11.

6.2K 431 123
                                    


Şu anda tramvaya binmiş oturuyorduk.
Geçenlerde yaşanan hadiseden sonra bu sefer bende kadınlar tarafına geçmiştim, çokta bir olay çıkmamıştı bunun için.
Ben ve Gülnihal Hanım yan yana Neriman ve benim tanımadığım bir kadın ise karşımıza oturmuşlardı.

Bugün Kerimanlara gidecektik, Ustura Kemal'in başka bir işi çıktığı için o bize eşlik edemedi. Dün akşamda epey geç, sabaha karşı gelmişti.

Belkide başka birinin yanındaydı nedense bu biraz içimi huzursuz ediyordu.

Sessiz sakin yolculuğumuzu yaparken Gülnihal Hanım halinden pek memnun değil gibiydi yola hiç dayanamazdı. Onun için tramvaya binmiştik bu sefer çünkü tramvay daha hızlıydı.
Yan tarafımızda da başka çarşaflı kadınlar vardı. Genç bir kızın elini tutan küçük bir kız vardı ki, ben hayatımda böyle çocuk görmedim.

Ablası olduğunu öğrendiğim kızla öyle bir konuşuyordu ki hayatımda böyle küfürler duymamıştım.
Yaşı altı-yedi ya vardı ya yoktu.
Sadece ben değil diğer tüm kadınlarda onu gösterip birbirlerine kaş göz yapıyorlardı.
Neriman'ın yanındaki kadın ilk önce kendi kendine sonrada küçük kızın ablasına hitaben konuştu "Aman kızım hiç dikkat etmez misin kardeşinin söylediklerine siz bunu nerede büyüttünüz? Tulumbacı kahvehanesinde mi?" fakat onun dinleyen yoktu, eh bizim ihtiyar kadında biraz dilli gibiydi bu sefer susturmak için küçük kıza hitaben konuşup uyardı.

Ama kız dinler mi, bu seferde bizim kadıncağıza küfürler savuruyordu.
"Bana bak. Ben senin ablana benzemem, duydun mu beni? Şimdi iki parmağımı ağzına sokarsam, donluk salaşpur gibi iki tarafa ayırı veririm"

"Kısrak kaltak... Kısrak... Kısrak"

"Kıskıvrak kal inşallah, sümüklüböcek suratlı musibet"

"Kısrak... Kısrak"

Gözlerim sonuna kadar açık bakıyordum küçük kıza bunlar nasıl laflardı öyle. Ablasınında bir şey dediği yoktu.
En sonunda bizim ihtiyar bize doğru dönüp "Aman yaradana kurban olayım. Çocuktan başka her şeye benziyor. Evlere şenlik bu iç çıbanını hangi ana doğurdu?"

Neriman gülmemek için ağzını tutarken koca kadınla el kadar çocuğun bu tartışması çoğu kadını güldürmüştü.

Nihayet geleceğimiz yere varmıştık. Tramvay durunca bizde indik.
Az bir yol daha ilerledikten sonra Kerimanların evine gelmiştik. Bu sefer bize kapıyı Keriman açtı. Güler yüzle hepimizi içeri alıp Gülnihal Hanım ile özel olarak alakadar oldu.

"Hoş geldiniz" duyduğum sesle başımı çevirip bize doğru gelen adama baktım. İlyas.
Şaşırmıştım bu saatte mi çıkıyordu işten.

"Sende hoş geldin Matteo" bana yaklaşarak konuşan adamla gülümseyip teşekkür ettim. İki kızda bize bakarak birbirlerini dürtüyordu.
Salona geçtiğimizde Didar dadı da geldi yanımıza o da Gülnihal Hanımın yanına geçmişti.

Gülnihal Hanım pek fazla İlyas'ı tanımadığı için ona birkaç soru sormuştu, hepsinide tam bir beyefendi gibi cevapladı İlyas.
Giyimi kuşamıda pek hoş sayılırdı. Keriman benimle konuşurken karşımızda oturan adamın bana olan bakışlarını hissedebiliyordum.

Çok uzun sürmeden kapı çaldı tam dadısı kalkacakken Keriman onu oturttu ve kendisi kapıyı açmak için yanımızdan ayrıldı. Didar dadı da onun arkasından mutfağa bakmak için çıktı.

"Selamın aleyküm" diyerek içeri girdi Kemal ve Hamza. Odada ki herkeste onlar gibi cevap vermişti.

Yemek hazırlanana kadar biraz sohbet etmişlerdi ben olaya pek dahil olmuyordum. O sırada ban doğru eğilip konuşan İlyas Bey ile başımı ona çevirdim.

KABADAYI BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin