9.

853 93 32
                                    


"EH haDi NeRiman kıZım BizE kAhvE yaPıveR" dedi yanımda duran Neriman içerideki Şahende Hanımı taklit ederek.
"Sanki kendi evi, ay yemin ederim çıldıracağım"

Kahveyi pişirirken, öfkeyle yerinde zıplayıp duvarları sıkan kızı izliyordum.
Elbette kahveleri ben yapıyordum şuan. Çünkü Neriman ne yazık ki kahve yapmayı da bececeremiyordu.
Zaten becerebilse de şuan bu içeride oturan kadınların kahvesine kesin zehir koyardı.

"Allahım ne zaman gidecek bunlar"

"Daha yeni geldiler Neriman" dedim kahve cezvesini mangaldan alarak.

Kahve fincanlarını bana tek tek uzattı.
"Yine birbirlerine düşselerde annemde onları evden atsa"
Ayağıma sürtünen tüylü şeyi fark edince yere bakıp bunun Ceylan olduğunu anladım. Susamış olsa gerekti. Hemen onun özel tasını alıp suyla doldurdum ve beyaz kedinin önüne bıraktım.

"Merak etme. Sen birine öbüründen daha çok ilgi göster onlar zaten direkt birbirini yer" tepsiyi ona uzatırken bana bakıp sırıttı.
Eyvah kesin yapacaktı.

Onun peşinden bende girdim salona Neriman çok hanım hanımcık bir şekilde kahveleri ikram edip yanıma geçti. Ona kaş göz yaparak herhangi bir saçmalık yapmamasını işaret ettim o da aynı şekilde 'bekle ve gör' manasında başını salladı.

Biz öylesine konuşmadan işaretlerle anlaşırken "Kahvelerde pek güzelmiş. İlk defa bu kadar lezzetlisini içiyorum" dedi Arife Hanım.

"Teşekkür ederim. Afiyet olsun"
Bir anda altı kadının da dönüp bana bakmasıyla boş bulunarak kırdığım potu fark ettim.

Gülümsemeye çalışarak Neriman'ı baktım o da kendisini gülmemek için tutmaya çalışıyordu. Neyseki kadınlar bunun üzerinde çok durmadı.

Mutfaktaki işini halleden Ceylan'da koşarak içeri girip Gülnihal Hanımın koltuğunun yanındaki yerine yerleşti.

"Geçenlerde sizin için gönderdiğim tavuk yemeğini beğenmiş miydiniz Gülnihal Hanımcığım?"

"Evet Arife Hanım pek güzeldi"

"Oh ne sevindim. Ya siz, Neriman kızım?"

Neriman yerinde hafifçe doğrulak "Bende beğendim, lakin sanki eti biraz sert gibiydi?"

Kolunu çimdikledim. O da bana bakıp kaşlarını çattı.

"Ah! olabilir tabi haklısın kızım. Ben bizim Selime'ye iki yaşındaki tavuğu kes dedim o gidip beş yaşındaki tavuğu kesmiş. Bundan kaynaklı olsa gerek"

Bu noktada Şahende Hanımın kızı Nezihe gülerek "Aman Arife Hanımcığım Selime abla ne bilsin tavuğun yaşını, o daha kendi yaşını bilmez. Baksanıza ben yirmibeşim diye dolanıyor etrafta" dedi.

"Pft" yanımda gülen Neriman'ın tekrar kolunu sıkıp uyardım.

"Aaa cahil kızın ettiği lafa bakın hele! Geçenlerde imam efendi makbuz için yaşımı hesaplarken yirmibeş demedi mi? Gerçi hoş imam efendi onbeş bile dese sen onu hasedinden otuzbeşe çıkartırsın" dedi Selime.

Nezihe bir kez daha gülerek "Aman canım ne onbeşi? Beş yaşındasın sen beş, aman bebeciğim"

Neriman daha fazla kendini tutamayıp arkasını dönmüştü bende yine çimdik attım koluna. Yani bu kadınların arasında da yaptığı hareket doğru muydu?

Neriman kolunu ovarak bana kaşlarını çatıp kısık sesiyle "İkide bir çimdik atmaktan kolumu oydun Matteo. İstersen birdahakine tekme at"

"Uslu dur sende biraz" Diye uyardım onu.

KABADAYI BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin