- Otuz Dördüncü Bölüm -

58 8 62
                                    

selamlar!!

biliyorsunuz ki önceki bölümde sizleri de bölüme eklemek istediğimi söylemiştim. bunun için birkaç bilgiye ihtiyacım var, en azından bölümde kullanmak için. buraya ufak bir liste bırakacağım, doldurursanız sevinirim

soyisim: (hitap için, bulabilirseniz isim de süper olur)
yaş:
dış görünüş: (saç rengi, şekli, boyu; göz rengi, boy, varsa spesifik özellikler)
ikizlerle/sakusa'yla veya başla bir karakterle olan ilişkiniz: (çocukluk arkadaşı, okul arkadaşı, ortak tanıdık vb.)
kendiniz hakkında eklemek istediğiniz ekstra bilgiler:

"düğünde kesinlikle bunu yapacağım!" tarzı bir şey istiyorsanız onları da yazabilirsiniz, ekleyebileceğim bir şeyse eklerim

iyi okumalar <3

• • •

Çoğu zaman kalabalıklığı iç bunaltan Japonya sokakları, sanki yorgun grubun inadınaymış gibi ekstra kalabalıktı bugün. Hem bir yerlere yetişmeye çalışanlar, hem de sadece gezmek isteyen insanların oluşturduğu kalabalık küçümsenecek gibi değildi. Resmen iğne atsanız yere düşmezdi bu sokaklarda.

İşlerini hâlletmek için sokaklara dökülen insanlardan bir grup ise, Atsumu ve düğününün mükemmel olmasının yoluna baş koyan arkadaşlarıydı.

"Buraya da bakalım!"

"Oikawa, bu baktığımız beşinci mağaza olacak ama..."

Atsumu, aldığı derin nefesler eşliğinde konuşunca omuz silkmişti Oikawa. Kumral saçlarını elleriyle düzeltti, kendisini takip eden gruba döndü.

Sırf Atsumu'nun düğün hazırlıkları için Japonya'ya döneli iki hafta oluyordu. Organizasyon işini bizzat üstlendiği yetmemiş gibi, şimdi bir de Atsumu'nun tek başına karar veremeyeceğinden emin olduğu kıyafetini seçmek için onları alışverişe çıkarmıştı.

"Bence başından beni dinlemeliydiniz ve kıyafeti diktirmeliydik." dedi Suna, ağzındaki kola aromalı lolipopu çıkarırken. Havaların yavaş yavaş güzelleşmeye başladığı bu dönemde, nihayet sonunda kısa kollu giyebiliyor olmanın keyfini çıkarıyordu.

Derin bir iç çeken Atsumu, yenilgisini kabul etti ve en yakın arkadaşına baktı. "Düzgün bir yer bilmiyorum ama... Ya kötü olursa?" dedi, sesinde hafif bir tereddüt vardı.

Oikawa elini çenesine koydu, bir süre düşündü.

Sonunda aklına gelen bir fikirle yerinde zıpladı, iki eliyle sarışının elini tuttu. "Benimle gelin." dedi, hızlı adımlarla yürümeye başladı.

Tabii, onun hızlı yürüyüşü diğerleri için koşmaktan farksızdı.

"Oikawa, sen hepimizi sabah akşam antrenman yapıyoruz mu sanıyorsun?" diye sordu Akaashi, nefeslerinin arasında. Oikawa güldü, cevap vermedi. Olabildiğince hızlı yetişmek istiyordu.

Nihayet bir yerde durduklarında, Atsumu dizlerinden destek alarak eğdi bedenini. Onun nefeslenmesini bir süre izledi Oikawa.

Sarışın nihayet doğrulduğunda, oğlanın koluna giren kumral içeri girmişti onunla.

Gözlerini terzi dükkanında bir süre gezdirdi Atsumu. Her yer renk renk kumaşlarla, kıyafetlerle doluydu. Bakmaktan kendimi alıkoyamadığı renkler, Atsumu'nun içini ısıtıyordu.

Oikawa dükkanın arka tarafına ilerlediğinde, Atsumu de etrafı incelemek için zaman elde etmişti. Yavaş adımlarla ilerledi, dikiş makinesine yaklaştı.

Reçete - [ SakuAtsu ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin