5.

902 97 22
                                    


Sessizce başını içeriye uzattı genç oğlan odada kimsenin olmadığını görünce sevinerek elindeki kıyafetlerle Ustura Kemal'in odasına girdi.
İşini çar çabuk halledip gitmek istiyordu. Kıyafetleri ahşap dolaba yerleştirdikten sonra açılan kapıyla gözlerini sıkı sıkı yumdu.
Şimdi olacak iş miydi bu.

Ustura Kemal kendisini ve kardeşini o halde gördükten sonra neyseki Gülnihal Hanımın müdahalesi ile hiçbir şey yapamadı.
Fakat şimdi bu odada Matteo'ya istediğini yapabilirdi.
Bu düşünceler ve yanına gelen adımlarla oğlan derince yutkundu.
Çünkü Ustura Kemal'in zamanında adam öldürdüğünü biliyordu.
Fakat bu kişi el kadar bir kız çocuğuna tecavüz ettiği için idam cezası almış kaçmaya çalışırken de Ustura Kemal tarafından yakalanıp öldürülmüştü.

Devlet ise zaten adam öldürüleceği için ve Kemal'in nasıl bir adam olduğunu da bildikleri için bir uyarıdan fazlasını yapmamıştı.
Oğlan aslında bunun için ondan korkmuyordu hatta bu yaptığından ötürü adama hak veriyordu.
Ama şimdi kendisine bu kadar öfkeli olan adam acaba ona ne yapardı?

Matteo o sırada önüne dönmüştü ve bakışlarını yerden hiç kaldırmıyordu. Adam biraz daha oğlana yaklaşarak aralarında bir adımlık mesafe bıraktı.
"Yüzüme bak" Diye konuştu Kemal sert bir sesle.

Kız kardeşini ve bu farklı duygular beslediği oğlanı sarmaş dolaş görünce aklını kaybedecek gibi olmuştu. İşin aslını öğrenmek için yanıp tutuşuyordu. Emindi ki kız kardeşi bu oğlana gönül vermezdi çünkü onu tanıyordu fakat nedense adam en çok Matteo'nun duygularından endişe ediyordu.

"Matteo"

"Kemal beyim!"

İkiside aynı anda konuşmuşlardı. Matteo onun sözünü kesmenin verdiği gerginlikle kendini açıklayamaya koyuldu. Bu adama doğru düzgün nasıl hitap edeceğini de unutmuştu.

"B-benim size bir açıklama yapmam gerekiyor"

Kemal de zaten bunu istiyordu. Kendisine olan hitabı da onu ayrıyeten memnun etmişti yüzündeki ifadeyi biraz daha yumuşatarak "Konuş o vakit. Neydi benim gördüklerim?"

Matteo bir kez daha yutkunarak acele acele konuşmaya başladı.
"Bakın efendim benim ve Neriman'ın arasında asla gördüğünüz gibi bir şey yok. Biz kardeş gibiyiz. Ben Neriman'ı severim o da beni sever y-yani kardeş olarak. Siz Neriman'a ne gözle bakıyorsanız bende aynen o gözle bakarım. Siz bizi gördüğünüz zaman aslında Keriman... yani Neriman yarın Kerimanlara gidecekmişte benimde yanında gitmemi istedi. Ben kabul edince o da sevinerek boynuma atıldı. Yani biz.. Yani ben ve o-"

Çenesini narince tutan parmaklarla Matteo konuşmaya devam edemeden sadece adamın koyu gözlerine bakmaya başladı. Artık öfkeli değildi adam aksine gülümsüyordu.
"Yeter bu kadar Matteo. Önce nefes al hele. Ben anlamam gerekeni anladım" dedi Kemal.

Elini oğlandan çekerken onun kızaran güzel yüzünü izlemeye başladı. Konuşurken o kadar tatlı gözüküyordu ki biraz daha devam etse adam kendisini tutamayacağını hissetti.

"O zaman artık bana öfkeli değil misiniz?" Diye sordu Matteo merakla.

Kemal başını iki yana sallayarak "Hayır" cevabını verdi.

O an Matteo rahat bir nefes vererek gülümsedi. Kurtulmuştu.
"Öyleyse... başka bir arzunuz da yoksa ben gidebilir miyim?"

İşte genç adam bunu istemiyordu. Bu güzel yüze doya doya bakmak istiyordu.
"Yarın Neriman ile beraber gideceğini söylemiştin"

"Evet, hem yanında bir erkek olursa daha güvende olur" cevabını verdi oğlan.

Bu sözler Ustura Kemal'in dudaklarında yan bir gülümseme oluşmasını sağladı ve oğlanı baştan aşağı süzdü.
Kısa olmasa da orta boylu, zayıf yapılı, narince, dokunsan bile bayılacak bir çocuk gibi görünüyordu.

"Öyledir elbette"

Matteo'da onun bu halinden yararlanıp başını yana eğerek konuştu "Gidebilir miyim?"

Onu başıyla onayladı Kemal, oğlan çıkarken de hâlâ gülümsüyordu.

Matteo da kendi kendine konuşarak odasına girerken. Yarın için hazırlığını yapmaya koyulmuştu bile.

~

Sabah uyandıktan sonra kapımın çalındığını duydum.
"Matteo uyanma vakti" Bu Neriman'ın sesiydi.
Nadiren bu kadar erken uyanıyordu. Odadan çıktığım zaman Neriman kollarını bağlayarak beni baştan aşağı süzdü.
"İlk defa bu kadar geç kalkıyorsun"

"Geç mi? Saat kaç"

"Sekizi çeyrek geçiyor"

"Ne!?"

Gözlerimi kocaman büyüterek ona bakıyordum. Taş çatlasın en fazla sabah yedide kalkardım.

"Hadi gel kahvaltımızı yapalım"

"Ağabeyin evde mi?"

"Hayır o erkenden çıkıyor"

"Tüh, aç aç mı gitti"

"Merak etme o dükkanında yer bir şeyler"

Beraber yemeklerimizi yedikten sonra Neriman hazırlanmak için odasına gitti o sırada Gülnihal Hanım bana bakarak düşünüyordu. Benim meraklı bakışlarımı fark ettiği zaman gülümsedi.
"Sen erkekler bölümünde gideceksin değil mi oğlum?"

Tramvay konusundan bahsediyordu Gülnihal Hanım.
Tramvayda kadınların ve erkeklerin yeri ayrıydı.

"Elbette erkeklerin olduğu tarafta gideceğim"
Başını sallayarak dudaklarını birbirine bastırdı karşımdaki kadın.

Neriman da çarşaflarını giymiş yanıma gelmişti.
"Gidelim mi?"

Onu onayladıktan sonra beraberce çıkmıştık evden.

Biletlerimizi alarak tramvaya yerleştik. Ben erkeklerin olduğu tarafa geçerken hafif siyahi, tombul, Rum matmazellerine benzeyeceğim diye komik olmuş süsünü bir hayli abartmış Arap bir kadın hanımların olduğu tarafa geçiyordu elindeki torbalarla.
Ben erkeklerin bulunduğu yere geçtiğim zaman oturacak bir yer olmadığı için ayakta beklemeye başladım. Bir yandan da etrafıma bakıyordum.

Kimi uyukluyor kimi de elindeki kitabı okuyor kimi de yanındaki ile konuşuyordu. Beklediğimden daha sessizdi tabi aynı şey kadınlar tarafı için geçerli değildi.

Onların tarafından yüksek ihtimal o Arap kadın sesini yükseltmiş konuşuyordu.
"Kimkir Kimkir ne gülüyo ayo? Açikta bir yer mi gördü? Yoksa benim suratıma meymun mu oyneyor?"

Cevap gecikmemişti elbette. Genç bir kız sesi buna hitaben "Ayol gülünmezde ne yapılır? Şuna bak şık olacam derken komik olmuş"

"Komik olan ben değil senin falanca yerindir..."

Kocaman olmuş gözlerimle başımı çevirirken bizim taraftaki erkeklerden biri kadınların duyabileceği bir sesle duvara uyarı için vurarak "Hanımlar hanımlar laflarınıza biraz dikkat edin bu tarafta erkeklerin olduğunu unutuyorsunuz, çoluk çocukta duyuyor sizi!"

Onun bu sözleriyle yan taraftaki sesler kesildi.

Başımı kaldırdığım zaman bana bakan iki adamla göz göze geldim. İçlerinden biri, bir yandan bana bakıyor bir yandan da eliyle bıyığını okşuyordu. Kaşlarımı çatarak başka tarafa döndüm.

Nihayet gideceğimiz yere varmıştık.

Neriman'ı bulduğum zaman onunla beraber yürümeye başladık bir yandan da o bana tramvaydaki o malum olayı anlatıyordu.

Tam ara sokaklardan geçerken içimi bir korku kapladı.
Arkamı döndüğüm zaman bu korkum giderek daha da artmıştı. Bunlar o adamlardı. Yanımdaki kızın kolunu tutarken kısık bir sesle konuştum.

"Neriman, galiba bizi takip ediyorlar"






KABADAYI BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin