Yazar'dan
Seungmin derin bir nefes vererek kendini koltuğa bıraktı. Chan yaklaşık beş saat önce bir işlerinin çıktığını birkaç saate geleceğini söylemiş ve gitmişti, ama hala gelmemişti. Bu haliyle seungmini çok ama çok endişelendiriyordu. Ayrıca içinde bir şeylerin iyi gitmediğini düşündüren bir his tüylerini ürpertiyordu.
Chan'ı birden fazla kez aramıştı, telefon çalıyor ama açılmıyordu. Bu yüzden Seungmin kafasını hiç bir şekilde iyi şeylere yoramıyordu. Stresle dudaklarının içini kemiriyordu.
Gözlerini sıkıca kapattı ve başını kanepeye yasladı, kızıl saçları kafasını yasladığı yerden aşağı doğru dökülüyordu.
Telefon zil sesini duymasıyla irkildi ve doğruldu, arayan Minho'ydu. Seungmin aceleyle telefonu eline aldı ve açtı.
"Minho?"
"Seungmin?.."
Minho'nun sesi endişeli ve ağlamaklı geliyordu. Seungmin hızlanan kalbine aldırış etmemeye çalışarak Minho'nun konuşmasını bekledi.
"Chan... Vuruldu."
"Ne?"
Duyduğu şeyle nefesi tıkandı, kızıl çocuğun... İnanamadı. Dolmasına engel olamadığı gözlerini kapadı. Elleri bacakları tir tir titriyorlardı. Çok korkuyordu, deliler gibi âşık olduğu adam vurulmuştu. Aklı hala buna inanamıyordu. Zorlukla konuştu.
"Minho ne diyorsun sen? Bu bir tür şaka filan mı?"
"Seungmin adresi veriyorum. Buraya gel."
Telefonun aniden kapanmasıyla tek eliyle ağzını kapadı kızıl çocuk. Kıpkırmızı gözlerinden akan yaşlar yanaklarından aşağı süzülüyordu peşin,peşin.
"Chan..."
Sevdiğinin adını mırıldandı zorlukla Seungmin, az sonra gelen mesajda hastanenin adı yazıyordu.
Chan'ın arabası burada değildi, semtin en ücra yerlerinden birinde yaşıyorlardı ayrıca hastane şehrin öbür ucundaydı. Zaten bulanık olan kafasıyla düşünmeye çalıştı. Bir çocukluk arkadaşı vardı, adı Ryunjin'di o onu hastaneye bırakabilirdi.
Telefonunda kayıtlı olan kişilere baktı, gözlerindeki yaşlardan dolayı bulanıklaşmış olan görüşüyle. Ryunjin yazan kutucuğa tıkladı ve kulağına götürdü telefonu.
"Ryujin..."
Kısık ve acılı çıkan sesi duyduğu gibi endişeli bir sesle sordu Ryujin.
"Seungmin?! N'oldu, iyi misin?"
"Chan, hastanede Ryujin. Beni hastaneye bırakabilir misin?"
"Ne? Hemen geliyorum. Sakin ol, sakin ol tamam mı? Ağlama ve kendine bir şey yapmaya kalkma."
Ryunjin'in dediğini kısık bir sesle onaylamıştı Seungmin, telefon biraz sonra kapamış ve kendini yere bırakmıştı.
Düşünüyordu, ne olmuştu neden vurulmuştu, neresinden vurulmuştu, hayati bir tehlikesi var mıydı? Kafasında ki sorular onu delirecekmiş gibi hissettiriyordu. Ancak çok geçmeden zil sesi duyulmuştu.
Güçsüzce yerden kalkıp kapıyı açtı. Ryunjin gördüğü yüzle kocaman sarıldı arkadaşına.
"Shh, tamam.. Tamam... Sakin ol..."
Ryunjin kollarıyla sırtını okşadı kızıl çocuğun, sevgilisi Yeji'yle buluşacaktı ama arkadaşının zor durumda olduğunu duyunca gelmekten başka çaresi kalmamıştı.
"Hadi hemen gidelim."
Seungmin kafasını salladı ve önünde yürüyen sarışın kızı takip etmeye başladı. Bir yandanda göz yaşlarını siliyor ve ağlamamaya çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OnlyOne - minsung
FanfictionArkadaşı Hyunjin'in başı derde girmesiyle yıllarca tecavüze uğrayan Jisung bir gün biri sayesinde bu durumdan kurtulur. Jisung:"Sen tek kişisin Minho..." Minho:"Ne?" Jisung:"Yanındayken yaşıyormuş gibi hissettiğim tek kişisin..." ☘️ Smuta henüz kara...