16.BÖLÜM

270 18 11
                                    

Merhabalar biz geldik.

Özleştik mi? Bence evet, bir ay oldu :/

Biz çok güzel geldik…

Keyifli okumalar.

16.BÖLÜM

Gün batımları, yorgun gözler, dağınık saçlar, gece yarısı kahkahaları, yağmurdan önceki koku ve uykusuz geceler. Geride kalanlardı bunlar. Benden geriye sadece bunlar kalmıştı. Bu küçük odada benden geriye kalan sadece bunlardı. Belki bende ileride bunlar dahi kalmayacaktı. 

Fakat buna rağmen şu an oldukça heyecanlı ve telaşlı bir halin içindeyim. Bugün; ben gökyüzünün ışığını içime doldurmuş her göz kırpışımla içimdeki gün ışığını daha parlak şekilde dışarıya veriyordum. Akşam batmaya yüz tutmuş güneşin havaya yansıttığı o renklerin birleştiği açık renk gözlerim, üzerimde gezindi. 

Bugün her zamankinden daha uzun bir zamana yayarak kendimi hazırladım. Kısa, çene hizama denk gelen saçlarımın ön kısımlarını küçük bir miktar örmüş alnıma gelen kısa perçemlerimi durdurarak yüzümü tamamen ortaya çıkarmıştım. Üstüme mavi ve beyaz şeritleri olan bir gömlek, altına da yüksek bel bir kumaş pantolon giyinmiştim. Yüzüme dün akşamdan farksız bir şekilde aynı makyajı yaparken tamamen hazırdım. Onun için hazırdım. Her zaman olduğu gibi ama bu sefer o da benim için hazır olacağını söylemişti.

Elime telefonu aldığımda saatin sekizi kırk iki geçtiğini gördüm fakat ondan bana gelen hiçbir arama ve bildirim olmadığı için aşağıda olup olmadığını anlayamadım. Gelseydi mesaj atmaz mıydı? Bilmiyorum. Kirli düşüncelerimin zihnime yayılmasına izin vermeden telefonumu ve çantamı alarak hızla odamdan çıktım. Merdivenlerden düşmeye meyilli bir şekilde inerken annem benim ayakkabımın bıraktığı seslerle mutfaktan çıktı.

“Evsa ne oldu, ne bu acele?” Elindeki mutfak havlusuyla elini sildi bir çırpıda benim heyecanlı bedenimi süzdü anne içgüdüsüyle.

Zorlukla sabit durmaya çalıştım. Tüm bedenim dışarıda birinin olmasını beklerken heyecanlanmıştı. “Geç kaldım anne, bir şey yok.” Yutkundum ve, “Akşam görüşürüz.” diyerek kapıya doğru yürümek istediğimde annem arkamdan seslendi tekrardan.

“Evsa?” 

“Efendim anne?” Anne içimdeki heyecanı sana yansıtmak istemiyorum, lütfen artık dur.

“Akşam misafirlerimiz var, geç kalma kızım ayıp olmasın.” Başımı salladım hemen. Çünkü annem ve babam günlerdir eve misafir davet edip duruyordu. 

Sırtımı anneme tekrar dönüp kapıya adımladım hemen. Ellerim o kadar titriyordu ki bir an hastalandım zannettim ama hayır hasta değildim sadece onun bugün öğrencilerimle tanışacak olması beni çileden çıkarıyordu. Gözlerimi yumup derin bir nefes alarak evin kapısını açtım. Gözlerim direkt onun kapısına vardı fakat beklediğim orada değildi. 

Beklediğim, arabasının kapısına yaslanmış dün bıraktığım yerdeydi. Üzerinde daha önce defalarca kez gördüğüm kamuflajlı üniforması vardı. Gözlerine, hemen tepemizde olup sokağa vuran güneşten kaçmak için taktığı siyah güneş gözlüğü vardı, o sevdiğim gözlerini görmemi engelliyordu. Telefonla konuşuyorken yüzü yerdeydi ve kapıyı açmamla eğik yüzünü çok az bir miktar kaldırdı ve güneş gözlüğünün ardından benimle göz göze geldi. O güzel yeşilliklerin ev sahipliği yaptığı gözleri sadece birkaç saniye gözlerimde kalırken yavaş yavaş baştan aşağıya indi. Uzakta olan gözlerinin üzerimde olan etkisi bedenimi karıncalatıyordu.

Kapıyı çekip kapattım ve telefonumun elimde olmasını dahi unuturken ellerimi nereye koyacağımı bilmeden yanına yürüdüm. Kalbim ona her bir adımda yaklaşırken sıkıştı sıkıştı ve en sonunda tüm kanı bedenime yaydı.

S.O.N +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin