuzlarını gererek karşılarında duruyorlardı.
Şahin gülümseyerek ellerini arkasından birleştirdi.

"Hayırdır aslanlar? " Diye sordu Ustura Kemal tek kaşını kaldırarak.
Çocuklar gülmelerin bastırmaya çalışırken içlerinden biri konuştu.

"Burası bizim bölgemizdir haracını vermeyen buradan geçemez"

Ustura Kemal gülümseyerek elini cebine attı ve üç mecidiye çıkartıp konuşana uzattı.
"Yeterli mi?"
Çocuklar birbirlerine bakıp gülüşürlerken teşekkür edip koşarak hoplaya zıplaya kendi yollarına gitmeye başladılar.

Onların kahvehanenin önüne geldiklerini görünce oturan bütün adamlar kalkarak selam verip hoş geldinler demeye başladı.

"Hoş bulduk efendiler" dedi Kemal gülümseyerek.

"Çok şükür sağ salim geldin Kemal vallahi yokluğunda mahalleyi iti kopuğu rahat bırakmadı  geldiğini duymalarıyla bile ortalarda gözükmez oldular"

"Özledik seni be Kemal"

"Allah bir daha yokluğunu göstermesin"

"Eyvallah, Eyvallah. Kasap Ahmet efendi burada mı?" dedi Kemal bir yandanda gözleriyle onu arayarak.

"Buyur Kemal'im"

Ustura Kemal ihtiyar adamın yanına gelip cebinden çıkarttığı içi para dolu zarfı ona uzattı ve eğilip kulağına kısık sesle "En besili ineğini kes bütün mahalleye dağıt, lâkin benden olduğunu sakın kimseye söyleme. Biz davul zurnayla yardım yapan it soyuna benzemeyiz" dedi.

Paraları gözden geçirip gülümsedi Ahmet efendi "Sen nasıl istersen Ustura"

"Ee, oturmayacak mısın Kemal?"

"Kalsın ilk önce Gülnihal Sultanı görmem gerek" deyip vedalaştı pala bıyıklı adam ve adımlarını kendi evine yöneltti.

Nasıl da özlemişti annesini ve kardeşini. Her ne kadar hapishanedeykende onu görmeye gelselerde onlara hiç doyamamıştı.

Nihayet evinin önüne geldiği zaman kendisini karşılayacak olan ilk kişinin bir yabancı olacağını bilmiyordu Ustura Kemal.



















Selam bebeklerim yeni bir kitapla karşınızdayım umarım beğenirsiniz. Sizi seviyorum muah❤️

Ha bu arada
1 lira = 5 mecidiye, 1 lira = 100 kuruş, 1 lira = 4000 para L.T.
Belki ihtiyacınız olur öylesine.

KABADAYI BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin