İşlerimizi bitirmiş Sabire abla ile beraber oturuyorduk. Dün Kerimanlardan dönerken Ustura Kemal'de bizimle beraber gelmişti. Doğrusu bu sayede bende rahatlamıştım.O takip olayına gelince Neriman benden yalvararak bunu gizli tutmamızı istedi. Yoksa bundan sonra ağabeyi her dışarı çıktığımızda peşimize adam taktıracaktı.
"Sabire abla senin bu bana anlattığın hikaye bitmemişti hatırlıyor musun?"
Yarı uykular vaziyette olan Sabire abla bu sözlerimle gözlerini kırpıştırıp baktı bana. "Hangisi? Heh şu Paşa ile ilgili olan. Nerede kalmıştık en son?"
"Paşa ile konuştuktan sonra oğlan evden gidiyordu"
"Tamam tamam hatırladım"
"Ne yapıyorsunuz?" dedi Neriman içeri girip yanımıza oturarak.
"Sana Sabire ablanın en son anlattığı yarım kalan hikayeden bahsetmiştim ya, işte o" dedim."Ah iyi o zaman bende merak etmiştim. Hadi anlat Sabire abla"
"Tamam ama bidaha sözümü kesmeyin... Bu bizim oğlan konaktan gittikten sonra ilk birkaç gün pek bir şey olmadı fakat annesi hâlâ oğlandan haber alamamıştı kadıncağız öyle eli kolu bağlı oturuyordu Paşadan da pek ses seda yoktu. Sonra birkaç gün daha geçti oğlan yine yok. Paşa ise artık dayanamamış olacak ki oğlanın annesine onu nerede olduğunu sordu kadınsa bilmediğini kendisine hiçbir haber göndermediğini söyleyince. Paşaya bir haller oldu etrafa oğlanın bulunması için haberler göndermeye başladı annesineyse tanıdık akraba, dost kim varsa söylemesini istedi"
"Hiçbiriniz anlamadı mı ne olduğunu?"
"Nerde? biz oğlan bir kusur işleyip Paşayı kızdırdığını Paşanın bunun için onu aradığını düşünüyorduk. Daha sonraları benim şüphelerim arttı. Paşa hiç âdeti olmadığı halde eve geç gelmeye başladı gittikçe daha asabi olmaya halden düşmeye başladı. Cümle âlem şahit dağ gibi heybetli adamdı tıpkı bizim Ustura Kemal gibi ama artık eskisine kıyasla daha yorgun gözükür oldu. Aradan kaç gün geçti hatırlamam ben Paşanın yemeğini götürmek için odasına girecekken onun kendi kendine konuştuğunu duydum 'Keşke yapmasaydım, keşke onu hiç söylemeseydim hiç değilse şuan yanımda olurdun' diye sayıklıyordu. Şaşırmıştım ne demişti ki o kadar diye düşündüm"
"Ahh!" ve hemen ardından duyduğumuz düşme sesiyle yerimizden fırladık. Koşarak merdivenlerin oraya geldiğimde Gülnihal Hanımın belini tutarak yerde kıvrandığını gördüm. Hemen yardım aderek kaldırdım zavallı hanımımı. Belliki merdivenlerden düşmüştü.
"Anne!" Neriman annesinin koluna girerken ona bunun nasıl olduğunu soruyordu.
"Başım döndü biraz son iki basamak kala ayağımı yanlış yere atınca yuvarlandım işte böyle kabak gibi""İyi misiniz hanımım, kötü bir ağrınız var mı?"
"Yok oğlum yok, çokta abartılacak bir şey değil merak etmeyin"
"Emin misin anne?"
"Evet dedik ya kızım, allah halla"
Ona yardım ederek salona götürüp koltuğa oturttuk Sabire abla da su getirmeye gitti.
Çok şükür ki ciddi bir şeyi yoktu Gülnihal Hanımın.~
Ara sıra ziyaret ettiği sabahçı kahvesine giderken iki adamın bir oğlanı hırpaladığını gördü Şahin.
"Ne oluyor lan orada!" Diye bağırıp hızla adamların üzerine yürüdü Şahin.
Birini ensesinden tuttuğu gibi gelişi güzel fırlattı öbürünede elini kaldırmış tam vuracakken adam telaşla konuştu "Aman Şahin ağa sen bu çocuğun ne serseri olduğunu bilmezsin. Kaç defa bizim dükkandan bir şeyler arakladı bizde onu hazır sürüsünden ayrı bulunca-""Ne diyorsun ulan! İki tane ayı gibi herif bir çocuğa saldırıyorsunuz, sebebi ne olursa olsun kendinden güçsüz vurmak delikanlılığa sığar mı lan?"
"Ama Şahin-"
"Kes! Oğlanın zararı neyse ben karşılarım. Eğer bir daha sizi böyle bir durumda görürsem o zaman başka şekilde konuşurum sizinle. Defolun şimdi" onun bu sözleriyle adamlar hemen toparlanıp üstüne birde özür dileyerek kaçar gibi uzaklaştılar.
Şahin giden adamların arkasından bakarken kendisini izleyen bir çift siyah göze döndü ve oğlana doğru yaklaştı. İlk başta bir şey demeden sadece izledi oğlanın yüzünü adam.
Oğlan gençti birazda zayıf simsiyah saçlarına ve gözlerine kıyasla teni bembeyazdı. Bu beyaz tende de kiraz rengi kalın dudaklar kendini epey belli ediyordu. Tam bir oğlan güzeliydi.Yutkunarak kendine geldikten sonra konuştu Şahin "Seninde bir daha arıza çıkarttığını duymayayım çocuk. Adın ne senin?"
Oğlan adamın bu sözlerini görmezden gelerek yüzünü izlemeye devam etti.
Bu adamı tanıyordu evet, bu adı Ustura Kemal ile beraber anılan Delibaş Şahin'di. Bir kaç defa uzaktan görmüştü bu adamı."Sorumu işitmedin mi sen? " dedi adam kaşlarını çatarak.
"Karayel"
Başka da bir şey söylemedi oğlan.Şahin son bir kez daha oğlana baktıktan sonra tekrar uyarı dolu sesiyle "Eğer serseriliğe devam edersen tıpkı diğerleri gibi sende payına düşeni alırsın Karayel. Şimdi evine dön" deyip yoluna devam etti.
~
Evine vardıktan sonra kapıyı ona açan kadına gülümseyerek teşekkür etti Kemal. Annesi ve kız kardeşi salonda oturmuş onun gelmesini bekliyorlardı.
"Hoş geldin oğlum"
"Hoş buldum anam"
"Sofrayı hazırlayın Sabire!" diyerek mutfağa seslendi Gülnihal Hanım.
"Ben odamdayım ana"
"Yemeğini yemeyecek misin?"
"Önce kıyafetlerimi değiştireyim" deyip salondan ayrıldı Kemal.
Odasına girip kapıyı arkasından kapattı ve büyük dolaba yöneldi.Gözlerini yavaşça açarken havanın karardığını fark eden Matteo hemen yerinden kalkıp katladığı kıyafetlerin arasından Ustura Kemal'e ait olanları aldı. Biraz kestireyim derken uyuyakalmıştı.
"Eyvah Ustura Kemal gelmeden hemen bu kıyafetlerini götürsem iyi olacak" Diye konuştu kendi kendine oğlan. Aceleyle kıyafetleri toplayıp onun odasına yöneldi.
Henüz gelmediğini düşündüğü için de çat diye kapıyı açıp içeri daldı oğlan.
İçeri girmesiylede adamı üstü çıplak bir şekilde ve kemerini çıkartırken gördü. Gözleri sonuna kadar açılan oğlan korkuyla kapıyı tekrar hızla çat diye kapattı.Ustura Kemal kaşlarını kaldırıp üstlerini değiştirirken bir yandanda kendi kendine gülümsüyorum Matteo ise kapının arkasına yaslanmış derin soluklar alıyordu.
Elini başına vurarak "Aptal kafam! Öyle pat diye içeri girilir mi, ya daha kötü bir şey görseydim?" dedi.Adam onu çağırmadan asla girmeyi düşünmüyordu oğlan.
Nihayet içeriden kendisine seslenilince bu sefer yavaşça kapıyı açarak içeri girdi."B-ben özür dilerim geldiğinizi bilmiyordum o yüzden öyle densiz gibi girdim içeri, bağışlayın"
Oğlanın mahçup ifadesiyle derin bir iç çekti Kemal."Önemi yok, lâkin bundan sonra girmeden önce izin istersen ikimiz için daha iyi olacak"
"Tabi-tabiiki"
Oğlan kıyafetleri bıraktıktan sonra hemen dışarı çıktı onun arkasından da Kemal.
Yaşadığı Bu olay yüzünden yüzü kıpkırmızı olan oğlan utancından yemeğe inmeye cesaret edemedi. Uztura Kemal'in o yapılı koca çıplak gövdesi zihninden gitmiyordu bir türlü artık onun yüzüne doğru dürüst bakamayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KABADAYI BxB
Historical FictionAnnesinin ölümünden sonra hiçkimsesi ve kalacak bir yeri olmayan Matteo kendisine evini açan temiz kalpli Gülnihal Hanım'ın teklifini kabul eder bu sayede de hem onların evinde kalır hemde ev işlerini görür. Fakat Gülnihal Hanım aynı zamanda İstanbu...