- Yirmi Dördüncü Bölüm -

54 8 202
                                    

Atsumu'nun, ve dolayısıyla Osamu'nun, doğum gününün üzerinden günler, haftalar geçmişti.

Televizyondaki bir programı sessizce izlemekte olan Atsumu, arada küçük bir tabağa koyduğu cipslerden ağzına atıyordu. Osamu hayattayken bu programı çok severdi, Atsumu ise ona her seferinde izlemek istediği şeylerin olduğu zaman bunu açtığı gerekçesiyle kızardı.

Şimdi anlıyordu Osamu'nun neden bunu izlemeyi sevdiğini.

Elinde bir bardak su ile salona girdi Kiyoomi, akşam yemeğinden kalktığı gibi cipslere sarılan Atsumu'ya gözlerini devirmeden edememişti. Onun yanına oturdu, televizyona baktı. Hâlâ anlamamıştı sarışının bu programla derdini.

"Saçını boyayalım mı?" Sakusa sordu. Atsumu, ağzına attığı cipsi çiğnemeden bir süre bekledi öylece.

Artık, onu ayırt etmeleri gereken bir ikiz kardeşi yoktu. Ne anlamı vardı ki saçlarını boyamasının?

Sakusa, ellerini Atsumu'nun saçlarında gezdirerek kurtardı onu düşüncelerinden. İrkilen Atsumu, başını ona çevirdi.

Derin bir nefes aldı, televizyon ünitesinin üstündeki resme bakıp tebessüm etti. Osamu ile saçlarını ilk boyadıkları zaman, okul bahçesinde Suna'nın çektiği bir fotoğraftı.

Suna...

Atsumu, başını aşağı yukarı salladı. Sakusa'nın yüzünde görülmeye değer bir gülümseme oluşurken, Atsumu elindeki tabağı bir köşeye bırakıp onunla ayağa kalktı.

Birlikte banyoya ilerlediklerinde, Atsumu ellerini yıkarken Kiyoomi ise çekmecedeki sarı boyayı ve saç açıcıyı çıkardı. Sadece diplerini boyama işi, Atsumu saçı ile ilgilenmeyi sürekli ertelediği için komple bir saç boyama işine dönmüştü resmen. Sarı rengin eski tonu kalmamıştı saçlarında.

Atsumu, ellerini yıkadıktan sonra mutfaktan bir sandalye aldı ve Sakusa'nın önüne oturdu. Kıvırcık saçlı, Atsumu'nun saçlarına açıcıyı nazikçe uygularken Atsumu da telefonundan bir şarkı açıp kenara koydu. Tırnaklarını, ritim eşliğinde lavaboya vururken şarkının sözlerini mırıldanıyordu:

"I keep on trying to let you go;
I'm dying to let you know,
How I'm getting on...
I didn't cry when you left at first,
But now that you're dead it hurts..."

Atsumu sırayla çalan şarkıları mırıldanırken, bakışlarını Sakusa'ya çevirdi aynadan. Siyah saçlı öylesine odaklanmıştı ki, en kritik kalp ameliyatlarında bile bu şekilde olmadığına yemin edebilirdi Atsumu.

"Bir şey soracağım." Atsumu konuşunca, Sakusa gözlerini ayırmadan "Sor." dedi. Böylece derin bir nefes alan oğlan, ellerini lavaboda birleştirdi.

"Komori ne ayak?"

Sakusa afalladı, bakışlarını Atsumu'ya yöneltti bu kez. Fırça aynı noktada beklerken, Atsumu gözlerini aynaya dikmiş Sakusa'nın yansımasına bakıyordu.

"Ne ayak derken?"

"Bildiğin, ne ayak? Suna ile neden bu kadar yakınlar?"

Sakusa sessiz kaldı bir süre, Atsumu'nun bunu duymaya hazır olduğunu hissetmiyordu.

• • •

- Bir Hafta Öncesi -

"Önemli bir şey olduğunu söylediğin için geldim, Motoya. Fazla zamanım yok." Sakusa, maskesini çıkarmadan konuşup uzun süredir yurtdışında olan ve Japonya'ya yeni dönmüş kuzeninin karşısına oturdu. Yüzünde tedirgin bir gülümseme ile başını aşağı yukarı salladı Komori.

Reçete - [ SakuAtsu ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin