- Yirmi Birinci Bölüm -

54 10 135
                                    

ben bölümü yalın'ın "sonsuz ol" şarkısını dinleyerek yazdım, siz de onu dinleyerek okuyabilirsiniz <3

• • •

Cenazenin üstünden bir gün geçmişti bile.

Bütün ısrarlara rağmen yanında kalmak isteyen kimseyi kabul etmemişti Atsumu. Kardeşinin yatağında bir sağa, bir sola dönmüştü gece boyu. Uykusu yoktu, istese de uyuyamazdı. Gözyaşları gece boyunca yüzünü yıkamış, karanlık odanın duvarlarını izlemişti.

Haftanın her gününe kurulu alarmı çaldığında saatin yediye geldiğini anladı. Evde uzun süre duyduğu tek sesin kaynağı olan telefonunu sessize aldı, zorlukla doğruldu yatakta. Kardeşine ait yastık hâlâ kucağındaydı.

Uzun uzun kokladı, başındaki rahatsız edici ağrı ona resmen ilaç içmesi gerektiğini söylüyordu. Ama biliyordu ki ilaç içmeden önce bir şeyler yemesi gerekiyordu.

İstemeye istemeye, zorlanarak kalktı yataktan. Ayaklarını sürüye sürüye ilerledi, kapıyı açması ile koridora çıkmıştı.

Zar zor mutfağa varmıştı, çok yorgundu. Mutfağa girdiğinde gözüne takılan ilk şey lavaboydu.

O günden beri temizlememişti.

Kafasındaki kahvaltı fikirleri hızla uçup giderken, boğazındaki yumruyu gidermek için yutkunmaya çalıştı Atsumu. Kalbinin hızlı hızlı çarptığını hissediyordu, elleri titriyordu.

Başını hızla çevirdi lekeleri daha fazla görmemek adına. Yavaş adımlarla ilerledi buzdolabına, kapağını açtı sessizce.

Gördüğü ile duraksadı, ya da göremediği ile.

Osamu'nun her sabah kendisine hazırladığı sandviçleri koyduğu yere baktı, ne de iyi takıyordu kardeşi onu. Sabahları kahvaltı etmez, hastanedeyken de Osamu'nun akşam kendisine hazırlayacağı yemeklerin heyecanı ile midesini doldurmamak için bir şeyler yemezdi.

Şimdi ne Osamu vardı, ne de Atsumu için hazırladığı yemekler.

Derin bir iç çekti, önceki gün Akaashi'nin kendileri için yaptığı çorbayı çıkardı. Çorbanın tarifini hiç güvenmedikleri, en azından Atsumu onun yemek yapma becerilerine güvenmiyordu, Bokuto'dan almışlardı. Tencereyi ocağa koyup altını yaktı, çorba ısınırken tabakları çıkarmıştı o da.

Bir sandalyeye oturdu, cebinden telefonunu çıkardı. Pek çok kişiden sayısız cevapsız arama ve okunmamış mesaj vardı. Telefonu tekrar cebine koydu Atsumu, kimseyle iletişim kuracak enerjisi yoktu.

Dakikalar içinde ısınmıştı çorba. Atsumu ayağa kalktı, tabaklardan birinin içine çorba doldurdu. Fazla ısıtmamıştı çorbayı, Osamu sıcak çorba sevmezdi.

İkinci tabağa boşalttığı ilk kepçe ile durdu.

Bütün vücudu kaskatı kesilirken, elindeki kepçeyi tamamen dalgınlıkla çıkardığı ikinci tabağa düşürdü. İstemsizce hıçkırdı, eliyle ağzını kapattı.

Osamu'nun gittiğini o an gerçekten anladı, ikiz kardeşinin artık hayatta olmadığı gerçeği bir tokat misâli çarpmıştı yüzüne.

Tezgaha tutundu, gözyaşlarını tutmaya çalıştı. Elleri bütün vücudu gibi kontrolsüzce titrerken ayakta durmak zor gelmeye başlamıştı.

Aniden çalan zilin sesi ile durdu sarışın. Başını güçlükle kaldırdı, ağır ağır adımlarla ilerleyerek vardı kapıya. Hayal gücü ona kapının arkasında Osamu'nun olduğunu, kapıyı açtığı zaman sıkı sıkı birbirlerine sarılacaklarını söylüyordu. Bütün bu yaşananların kötü, korkutucu bir kâbustan ibaret olduğunu.

Reçete - [ SakuAtsu ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin